Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ B ] / Because if i do

Because if i do перевод на турецкий

936 параллельный перевод
And i don't want to leave here because if i do, it means that i've given up everything. But there's nothing to give up. Jud, don't leave me.
Bilmiyorum doktor, oyun oynamak isteyen birileri içeri girmiş ve resimleri değiştirmiş olmalı.
Please, because if I don't find work right away, I don't know what I'll do.
Lütfen, çünkü hemen bir iş bulamazsam ne yaparım bilmiyorum.
Because If I do, I'll begin to hate him.
- İğneyi hazırla.
Because if I don't get to him now, before Meccacci's hoods do Alfred, the chemical genius, is all through, like Pasteur.
Eğer ona Meccacci'nin adamlarından önce ulaşmazsam, Alfred, o kimya dehası, tarih olacak.
If you're pitying me because I was left at the altar, then don't do it.
Terk edildiğim için bana acıyorsan acıma.
If you are guilty the very last thing to do would be to throw you in prison because I'd put you out of suspense.
Eğer suçlu sizseniz, yapılacak en son şey sizi hapse atmak olurdu. Çünkü bu sizi tereddütten kurtarır.
If I was you, I wouldn't do anything I'd be sorry for because I'm gonna pay special attention to those books, understand?
Yerinde olsam, pişman olacağım bir şey yapmam çünkü hesaplara yakın ilgi göstereceğim.
Because if there's anything that I can do to help you... just let me know, and I'll do it.
Çünkü sana yardım etmek için yapabileceğim bir şey varsa bana söylemen yeter.
If I ask you to do it because you love me?
Aşkımızın hatırına rica etsem?
Them and their ma's all the time bawling me out because they ain't got nothing to eat, as if I had anything to do with it.
Anneleriyle bir olup kafamı şişiriyorlar yiyecek bir şeyleri yok diye. Sanki benim kabahatim!
Because if you ever suspected me... I do not know what I'd do...
Şayet beni şüphelendirecek olursan neler yaparım bilemiyorum.
If you do stay there's going to be a lot of hard work, because I've got ideas for this place.
Eğer kalırsan yapılacak bir sürü iş olacak, çünkü burası için düşündüğüm fikirler var.
I mean because you didn't commit suicide, but if you didn't, why do you haunt?
İntihar etmediğin için sevindim demek istiyorum. Ama intihar etmediysen niye bu eve dadandın?
Because if you are, I've got an awful lot of things to do.
Çünkü haberin olsun, evleneceksen yapacak bir sürü işim olacak. Elbiseler alınacak.
Thanks for asking, and I don't mind if I do, because it'll be my last.
Teşekkürler. İyi olur, çünkü son kahvaltım olacak.
I do, because I'd cling if I had to kill to do it.
Ama ben biliyorum, hayatta kalmak için öldürmem gerekirse öldürürdüm!
All that, because I want you to do what I say even if it's picking up my hat when I tell you to
Bunca söz, ne dersem onu yapmanı istediğim için, gerekirse şapkamı bile getireceksin.
And if I do, it's only because I love you.
Bunu yapıyorsam, tek nedeni seni sevmem.
Well, if I do, it's because worrying agrees with me.
Öyle görünüyorsam, endişelenmenin bana iyi geldiğindendir.
Because I have a sense of responsibility to Delambre Frères, even if you do not, I'll supply you with whatever you need.
Senin olmasa da, Delambre Kardeşlere karşı sorumluluğum olduğundan ne istiyorsan sağlayacağım.
I MUSTN'T GO TO SLEEP BECAUSE IF I DO I'LL NEVER WAKE UP.
Çünkü uyursam uyanamam.
I do hope so, Kitty, because if you ever meet a more shameless man I might lose you to him.
Umarım öyleyimdir Kitty, çünkü eğer benden daha utanmaz bir adamla tanışırsan, korkarım seni benden çalar.
Anyway, if I do see that money, I'll be certain to let you know on the blower, well, I mean, because two bob's two bob, innit?
Neyse, parayı görürsem, sana haber vereceğime emin ol. Telefonu basarım, Yani on şilin on şilindir, değil mi?
Because if you do, Papa, I'll hit you.
Çünkü dalga geçmeye devam edersen sana vuracağım.
Because if you do I'm gonna put a bullet right into that belly!
Çünkü eğer yaparsan... tam göbeğine bir mermi yapıştırırım!
Because my leg is only bad if I walk too much... and I thought maybe you could do the walking and I could do the drinking.
Bacağım çok yürürsem ağrıyor ve belki yürüyüşü siz yaparsınız, ben de içki içerim.
But if you advise me to do it, then I will, because I can always resign at the last minute.
Ama siz tavsiye ediyorsanız ve olur diyorsanız o zaman kabul, yapacağım. Nasıl olsa son anda istifamı sunma şansım hep var.
Mr. Cavor... if you would... kindly tell me what it is you're trying to do, in a simple language... because I'm not a scientist.
Bay Cavor eğer isterseniz basit bir dille, ne yapmaya çalıştığınızı anlatın çünkü ben bilim adamı değilim.
