Creeping перевод на турецкий
791 параллельный перевод
Death to that boy for whom love is creeping into your heart.
Aşkı yavaş yavaş yüreğine sızan o gencin ölümünü.
The stubborn beast flesh creeping back.
O inatçı hayvan eti yeniden yayılıyor.
- It's creeping up around my knees.
- Dizlerime tırmanıyor.
Could you stand watching her growing happier every day with this thing creeping up behind her?
O'nun her gün daha da mutlu olduğunu izlemeye dayanabilir misiniz? O'nu yiyip bitiren bu şey arkasındayken?
- Stop creeping around the house.
- Evde dolanıp durma.
- I wasn't creeping.
- Dolanmıyordum.
Creeping down the mountain
Dağdan akıp geliyor
Everlastingly creeping about.
Durmadan sinsice yaklaşıyorsun.
Most people die of creeping common sense and discover too late that one never regrets one's mistakes.
Bir çok insan sefil sağduyu yüzünden ölür, ve birisinin hatalarından asla pişman olmadığını çok geç fark eder.
Creeping up to the house.
Yavaşça eve yaklaşıyorlar.
Creeping Jelly, we called them.
Süründüren jöle derdik bunlara.
And seeing the fog coming creeping in from the sea and covering it up and turning it into just nothing at all.
Denizden bir sisin gelip, onu içine aldığını ve yok ettiğini görüyorum.
Seek for the patronage of some great man and like a creeping vine on a tall tree crawl upward where I cannot stand alone?
Sağlam bir dayı bulup çatmak sırnaşık gibi, bir ağaç gövdesini tıpkı sarmaşık gibi, yerden etekleyerek velinimet sanmak mı?
Come to think of it, the whole place seemed to be stricken... with a kind of creeping paralysis... out of beat with the rest of the world... crumbling apart in slow motion.
Gerçi, her yer ürkütücü bir şekilde felç olmuş gibiydi, dünyanın geri kalanından kopmuş, ağır çekimde dağılıyordu.
"and I was admiring the more when I glimmed something... " in the back of this frail that set my underwear... Creeping up on me like it had legs. " I know that feeling well.
Ona duyduğum hayranlık daha da arttı, çünkü sırtımda, çamaşırımın altında bir şey, sanki ayakları varmışcasına ilerlemekteydi.
He might come creeping back, and you ought to be there to help him.
Sürüne sürüne geri gelecek ve sen ona yardım etmek için evde onu beklemelisin.
And don't come creeping back to me with any of your tricks.
Ve beni yalanlarınla kandırmak için tekrar geri gelme.
Hey, Lina honey, this weather's creeping into my bones.
Hey, Lina tatlım, bu hava kemiklerimi mahvetti,
I don't want him creeping up on us while we're sleeping.
Uyurken üstümüze saldırmasını hiç istemem doğrusu.
Set the world on fire to keep the nighttime from creeping on.
Dünyayı ateşe vererek sinsice yaklaşan geceden korumak istiyordur adeta.
Civilization is creeping up on us, lads.
Medeniyet yavaº yavaº bizi sariyor çocuklar.
I suppose it's old age creeping'up on my bones.
İhtiharlık kemiklerime işliyor galiba.
I guess it's been creeping up on me for years, like ivy.
Sanırım yıllardır içimde sarmaşık gibi büyüyordu.
I hate this machine, spying, creeping...
Bu aletten, gizlilikten nefret ediyorum.
- Well, my boyfriend was busy. - That's no excuse for creeping in while we're... playing charades.
- Bu bahane değil, bizi soracak olursan sessiz sinema oynuyorduk.
You, Tommy and that creeping salesman?
Sen, Tommy ve o sürüngen satıcı!
I feel sorry for any pirates who come creeping around here.
Buraya gelen korsanlara üzüleceğim.
Now the misery is creeping back, like a melancholic dog.
Şimdi mutsuzluğum geri geliyor... melankolik bir köpek gibi.
Outselling Rhine wine eight to one, rapidly creeping up on draft beer.
Rhine şarabından fazla satıyoruz. Çok yakında bira satışına ulaşacağız.
He's creeping about the city like a shivering priest.
Titrek bir rahip gibi şehirde sürünüyor.
Gently, gently dawn is creeping
Yavaş yavaş şafak vakti geliyor
And where are you creeping off to now, my son?
Şimdi nereye gidiyoruz, evlat?
I'm creeping up on you.
Sana doğru geliyorum.
An extraordinary idea is creeping into my mind.
Sıradışı bir fikir beynimde kabarıyor...
Miss Marple, it's because I saw you creeping about that I am creeping about.
Sizi sinsice dolaşırken gördüğüm için sinsice yaklaştım.
Just a cold feeling creeping along my fingers and a kind of mist gathering around me.
Parmaklarıma kadar tırmanan bir soğukluk ve etrafımı saran bir duman gibi.
In the middle of the night, she seen moon men, creeping down the walls.
Gecenin ortasında, duvarlardan aşağı sürünen adamlar görmüştü.
Sex is creeping in.
Seks iyice çoğalıyor.
At night I feel as if someone were creeping in under the door and getting in bed with me.
Geceleri sanki birileri kapının altından sürünüp, yatağa yanıma gelecekmiş gibi geliyor.
The liquid death... creeping destroyer of we Optera.
Sıvı ölüm... Optera'nın sürünen yok edicisi
Just so long as nobody starts... creeping up behind us.
Uzun zamandır arkamızda ses seda yok.
A watchman who slept when the dragon came creeping, Thorin Oakenshield, general of the now destroyed garrison of Dale, and princess Mika Milovana, who sadly watched the crumbling ashes of her once golden realm.
Ejder sürünerek yaklaşırken uyuklayan bir gözcü, artık yok olmuş Dale garnizonunun generali, Thorin Oakenshield, bir de vaktiyle altından diyarının dağılıp giden küllerini hüzünle izleyen prenses Mika Milonova.
They're creeping.
Sürünüyorlar.
- I think they're creeping up on this house.
- Galiba eve doğru sürünüyorlar.
I don't like him creeping around the bank, it's dangerous.
Banka çevresinde olmasından hoşlanmadım, tehlikeli.
You should keep creeping for a while...
Biraz sürüneceğiz...
Everything creeping along the way it was before.
Herşey olacağına varır.
I've become Mui's senior disciple His old sickness is creeping up on him Once he dies, he'll leave me the Sword
Üstad Mui'nin öğrencisi oldum o hasta ve yaşlanmaya başladı öldüğünde, kılıcı da ele geçiririz
Comes creeping in, sneaks upstairs... disappears without a word!
Gizlice içeri giriyor, üst kata çıkıyor. Tek kelime etmeden, kayboluyor..
" Creeping...
Sürerek...
- A creeping inferno.
- Cehenneme dönmüş!