But she said перевод на турецкий
2,693 параллельный перевод
No, I don't know if from the father, but she said she was going to get us money and buy the baby things.
Hayır, babasından mı bilmiyorum. Ama bize para alacağını ve bebek eşyaları getireceğini söyledi.
But she said you might need something.
Bir şeye ihtiyacın olduğunu söyledi ama.
I mean, I admit at first, the age difference was a bit... strange, but she said we were really gonna get along, and we did.
Ben de yaş farkının sorun olabileceğini düşündüm. Ama iyi anlaşacağımızı söyledi ve öyle de oldu.
I did actually try asking her out this morning, but she said she was busy, so...
Aslında bu sabah dışarı çıkmayı önerdim, ama çok meşguldü, yani...
Yeah, but she said she preferred Sagittarians.
Evet ama o yay tercih ettiğini söyledi.
Look, that's really enlightened sounding and everything, but she said she hated jazz in her online profile... we went to see jazz all the time.
Bakın, bu konuşmalar gerçekten çok bilgece ama profiline cazı sevmediğini yazmış ki biz her zaman caz dinlemeye giderdik.
She knows you're not allowed here, but she said, "Ask him anyway," and she'd turn a blind eye.
Burada olmamam gerektiğini biliyor, buna rağmen "ona sor" dedi ve göz yumacağını söyledi.
I wanted to help Anna, but she said that I should come- -
Anna'ya yardım edecektim ama...
and she totally choked. Bieste admitted that her husband Cooter hit her, but she lied and said she left him, when actually, she stayed.
Bieste kocası Cooter'ın ona vurduğunu itiraf etti ama evi terk ettiği konusunda yalan çünkü terk etmedi.
She said, " He's your age, but he's thrilling crowds with his homeruns!
Şöyle derdi ; "O seninle aynı yaşta, ama homerun'larıyla kalabalıkları coşturuyor!"
She said they deserted her, but she's the one who ran away.
Ondan kaçtıklarını söyledi ama asıl ablam kaçtı.
- No, but... she said yes.
- Hayır, ama...'evet'dedi.
She said she didn't see anything, but this would have hijacked every single video system.
Hiçbir şey görmediğini söylemişti. Fakat bu tüm görüntü sistemlerine bulaşmıştır.
Anyway, I know she said no gifts, but I got you this.
Her neyse, hediye yok demişti ama, ben bunu getirdim.
Anyway, I know she said no gifts, but I got you this.
Her neyse, hediye yok demisti ama, ben bunu getirdim.
- I know, I know, but I ran into him today and he asked me if you were still single and I said, you know, "of course she is."
- Biliyorum, biliyorum, ama bugün ona rastladım ve bana senin hala yalnız olup olmadığını sordu ben de dedim ki, "tabii ki yalnız."
I don't know what she's said, all right, but she's not available.
Sana ne söyledi bilmiyorum ama onun hayatında biri var.
Melissa said everyone felt sorry for her for like a minute, and she was the one with the skin condition, but she treated everyone else like lepers.
Melissa'nın dediğine göre herkes onun için sadece 1 dakikalığına üzülmüş, Cilt sorunu olan o olsa da, o herkese diğerleri cüzzamlıymış gibi davranıyormuş.
You had said sheis a simple girl... thatsheties her hair in a plait. But she's ahottie.
sen o kızın çok sade olduğunu söylemiştin... ama bu kız çok farklı.
He said that she would always mix up her route and that she downloaded the data from each run onto her computer, but he doesn't have her password.
Becky'nin her zaman rotasını değiştirdiğini ama her koşusuna ait bilgileri bilgisayarına indirdiğini söyledi. Ama bilgisayarın şifresini bilmiyormuş.
I mean, she has not said one word of english in over a week, and no offense, but you're kind of the last person in the world I expected to have a way with kids.
Bir hafta içinde tek ingilizce kelime kurmamış biri ama sen... Çocuklarla olmasını tahmin ettiğim nerdeyse son kişiydin.
She may not have said it then, but she will.
O zaman söylememiş olabilir ama söyleyecektir.
I wanted to say, "I know Dalia likes you, " and even if she and I aren't friends, it's still wrong, " but all I actually said was... Wow.
Demek isterdim ki ; " Dalia senden hoşlanıyor, hatta arkadaş olmasak bile, bu yine de yanlıştı ama aslında tüm söylediğim şuydu :
She said something like, we're not going to eat or speak for 3 days. She's like : you'll hate me at the time but you'll love me forever after and do whatever I want.
Birkaç gün boyunca yemek yemeyeceğimizi ve konuşmayacağımızı ve istediklerinden nefret etsek de sonrasında sevecek ve istediğini yapacak olduğumuzu söyledi.
She never said specifically, but I know that her ex-boyfriend is back in town.
Özellikle bir şey anlatmadı ama eski erkek arkadaşının şehre döndüğünü biliyorum.
It's a secret, but mom said she will be a star.
Aramızda kalsın ama annem onun bir yıldız olacağını söyledi.
