But not anymore перевод на турецкий
1,819 параллельный перевод
But not anymore...
Ama artık değil... Sanat okuduysam, kendime okudum.
But not anymore.
Fakat daha fazlası değil.
The truth is I was really worried about you, but not anymore.
İşin aslı senin için endişeleniyordum. Ama artık endişelenmiyorum.
But not anymore.
Artık değil.
Yes, but not anymore.
Ama şimdi değil.
But not anymore.
Artık yeter.
White roses, yellow and tinted. They used to come from Holland, but not anymore.
Beyaz, sarı ve hafif boyalı güller eskiden Hollanda'dan gelirdi, ama artık gelmiyor.
At first we'd fuck a little, but not anymore.
Başlarda biraz sevişiyorduk,....... ama artık yapmıyorduk.
And, uh, you know, when I was chasing you and everything And we were doing cons, I knew who I was, but not anymore.
Senin peşindeyken düzenbazlık yaparken, kim olduğumu biliyordum, artık bilmiyorum.
Maybe at first you were just an assignment, but not anymore.
Belki başta sadece bir görevdin ama artık öyle değil.
But not anymore.
Ama artık değilim.
We did, but not anymore.
Öyleydi ama şimdi değil.
yes. But not anymore.
Ama artık çekmiyorlar.
i'm sorry i'm not your little buddy anymore, but there's a time people have to grow up!
Üzgünüm artık küçük dostunuz değilim insanlar bir yerde büyümeli.
But don't worry, she's not that heavy anymore.
Ama merak etme, artık eskisi gibi ağır değil.
Barney and Robin love each other, but they're not Barney and Robin anymore.
Barney'le Robin birbirlerine âşıklar ama onlar Barney'le Robin olmaktan çıkmışlar artık.
But I'm not scared anymore, baby.
Ama artık korkmuyorum, bebeğim.
But let's not do that anymore.
Bununla yüzleşelim.
I wanted to go to my room, but then I forgot it's not my room anymore.
Odama gitmek istedim ama sonra oranın artık odam olmadığını hatırladım.
But you're not like that anymore.
Ama artık öyle değilsin.
But it's too bad that... he's not going to be here anymore.
Ama ne yazık ki, artık bizimle olmayacak.
But I'm not used to it anymore.
Ama artık buna alışkın değilim.
But suddenly it's not enough for her anymore,'cause she turned 40, and she wants someone to panic with.
Ama aniden ona yetmemeye başladı, Çünkü kırk yaşını geçti, ve endişelenecek birini arıyor.
You were married to Mary, but you're not married to Mary anymore.
Mary ile evliydin ama, artık Mary ile evli değil misin?
I was afraid, but I'm not afraid anymore.
Korkmuştum ama artık korkmuyorum.
But I'm not a monster anymore.
Ama ben artık bir canavar değilim.
Yes, but I'm not in any ward anymore.
Evet, ama artık orada değilim.
But clearly that's just not true anymore.
-... ama bunun artık doğru olmadığı açık.
But I make you all laugh. No, not anymore, you don't.
- Hayır, artık güldürmüyorsun.
But then again... I'm not sure whether you are a progressive center-left politician anymore... Or if you ever were.
Ama yine de senin artık bir yenilikçi, ılımlı solcu olup olmadığını, ya da hiç oldun mu onu bilmiyorum.
I may not be "Mr. Tess" anymore, but I still own half this place.
Artık Bay Tess olmayabilirim ama burasının yarısı hala benim.
We are already familiar with trails - but do not fuck anymore.
Bu şeylere alışığız fakat - daha fazla uğraşma.
But that's not happening anymore.
Ama arık olmuyor böyle şeyler.
But on this subject will not be calling anymore.
Artık sınıfta onunla konuşmayacağız gibi hissediyorum.
But they're not strong anymore.
Ancak artık onlarda güçlü değil.
- But you're not talking to her anymore.
Ama onunla artık konuşmuyorsun.
I did, but they never - I'm not gonna use this place anymore.
İstedim ama onlar asla... Oradan bir daha istemeyeceğim.
but I'm not sure if it's the best thing for me anymore.
Ama bu benim için iyi bir şey olur mu bilmiyorum.
But she's not that girl anymore.
Ama artık öyle bir kız değil.
Anyway, she's, uh she's there for him when he need, when he needs her not so much for himse ] f anymore but, you know, for others, like yourself, as a favor,
Herneyse, o, ah - - Ne zaman ihtiyaç duyarsa onun için orada oluyor. Kendisi için pek değil.
But I'm not a coward anymore.
Fakat artık ödlek biri değilim.
But... I'm not a normal boy anymore.
Ben normal biri değilim artık
You say I'm not a little girl anymore, but you treat me like one anyways.
Küçük bir kız değilsin diyorsun ama hep öyle davranıyorsun.
But I am not 40 anymore.
Ama artık 40 yaşında değilim.
But you could make front-page news... out of murdered women not being news anymore in our country.
Öldürülen kadınların haber değeri taşımadığını belirten bir ön sayfa haberi yapabilirsiniz.
The way people see this place as an excuse to cut corners or drop out life or... or do things they know are wrong but just because they're in here, makes it not wrong anymore.
İnsanlar burayı kestirme yoldan bir şeyi yapmanın hoş görüldüğü veya hayattan uzaklaşıldığı veya yanlış olduğunu bildiği şeyleri yapabildiği bir yer olarak görüyor. Çünkü sırf buradalar diye yaptıkları şeyler artık yanlış olmuyor.
I've come here to Cairo to seek a new beginning between the United States and Muslims around the world. America is not, and never will be, at war with Islam. But what if you couldn't trust anyone anymore?
Aslında yerçekimi çok da üzerinde düşündüğümüz şeylerden değildir ama yaşamı gerçekten de şekillendiren şeylerden birisidir.
I'll probably have to have my tonsils taken out eventually... but, um, I'm-I'm not scared anymore.
Herhalde bademciklerimi aldırmam gerekecek ama artık korkmuyorum.
But it's not anymore.
Ama artık değil.
You used to be a good one, but you're not anymore.
Eskiden iyiydin ama artık değilsin.
Well, guess what. I had something valuable, and I put it there, but it's not there anymore, so...
Değerli bir malım vardı ve oraya koydum ama şu an yerinde değil.
but not today 139
but not for me 77
but not impossible 44
but not right now 44
but not now 180
but not me 232
but not 178
but not yours 20
but not yet 76
but nothing serious 18
but not for me 77
but not impossible 44
but not right now 44
but not now 180
but not me 232
but not 178
but not yours 20
but not yet 76
but nothing serious 18