Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ C ] / Could have

Could have перевод на турецкий

56,613 параллельный перевод
Croome said we could have an hour with Jonas.
Croome, Jonas'la bir saatimiz olduğunu söyledi.
You could have the big room and if I gave up my apartment, it would totally be affordable.
Siz büyük odayı alabilirsiniz ve ben taşınırsam burayı karşılayabiliriz.
While I am keenly aware that my husband has not been completely forthcoming with me in regards to his business practices, I also know that I have not been as honest as I could have been.
Her ne kadar kocamın işi yürütme şekli hakkında bana tamamen açık sözlü davranmadığının net olarak farkında olsam da, ben de ona karşı dürüst olmadığımı bal gibi biliyorum.
The three of us could have a really wild night.
Üçümüzde gerçekten vahşi bir gece geçirebiliriz.
We're more interested in when it could have been put there.
- Aynada mı yazıyor? - Ne yazıyor?
- We totally could have ditched him.
- Onu atlatabilirdik.
We could have been looking at a Fort Hood situation if he had not been disarmed and shot.
Etkisiz hale getirilip vurulmasaydı bir katliam yaşanabilirdi.
I don't know if it could have survived it.
Bilmiyorum. Orada hayatta kalabilir mi?
These creatures could have dominated Mars for hundreds of millions of years.
Bu yaratıklar yüz milyonlarca yıldır Mars'ı domine etmiş olabilirler.
And if we would have succeeded, we could have gone home.
Eğer başarabilseydik hep birlikte eve dönebilirdik.
And she could have lived with this fact.
Aslında gerçekle yaşayabilirdi.
I could have arrested your brother in Pune for Wasim's murder.
Wasim'in cinayetinde kardeşini Pune'da tutuklayabilirdim.
"I said you could have one, not one box!"
BİR TANE YİYEBİLİRSİN DEDİM, KUTUYU DEĞİL!
- You could have killed that guy.
- O adamı öldürmüş olabilirdin.
Yeah, I guess I could have Dave do it.
Evet, sanırım Dave yapabilir.
I don't think we could have pulled it off without the new guy.
Sanmıyorum sanmıyorum Yeni adam olmadan çekti.
- You could have just texted me.
- Mesaj atsan da olurdu.
Well, we're back, and who could have seen that coming!
Geri döndük! Bu kimin aklına gelirdi?
We could have been friends.
Arkadaş olabilirdik.
He could have killed me at any time, but he didn't.
Beni istediği zaman öldürebilirdi, ama öldürmedi.
Although Dr. Addy's never been diagnosed with dissociative identity disorder, it could have been brought on by the trauma to his head.
Dr. Addy'nin dissosiyatif kimlik bozukluğu teşhisi olmasa da başına gelen travma yüzünden ortaya çıkmış olabilir.
He also could have been of Eastern Indian decent, so let me change the skin tone.
- Ayrıca Doğu Hint kökenli olabilir, ten rengini değiştireyim.
You could have thoughts.
- Olabilir.
But I can't help but think, man, that could have been me, you know?
Ama onun yerinde olabileceğimi düşünmeden edemiyorum.
You could have been killed.
Ölebilirdin.
I mean, the police, I understand what you were saying to Carrie, but surely we could have spoken about it.
Tamam, polis kısmını anlıyorum Carrie'ye dediklerini de ; ancak bunu konuşabilirdik.
So it could have been urine?
Yani idrar olabilir?
It could have been...
Evet...
I really wish I could have been there.
Keşke orda olabilseydim.
It could have been both.
İkisi de olabilir.
Four years ago, he betrayed me so he could have you.
4 yıl önce, sana sahip olabilmek için bana ihanet etti.
She could have broken her phone.
Telefonu bozulmuş olabilir.
Oh, Klaus, we could have handed you over.
Klaus seni teslim edebilirdik.
After all, I could have thrown you to Alistair with this in your heart.
Sonuçta seni Alistair'a, kalbinde bu varken yollayabilirdim.
Well, look, perhaps we could have a blitz after.
- Bence çok iyi olur.
So how could somebody have got in for a swim if the place is locked?
.. yalnız o açmayacaktık dedi.
Could anyone have misread your friendship with Dr Nielsen?
Dr Nielsen'la arkadaşlığınızı yanlış anlayan birileri olabilir mi?
There are things that could only have come from my notebook.
Öyle olmalıydı, ama Ayrıca başka bir konu daha var.
It could just as well have been the father. The doctor?
Baba da olabilir.
- Okay, I get it now, but I also have to say that is the dumbest thing she could possibly have done.
Tamam, anladım ama şunu da söylemeliyim ki muhtemelen bu yapacağı en aptalca şey olacak.
You have a mic. So, if you could.. If you could announce her name, it'll help me.
Sizde mikrofon var, eğer adını anons ederseniz, yardımcı olabilirisiniz.
How could I have not fulfilled your wish?
Ben senin isteğini nasıl gerçekleştirmem.
Do you have any idea where Romero could take Norman?
Romero, Norman'ı nereye götürmüş olabilir?
I could come over so we don't have to be yelling this.
Senin eve gelebilirim, bağırmana da gerek kalmaz.
You could've died a champion, but now you'll have to taste defeat at the hands of perfection.
Şampiyon olarak ölebilirdin ama şimdi mükemmelliğin karşısında yenilgiyi tadacaksın.
But I don't think I could bear it, if I have to talk about what George Selway did.
Ancak George Selway'in yaptıklarını anlatırken buna dayanamayabilirim.
Could the dilution of blood on the victim's clothes have been caused by him emptying his bladder?
Kurbanın kıyafetindeki kanın seyrelmesi katilin işemesiyle alâkalı olabilir mi?
I mean, you could totally have a shot at making First Line.
Kesinlik takıma girersiniz siz.
I wish I could be there with you, but as you know now, I wouldn't have had much time.
Keşke ben de yanınızda olsam ama bildiğiniz gibi, pek fazla zamanım yok.
Besides... what angle could I possibly have in coming here and telling you that it looks like your brother might just be alive?
Ayrıca buraya gelip, kardeşinin belki de yaşıyor olduğunu sana söylemekte benim ne çıkarım olabilir ki?
I could save him, but you have to let me.
Onu kurtarabilirim ama izin vermelisin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]