Die перевод на турецкий
88,009 параллельный перевод
The battery's gonna die.
Şarjım bitmek üzere.
Of course, nobody knows what happens to you when you die, but I like to think that my husband is somewhere hot.
Ölümden sonrasını kimse bilmiyor ama kocamın sıcak bir yerde olduğunu düşünmek hoş geliyor.
We move it, he'll die.
Onu hareket ettirirsek, ölür.
These Americans... they call themselves patriots, but they will die as traitors.
Bu Amerikalılar kendilerine vatansever diyorlar ama hepsi birer hain gibi ölecek.
He would no longer have to die in that ambush.
O pusuda ölmek zorunda kalmaz.
Are you really so anxious to die?
Ölmek için gerçekten bu kadar hevesli misiniz?
I'd rather die a gentleman than return to Mount Vernon a scoundrel.
Bir rezil olarak Vernon Dağı'na dönmektense bir beyefendi olarak ölmeyi yeğlerim.
There's no reason both of you have to die tonight.
Bu gece ikinizin de ölmesi için bir sebep yok.
Sara wasn't supposed to die, not like that, not by you.
Sara'nın ölmesi gerekmiyordu, o şekilde ve senin ellerinde.
I'd rather die than surrender.
Teslim olmaktansa ölmeyi yeğlerim.
All of these men are willing to die on the battlefield... not for some Spear, but for an idea.
Bu adamların hepsi savaşta ölmeye razı. Bir mızrak için değil, bir fikir için.
But if you don't leave right now, - you're gonna die here.
Ama eğer hemen gitmezsen burada öleceksin.
I saw her almost get eaten by a T. rex, and I thought she was gonna die, and then I saw one of the most epic displays of badassery I've ever seen in my life, so...
Neredeyse bir T. Rex tarafından yendiğini gördüm ve öleceğini sandım ama sonra hayatımda gördüğüm en havalı şeye tanık oldum.
I'm going to die here.
Burada öleceğim.
You don't die here.
Burada ölmeyeceksin.
You, you might definitely die.
Sen, sen kesinlikle ölebilirsin.
It was okay that I was going to die, because I'd gotten to kiss you.
Ölecektim ve sorun değildi, çünkü seni öpebilmiştim.
He's inside, too, he'll die.
O da içerde, o da ölür.
Old habits die hard.
Can çıkmadıkça huy çıkmaz.
The only one about to die is you.
Ölmek üzere olan tek kişi sensin.
The bolognese-stuffed calamari is to die for.
Bolonezli kalamarları dehşet ötesi.
So if I shoot you with this, you'll die?
Seni bununla vurursam ölür müsün yani?
I'd rather die in here than be with you.
Seninle olacağıma burada ölmeyi yeğlerim.
Just don't die.
Yeter ki ölme.
- Ride or die.
- Sonuna kadar.
How would you like to die?
Nasıl ölmek istersin?
You lie to me? You die.
Bana yalan mı söyledin?
I would rather die than leave Earth without you.
Dünyadan sensiz gitmektense ölmeyi tercih ederim.
Yeah, but Juliet and Romeo both die at the end.
Evet ama Juliet ve Romeo, ikiside sonunda öldüler.
That's why Derrick and Joe had to die.
Bu yüzden Derrick ve Joe ölmeliydi.
You will free him within the next 36 hours or your sister will die.
36 saat içinde onu serbest bırakacaksın yoksa kız kardeşin ölür.
And she'll die.
Ve ölür.
Do you think I would just allow myself to die?
Bu durumda ölür müyüm sence?
Lillian left us to die.
Lillian bizi ölüme terk etti.
Supergirl and Mon-El are still aliens and they'll die with their own kind.
Her şeye rağman Supergirl ve Mon-El de uzaylı, kendi türleriyle birlikte ölecekler.
Does she die?
Kız ölüyor mu?
No, she shouldn't die.
Hayır ölmemeli.
And, uh, Michael realizes that he could die then and there.
Ve Michael öleceğini anlıyor.
She'd rather die than retire, and she'll probably never die.
Emekli olmaktansa ölür. Ve muhtemelen hiç ölmeyecek.
I-I saw my sister die.
Kız kardeşimin ölümünü gördüm.
You were gonna die tonight.
Bu gece ölecektin.
Tell me you didn't know they'd leave explosives. Tell me you didn't know an officer would die.
En azından bombayı ve bir polisin öleceğini bilmediğini söyle.
I'm not gonna die on you.
Ben ölmeyeceğim.
I'd rather die trying.
- Denerken ölmeyi tercih ederim.
Does she die?
Ölecek mi?
But perhaps you do know that from a financial point of view, Monaco is the best place to die.
Ama belki de finansal olarak Monaco'nun ölünecek en iyi yer olduğunu biliyorsunuzdur.
I find out that he's a crook, and that maybe it was more expedient for him to die suddenly the way that he did.
Onun bir sahtekar olduğunu öğrendim, ve sonra aniden,... ortadan kayboluyor.
All those kids could have died, and I'm gonna tell you something, if Hope Mikaelson is linked to that spell, she's gonna die.
Bütün o çocuklar ölebilirdi, ve sana şunu söyleyeceğim, eğer Hope Mikaelson bu büyüye bağlıysa, o ölecek.
He's going to die.
O ölmek üzere.
You willing to die for this girl?
Bu kız için ölmeye razı mısın?
We got to cast a cleansing spell on New Orleans soil. She's gonna die.
O ölecek.