- She hasn't said anything, but there are moments where you can see the scar tissue.
Yani, bir şey söylemedi ama yara dokusunu görebildiğin anlar vardır.
When Tessa banners admitted, said she was gonna lie on the stand, we had no choice but to drop the case.
Tessa Banners mahkemede yalan söyleyeceğini itiraf ettiğine göre davayı bırakmaktan başka çaremiz yok.
But she said it, Bridget.
Ama söyledi Bridget.
I know it's just the first day, but she's doing everything the doctor said.
Bunun daha ilk gün olduğunu biliyorum ama doktorun söylediği her şeyi yapıyor.
She said she was hurt. But she wanted me to be happy.
Acı çektiğini ama buna rağmen mutlu olmamı istediğini söyledi.
The school said Melissa must have struck out for home on her own, but that doesn't sound like her, and she never made it.
Okul, Melissa'nın eve dönmek için tek başına çıkmış olacağını söylüyor. Ama o bunu yapmaz. Hiç yapmadı da.
Your friend came in asking for a job, but she didn't want a job, she wanted information, and she said she'd pay for it.
Arkadaşın, iş istemeye geldi, ama iş istemedi, bilgi istedi, ve bunun için para vereceğini söyledi.
It was a little weird, all that stuff Tyler said about her dad, but she'll be...
O Tyler'ın babası hakkında söylediği şeylerden sonra biraz garip o kadar. Ama...
You know... Charlotte said she was angry because Alison wouldn't share a recipe, but I think she was just jealous because Alison's pretty.
Bilirsin Charlotte, tarif yüzünden kızdığını söylüyor ama bence Alison'un güzelliğini kıskanıyordu.
But I have a friend who went through the same thing, and she said that as awful as it was, keeping the secret only makes it worse.
Ama aynı şeyleri yaşamış bir arkadaşım var, ve söylediğine göre bu sırrı saklamak, işleri sadece daha kötü hale getirir.
We were sitting around on the beach and a friend of mine, a woman, who was from South Africa, but she had got married and emigrated to Los Angeles, she said to me, "Where can I buy Cold Fact in South Africa?"
Plajın oralarda oturuyorduk ve evlenip Los Angeles'e göç etmiş Güney Afrikalı bir bayan arkadaşım,... bana dedi ki,...'Cold Fact'i, Güney Afrika'da nereden satın alabilirim?
He said he was with a woman 18 years ago, but she left him when her sister died in an accident.
18 yıl önce bir kadınla birlikte olduğunu söyledi. Ama kadın, kız kardeşi bir kazada ölünce onu terk etmiş.
She said it was just a one-time thing, but I- - I just couldn't get past it.
Tek seferlik olduğunu söyledi, ama bunu kabullenemedim.
But when she said that she wanted to keep you safe I believed her.
Ama seni güvende tutmak istediğini söylediğinde ona inandım.
" She said, It's a sin, but now that it's in,
" Derdi ki, bu çok günah ama içeride şu anda...
Okay, tonight at dinner I wanted the steak sandwich, but the waiter said that that's a lunch item, so Donald- - called for the manager and gave him the "what my woman wants, she gets" speech.
Tamam, bugün yemekte ızgara sandviç istedim, ama garson bunun öğle yemeği seçeneği olduğunu söyledi, ama Donald, müdürü çağırdı ve "bayan ne istediyse, getirin" dedi.
But no, but then she came home early, because she said Mads never showed.
Ama hayır, erken geldi eve. çünkü Mads'in hiç gelmediğini söyledi.
I-I thought she said something about that, but I misunderstood.
Bunun hakkında bir şeyler söylediğini sanmıştım ama yanılmışım.
But nothing that contradicts what she said the other day?
O gün söyledikleriyle çelişen hiçbirşey çıkmadı mı?
But she said she couldn't with her husband's job. - I don't speak to them.
- Ben görüşmüyorum onlarla.
Some photographer said it was'cause she had lots of little hairs on her body, but that's not it.
Bazı fotoğrafçılar Marilyn'nin vücudunda küçük tüyler olduğundan öyle olduğunu söylerdi ama ondan değildi.
She said she had something, but we talked on the phone.
Bir işi olduğunu söyledi ama telefonda konuştuk.
Jen said... she thought the super was in our apartment to fix this light, but that light is still broken.
Ama Jen dedi ki... Lambayı onarmak için kapıcı gelmiş ama lamba hâlâ yanmıyor.
And Daphne said she was fine with it, but I don't know.
Daphne de bunun onun için sorun olmadığını söyledi ama bilemiyorum.
Well, that's what she said, but...
O öyle dedi ama...
but she said no 16
but she's gone 43
but she's not here 34
but she can't 33
but she isn't 30
but she couldn't 19
but she hasn't 17
but she 181
but she didn't 123
but she doesn't 25
but she's gone 43
but she's not here 34
but she can't 33
but she isn't 30
but she couldn't 19
but she hasn't 17
but she 181
but she didn't 123
but she doesn't 25