Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ C ] / Concise

Concise перевод на турецкий

125 параллельный перевод
Facts are only of value when they're clear, concise, and correct.
Gerçekler ancak anlaşılır, özlü ve doğru olduğunda değerlidir.
You speak an excellent and concise English when you wish.
İstediğinde dili, mükemmel ve ince kullanabiliyorsun.
Blunt and concise, like this one, which in one word renders poor Mariannina's fate :
Bunun gibi basit ve öz... bir kelime zavallı Marianne'nın kaderini ortaya koyuyor.
I'll make it concise.
Mümkün olduğu kadar kısa tutacağım.
" She will beg you for advice Your reply will be concise
" Hep sizden bekler nasihat Siz de konuşursunuz kaç saat
That's clear, concise and well presented.
Açık kesin bir dille ifade ettin.
She has a concise way of putting things.
Mevzuları anlamlandırmada kısa ve öz bir tarzı var.
It's terribly concise. Yeah.
- Bundan hiç şüphem yok.
"Concise." "Spare," you said.
Şüphe yerine şüphesiz demiştin.
Well... You couldn't think of anything you liked about it so you had to call it something. Concise.
Neyse tam istediğin gibi olmasa da..... yine de bir isim takmak zorundasın.
Fortunately there's a much simpler and more concise way to write a googolplex.
Neyse ki googolplex sayısını yazmanın çok daha kolay ve kısa yolu var.
Be the most concise posible, we are silent to the bones.
Mümkün olduğu kadar kısa sürmesi için, sessiz olalım.
Good and concise.
Kısa ve öz.
Mr. Henry Baker can have same by applying at 6 : 30 this evening at 221B, Baker Street, clear and concise.
Bay Henry Baker'ın bu akşam saat 6 : 30'da Baker Caddesi 221B adresine başvurması rica olunur, açık ve öz.
Thank you for that concise political commentary, but I'd like to delve into something slightly more personal for the men in the field.
Siyasi görüşlerinizi özetle aktardığınız için sağ olun. Şimdi daha şahsi bir konuya geçeceğim.
Clear, concise, to the point.
Anlaşılır, özlü, yerinde.
And make it clear, concise, and fair.
Açık ve net konuşun.
I'm too hurt to be clear, concise, and fair.
Açık ve net olamayacak kadar kederliyim.
I need a concise report on the status of this operation.
Operasyonun durumu hakkında kısaca bilgi verir misin?
Be concise.
Kısa kes.
A quite concise and powerful reason good
Biraz özlü ve güçlü bir sebep, güzel
Precision, observation, and clear concise communication.
Kesinlik, gözlem ve kısa-öz iletişim.
Concise.
Sade.
Right here, that's a really good point but you gotta f ollow it up with a concise explanation.
Şu gerçekten çok iyi bir nokta ama onu kısa ve öz bir açıklamayla destekle. NasıI yani?
It would be more concise.
Az ve öz olurdu.
You'll see, I'm more concise.
Göreceksin, daha az ve öz yazdım.
It should be lengthy enough to... seem substantial... yet concise enough to feel breezy.
Sağlam görünecek kadar uzun heyecanı diri tutacak kadar da öz olmalı.
Most people would say his writing is cold, analytical, detached, but... I've always found it to be... concise, efficient thoughtful.
Çoğu insan, yazılarına, çok soğuk, analitik ve detaylı derdi, ama... ben her zaman onun yazılarını... kısa, verimli... düşünceli bulurdum.
Well, that's very concise... but it's an insult to everything I suffered for.
Ve uğrunda acı çektiğim her şeye hakaret ettin.
What a concise language!
Ne özlü bir dil!
- That's much more concise.
- Bu daha anlamlı olurdu.
You're fast and concise.
Hızlı ve dobrasın.
Others say they're an ordinary civilisation but very concise.
Söylentilere göre özetle normal bir toplummuş
Because you were more concise here.
Çünkü burada daha kısa ve öz konuşuyorsunuz.
It's a kid's fingerprint from the baseball Clear. Concise.
Beyzbol kartından aldığım çocuğa ait parmak izini girdim.
Nice answer, short and concise.
Güzel cevap. Kısa ve kesin.
It's also fairly complex. I'll try to keep it as clear and concise as I can.
Aynı zamanda oldukça karmaşık bir durum bu yüzden mümkün olduğunca açık ve kısa bir şekilde anlatmaya çalışacağım.
Don't hate me. " The motherfucker's concise.
Benden nefret etme. " İt heriz öz konuşuyor.
Concise, symmetrical.
Özet. Simetrik.
Tell me in a concise statement what happened.
Ne olduğunu kısaca anlat.
I gave you an "A" because your argument was well structured... your writing was clear and concise... and you drew a connection from Marsilius of Padua... to Machiavelli to the modern age of media that...
Size A verdim çünkü tartışmanız iyi yapılandırılmıştı, yazınız açık ve özlüydü. Ve Padovalı Marsilius'tan Makyavelli'ye, medyanın modern zamanlarına, doktora öğrencilerinin bile kıskanacağı bir sonuç çizmiştiniz.
Short, concise, to the point.
Kısa, öz, amaca yönelik.
We'll do everything we can to keep things brief and concise so that we can all get out of here on time.
Herşeyi kısa ve öz tutmak için elimizden geleni yapacağız. Böylece hepimiz zamanında buradan çıkabiliriz.
- No, that was very concise.
- Hayır, yeterince açıktınız.
It takes time to do detailed and concise work.
Ayrıntılı iş yapmak zaman alır.
I think it's a fairly concise term.
Bence ne demek olduğu yeterince net.
Be quick and concise because I'm taking him home.
Kısa ve öz olsun. Çünkü onu evine götürüyorum.
Then also be concise.
Öyleyse kısa ve öz konuşalım.
Clear and concise, thank you.
Teşekkürler. Evet, tamam.
- Concise.
- Kısa.
Yet, at 50 pages, if I may pat myself on the back... it's clean and concise. How about you, Kevin?
Sen ne durumdasın, Kevin?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]