Bos перевод на турецкий
46,831 параллельный перевод
You can all go after him later, on your own time.
Daha sonra boş zamanınızda onun arkasından gidersiniz.
Never mind my bath.
Banyomu boş ver.
But if it's any consolation, you didn't die in vain.
Ama teselli olacaksa, boş yere ölmedin.
You mean the one with the empty beer bottles in the sandbox?
Kumluğunda boş bira şişeleri olan mı?
I found it, but it's empty.
Buldum ama boş.
Can you just try and let it go?
Boş vermeye çalışamaz mısın?
Leave it out on the fields to be consumed by wild animals!
Kuşlara ve vahşi hayvanlara yem olsun diye boş araziye atın onu!
This is why people say that you should never take in a stray.
Demek insanlar bu yüzden başıboş birini evinize almayın diyorlar.
- The thing is... this house is going to sit vacant for like 20 years.
- Mesele şu ki bu ev neredeyse 20 yıl boyunca boş kalacak.
Use one of the many empty rooms.
Boş odalardan birini kullanırsın.
you loathe your life knowing it's empty.
Boş olduğunu bildiğin hayatından nefret ediyorsun.
My schedule is open.
Programım boş.
If he was lured to that vacant lot by someone, they might have left a trail.
O boş bir yere birisi tarafından sokulmuş olsaydı, Bir iz bırakmış olabilirler.
Instead, he chooses a vacant lot where the shots can be heard.
Bunun yerine boş bir parti seçer Nerede çekimler duyulabilir.
So, yesterday, you shot and killed someone in a vacant lot next door.
Dün, birini vurup öldürdün. Komşu bir boş lokantada.
They're packing slips from those boxes- - they're all empty.
Hepsi boş. Bunu kim yaptıysa pedleri aldı.
What does an addict do when they find themselves with a cache of blank prescriptions?
Bir cinayete teşvik etmek. Bir bağımlı ne bulursa kendine ne yapar Boş reçete ön belleğinde mi?
Nevermind.
Boş verin.
There's no room so where is she going to sleep?
- Hem hiç boş oda yok. Nerede yatacak bu kız?
I'm saying, during a recess time like these, us mothers have to join together to stand against them!
Diyorum ki böyle boş bir zamanda biz anneler birlik olup onlara karşı durmalıyız!
Never mind. How would you.
Boş versene, niye yapasın.
Aren't you off today?
- Bugün boş değil misin?
Forget it.
- Boş versene.
If it's left unchecked, everyone will die!
Başıboş bırakırsak herkes ölür!
Forget it, kid.
Boş versene.
At 8 a.m. on Friday, April 3rd, they go home empty-handed... leaving the mother of all retirement funds behind.
3 Nisan, Cuma günü saat sabah 8'de eve elleri boş dönerek emekli ikramiyesinin hepsini arkalarında bıraktılar.
Forget it.
Boş ver.
But he left empty-handed.
Ne var ki boş ellerle döndü.
You won't even know I'm here, I promise.
! Beni boş ver.
I'm sure you've seen what happens to people who go to places like this.
Böyle boş arazilere götürülen kızların başlarına ne geldiğini haberlerde çokça görmüş olmalısın.
And when I found myself at a loss due to the various misfortunes that constitute my life... I met you.
Her türlü talihsizlikle dolup taşmış bu ipini koparmış dünyada başıboş dolanırken seninle karşılaştım.
You have tons of empty rooms!
Bir sürü boş odan var.
How do you know if those rooms are empty or not?
Odaların boş olup olmadığını nereden biliyorsun?
So don't look forward to it.
Boş yere bekleme. - Nedenmiş?
It's an empty seat.
- Boş bir masa.
But if you don't want to, then never mind.
İstemiyorsan boş ver.
It's fine, then.
Öyleyse boş ver. Peki ya yaşın?
There are cafes everywhere... and I'm free.
Seul'da bir sürü kafe benim de tonla boş vaktim var.
But why did you throw out all the bottles?
Fakat boş şişeleri neden dışarı attınız?
I thought I was born with nothing, but it seems I have a lot.
Dünyaya boş ellerle geldiğimi sanıyordum. Fakat ellerimde çok şey olabileceğini bilmek oldukça etkileyiciymiş!
Life's so empty when you're not racking up points.
Puan toplamadığın zaman hayat çok boş.
Coast is clear.
Meydan boş. Hadi.
Never mind.
Neyse boş ver.
Why is this box empty?
Bu kutu neden boş?
Okay, never mind.
Boş ver o zaman.
The Void sounds like a very empty word.
Boşluk çok boş bir kelime gibi.
Without Gunmar, there is a vacant throne for the taking.
Gunmar gittiğinde geriye boş bir taht kalacak.
Inside, I am so... so... empty!
İçim çok boş!
Save your hogwash, Usurna.
Boş laflarını kendine sakla Usurna.
Yeah, the house'll be empty.
- Evet, ev boş olacak.
If it's hard to answer, you don't need to.
Cevaplaması zorsa boş ver gitsin.