Oh, I'm not sure if we do want him. But if we do, it's because he's an interstate fugitive.
İstediğimize emin değiliz ama istiyorsak şehirler arası kaçak olduğundandır.
If I do, it'll be because of this.
Eğer yaşarsam, bunun sayesinde olacak.
If I catch a man robbing my house do I let him go just because he got to the sidewalk?
Bir hırsızı evimde yakalarsam kaldırıma kadar kaçabildi diye gitmesine izin mi vermeliyim?
Because if you wanted me as a woman, you would feel as I do now.
Çünkü beni bir kadın olarak isteseydin, şu an benim gibi hissederdin.
Because if I can do it soon...
Çünkü yakında yapmam lazım.
Because if I am at a place, as if I were in some kind of a hole or something, And if you keep me there, obviously you intend to do me harm. Isn't that perfect logic?
Çünkü bir yerdeysem, bir çukur veya başka bir yerde, siz de beni orada bırakıyorsanız, aslında bana zarar veren siz oluyorsunuz.
You and your sisters must be careful, because your misfortunes will begin again if you do not do as I say.
Kız kardeşinizle birlikte dikkatli olmalısınız zira dediklerimi yapmazsanız yine şansızlıklarınız başlayacak.
Don't make me choose between you because if you do, I'm gonna choose Willie.
Beni seninle onun arasında... seçim yapmaya zorlama. Willie'yi seçerim.
Because if you do, I'm afraid I'll have to break your neck.
Çünkü bu durumda, korkarım ki boynunu kırmak zorunda kalacağım.
Of course, I may bring a boyfriend home occasionally, but only occasionally because I do think that one ought to go to the man's room if one can.
Nadiren erkek arkadaşlarımı da getiririm, ama nadiren çünkü birileri erkekler tuvaletini kullanmalı.
If I seem less than enchanted with all of you... it's only because I do not like the way you led my son... the horse's ass, into the path of lawlessness.
Eğer size pek bayılmış görünmüyorsam, bunun sebebi... oğlumun kanunsuzluk yoluna sokup, hayatını bok etmiş olmanızdır.
Number two, even if I do have it, it has nothing to do with Karl Lessing because I never touched that vial.
2. Bende bulunsa bile, Karl Lessing ile bir ilgisi yoktur çünkü ben o viyala hiç dokunmadım.
Because I won't be able to see anything if you do.
Eğer kırarsan hiçbir şey göremem.
I know, because I just did it and if I can do it, almost anybody can do it because I'm in very bad shape.
Biliyorum, onu az önce yaptım ve ben onu yapabiliyorsam, neredeyse herkes yapabilir çünkü ben kötü bir durumdayım.
But if I do, I'll let you have it for what Etting pays which is one-third off of my price, because I like the broad.
Alırsam, size Etting'in verdiği fiyattan yaparım. Yani fiyatımdan üçte bir az. Çünkü severim o kadını.
If there's anything I can do for you, just let me know, sir, because it's an honor to have you in this house.
Sizin için yapabileceğim... Bir şey varsa söylemeniz yeterli. Sizi bu evde ağırlamak bir onur,
Because if you do, I'll throttle you.
Eğer bunları yaparsan seni boğarım.
If I seem unduly emotional about this, it's because Joseph Fraunhofer is about to do what Isaac Newton could've done, but didn't.
Eğer bu konuda aşırı duygusal görünüyorsam, bunun sebebi Isaac Newton'un yapabilecekken yapmadığı şeyi Joseph Fraunhofer'ın başarmak üzere oluşudur.
Listen, friend, I have already left the main road because of the army, and I will not do it again, even if I have to fall in the river together with the bus!
Dinle birader, asker yüzünden zaten güzergahımı değiştirdim, gerekirse otobüsle beraber nehire uçarım ama geri dönmem.
I think it's because if we allowed ourselves to see what we do every day... we might just find it too nauseating.
Bence, her gün neler yaptığımızı gerçekten görmemize izin verseydik bunun iğrenç olduğunu fark ederdik.
And there was always that question of tampering with people's lives... because if I lead one of these workshops, then I do become partly a doctor... and partly a therapist, and partly a priest.
Ayrıca daima insanların hayatlarına müdahale edip etmeme sorusu vardı çünkü bu atölyelerden birisini yönetiyorsam, biraz doktor biraz terapist ve biraz da papaz oluyordum.
Because I really do believe that if you're just living mechanically... then you have to change your life.
Çünkü bunları mekanik bir biçimde yapıyorsan gerçekten yaşamını değiştirmen gerektiğini düşünüyorum.
If these keys fit that white Corvette parked outside... we might just do that, because that'll mean... you were tailing me from that construction site on Sixth and Figueroa, and then... I won't believe you're a reporter.
Bu anahtar dışarıdaki beyaz Corvet'i açarsa dolaşmaya çıkmamız gerekecek çünkü bu beni Figueroa'daki inşaat alanından buraya kadar takip ettiğin anlamına gelir ve o zaman da gazeteci olduğuna inanmam.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]