Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ B ] / Buckle down

Buckle down перевод на турецкий

100 параллельный перевод
I got to buckle down.
İşimin başına oturmam lazım.
From now on, we're really gonna buckle down.
Şu andan itibaren gerçekten ciddiyetle çalışacağız.
- Hey! Better buckle down to the job and forget all your questions.
İşini ciddiye al ve soruları unut.
The only reason I got out to get a bite today was that he finally promised to buckle down and do some actual work.
Tek sebebi, onlar çekip gittikten sonra işe dört elle sarılacağımız ve gerçek işler yapacağımız.
Buckle down.
Ağır olalım.
She'll really have to buckle down.
İşe koyulması gerekecek.
You need to buckle down.
Çok sıkı çalışmalısın.
If I don't buckle down, I'll get myself another B +.
Sıkı çalışmazsam yine B + alacağım.
We gotta buckle down here.
Bir şeyler bulmalıyız.
- and just buckle down and help me?
- Sonra da adam gibi calismaya baslayip bana yardim edemez misin?
Now, we've got to buckle down... And save Planet Express.
Şimdi iş başı yapıp Planet Express'ı kurtarmamız lazım.
I think I'll just buckle down and co-produce my dad's movies.
Sanırım artık sadece babamın filmleri üzerine yoğunlaşacağım.
You're gonna be a senior, and you need to buckle down.
Bu sene son sınıf olacaksın ve adam gibi çalışman gerekiyor.
And then we're gonna buckle down.
Ve kesinlikle çok sıkı çalışacağız.
You know how Red's always telling me I need to buckle down?
Red'in sürekli sıkı çalış deyip durduğunu biliyorsunuz.
I do have to buckle down.
Gerçekten sıkı çalışmam lazım.
I just gotta buckle down.
Deli gibi çalışacağım.
I'd love to hang out, but I've really gotta buckle down.
Takılmayı çok isterdim ama gerçekten çok çalışmam lazım.
Soldiers, we must buckle down.
Askerler! İki kat çalışacağız!
Okay, we'll go as slow as we can, but you better buckle down in there.
Pekala, mümkün olduğunca yavaş gideceğiz ama orada kendinize kalkan bulsanız iyi edersiniz.
Now we really have to buckle down.
Gerçekten kemer sıkmamız gerekiyor. Tamam mı?
'Just buckle down, do your time, like Leslie Grantham.'
Suçunu kabul et ve cezanı çek, Leslie Grantham gibi.
I gotta buckle down!
Şunu halletmem lazım!
We just gotta buckle down, dig deep, and pray that maybe the other team comes down with cancer.
İyice eğileceğiz, derine ineceğiz, ve diğer takım kanser olsun diye iyice dua edeceğiz.
If you buckle down now, show a little initiative... you can make sure there'll always be a place for you here at Wonderfalls.
Şimdi sıkı çalışırsan, girişkenlik gösterirsen Wonderfalls'ta her zaman bir yerin olduğunu garantilersin.
- Buckle down and grit your teeth.
- Gayret göster ve dişlerini gıcırdat.
I've gotta buckle down and do some police work.
Sıkı çalışıp biraz polis işi yapmam lazım.
For his own good, you have got to buckle down!
Onun iyiliği için, onu adam etmelisin!
Southland residents buckle down and stay put as LAX remains closed indefinitely.
L.A. Havaalanı süresiz kapalı kaldıkça Southland sakinleri evde oturmak durumundalar.
He can be slow to buckle down, but... he's very talented.
Sıkı çalış için yavaş olabilir, ama... Çok yetenekli.
You need to buckle down, Fennel.
Dört elle sarıl Fennel.
I've been putting off my work so I could be there to help you with him, and now it's time for me to buckle down.
İşlerimi askıya alıyordum böylece seninle olup sana yardımcı oluyordum Ve şimdi de bunu telafi etmem gerekiyor.
I get that. And I think if you just buckle down and join the team...
Bence vazgeçip takıma katılırsan...
I thought I could get him to buckle down, focus in on something.
Sıkı çalıştırınca odaklanır sanmıştım.
If you buckle down and your grades improve, when the time comes for you to go to college, Grandmommy is going to buy you a new car.
Sıkı çalışır ve notlarını yükseltirsen... üniversiteye başlama zamanı geldiğinde, babaannen sana araba alacak.
Seems like we just had so much going on and we have ever since, but maybe the thing to do is just really buckle down over these next six months and then when we come up for air, we'll go somewhere.
Çok şey yaşadık ve hala da yaşıyoruz ama belki de yapılması gereken önümüzdeki altı ay sıkı çalışmak ve ara verdiğimizde bir yerlere gitmektir.
I gotta buckle down and take control of my life
Ama bir gün işe koyuldum, hayatımın kontrolünü elime aldım
Sit down. buckle them up!
Kemerinizi bağlayın!
- If he doesn't buckle down he'll flunk.
Defol git, buradan!
Sit down in the rear and buckle up.
Arka koltuklara oturup kemerlerinizi bağlayın.
Buckle your seat belt up as soon as you sit down and keep it buckled up the whole time.
Koltuğuna oturur oturmaz emniyet kemerini bağla. Yolculuk boyunca da çıkarma.
Sally, sit down and buckle up.
- Sally, otur ve kemerini bağla.
# Slow down Buckle up #
Yavaşladı, bağlandı.
You might want to sit down and buckle up.
Otur ve kemerini bağla.
If her husband was standing up, like Melissa said, when he was shot, blood would have dripped down from the entry wound to the belt buckle. Yeah.
Melissa'nın dediği gibi kocası vurulduğunda ayakta olsaydı kan, giriş yarasından kemere akardı.
So buckle down and fix it.
Evet, bunu anlamak zor değil.
Buckle down.
İşe koyulun.
When I swab that knockoff Farami buckle and I find this tourist's DNA on it, you're going down for murder.
Eğer o Farami tokasından aldığım örnekte, Bu turistin DNA'sını bulursam, Sen cinayetten içeri girersin!
You just loop through, come down, buckle my shoe.
Geçir beline gitsin, haydi. Tokasını bağla.
Sit down and buckle up.
Otur, kemerini bağla.
The plan is to refuel in Hawaii, so sit down and buckle up.
Planımız, Hawaii'de yakıt ikmali. Oturun ve kemerleri bağlayın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]