Disco перевод на турецкий
1,504 параллельный перевод
Yes, we can Google some disco songs with the word "hump" in them.
Evet, Google'da içinde "hörgüç" geçen disko şarkılarına bakarız.
I should probably throw all that stuff out, But as soon as I do, I know someone's gonna need a mirrored disco ball.
Depodaki her şeyi atsam iyi olur aslında ama atacak olursam birine kesin disko lambası lazım olur hemen.
And who can resist a disco beat, right?
Hem disko müziğini kim sevmez ki, değil mi?
You've got someone to go to the disco with, haven't you?
Beraber diskoya gidebilirsin, değil mi?
- A disco ball.
- Bir disko topu.
- Where'd you find a disco ball?
Disko topunu nerede buldun?
Manhattan Judy, Surfer Judy, Disco Judy.
Manhattan'lı Barbie, Sörfçü Barbie, Dansçı Barbie.
- Not since disco died.
- Disko öldüğünden beri ilk kez çıkıyorsun.
All right, well, have fun at your little disco, guys.
Tamam, peki, siz beyler küçük diskonuzda eğlenin.
There's combination marble swirl, there's disco glitter...
Bunun mermer desenli, bu da disko pırıltısı...
I know you'd rather be at the disco shaking your backside at a bunch of drug addicts.
- Kusura bakma. Diskoya gidip arkanı uyuşturucu bağımlılarına sallamayı tercih edeceğini biliyorum.
Yeah, I just needed a little disco nap.
Evet, çözmem gereken bazı şeyler vardı da aklımda.
'Just focus on trying to lean her towards ecclesiastical architecture'and away from disco dancing.'
Onu disko dansından uzaklaştırıp kilise mimarisiyle ilgilenmesini sağlamaya odaklan.
It always will, no matter what happens, no matter who's president. As our lady of disco, the divine Miss Gloria Gaynor, has always sung to us,
Ne olursa olsun, başkan kim olursa olsun hep de devam edecek.
As our lady of disco, the divine Miss Gloria Gaynor, has always sung to us, we will survive. we will survive.
Bizim disko kraliçemiz, tanrıçamız Gloria Gaynor'un da her zaman söylediği gibi'Hayatta Kalacağız.'
- Restaurant, bar, disco?
- Restoran, bar, disko?
And ol'Disco Stu.
Ve bir de Disco Stu.
Okay, let me see. Maybe some glitter, a disco ball... uh-huh. I want a big sign that says "jackie."
Tamam, bakalım, belki biraz parlak ışık, disko topu... uh-huh. "jackie." yazan büyük bir tabela istiyorum.
I haven't even been to bed yet. Well, perhaps it's time for you to reexamine your club-hopping popper-sniffing, disco lifestyle.
- Belki de kulüpten kulübe koşan....... gogo çeken diskoteklerden çıkmayan yaşam tarzını yeniden gözden geçirme zamanın gelmiştir.
Where's that disco ball you usually wear?
- O taktığın disko topu nerede?
I was high on ludes, queen of the roller disco.
Hapla kafa bulurdum, paten disko kraliçesi.
Disco Stu just got an annulment from John Paul Two.
Disco Stu az önce İkinci John Paul'dan bir fesih aldı!
Oh, oh! It was a disco... Ha, in the hotel.
Otelde bir disko var.
You're- - you're the bouncer in front of the disco who decides who gets in and who doesn't.
Disko önündeki kimin girip kimin giremeyeceğini söyleyen korumalara benziyorsun.
My God, all the idiots of the city, more Disco Stu will arise against me.
Tüm salaklar bana karşı yarışacak hattâ Disco Stu bile.
There is nothing cheesy about a clap-on disco ball.
El çırpmayla çalışan disko topunun kokoş bir tarafı yok.
And I was thinking clap-on disco ball.
Ben de el çırpmayla çalışan disko topu istedim.
Hey, this thing kind of reminds me of a disco.
Bu şey bana diskoyu hatırlatıyor.
Taken you to a... To a disco!
Diskoya götürebilirdik!
- Know where the disco is?
- Diskonun nerede olduğunu biliyor musunuz?
I'm a disco guy.
- Severim. Disko hayranıyım.
My hobbies, Ping-Pong, sunbathe, disco dance,
Hobilerim, pinpon güneş banyosu disko dans ve hafta sonları başkente gidip tuvalet yapan kadınları izlerim.
I mean, you are the queen of disco.
Demek istediğim, sen diskonun kraliçesisin.
Well, shit, it's that same honky-tonk disco you go to now.
Senin şimdilerde gittiğin gürültülü diskolar gibi bir yer.
We can go to a disco afterwards.
Bara gidebiliriz daha sonra.
Disco.
Disco.
Ladies and gentlemen, you can see the AIain Moreau Band next Friday at the Aquarius disco and the Saturday after at the Frog festival in Surat.
Bayanlar baylar, Alain Moreau orkestrasını gelecek Cuma Aquarius diskoda Cumartesi de Surat'daki büyük kurbağa festivalinde izleyebileceğinizi unutmayın. Hepinize iyi akşamlar!
And they wanna know, "Yo, Dito, you Rock or Disco?"
Ve gelip soruyorlar, "Hey, Dito, Rock müzik yapacaksın yoksa Disko mu?"
Uh, this place rock or disco?
Burası rockbar mı yoksa disko mu?
Once we went to the village disco and Chrissi smooched with this girl.
Bir keresinde köyün diskosuna gittik, ve Chrissi bir kızla öpüştü.
There's a disco today, Harvey.
Bugün bir disko partisi var, Harvey.
We met yesterday by chance in a disco.
Sharat. Dün diskoda karşılaştık.
Hip-hop is the convergence of the electronic musical movement and urban youth culture which happened after the world discovered that disco sucked.
Hip-hop, tüm elektronik müziklerin verdiği hareketliliği, genç kültüre disko danslarının mahvedilmesi sonucu veren yakınsama.
- * * [Disco] - Something that you can't stop.
- Durduramayacağınız bir şey.
- * * [Disco ] - [ Woman ] If you won't do anything about it [ Cell] We show you what women want!
Eğer bu konuda bir şey yapmayacaksan - Sana kadınların ne istediğini gösterelim!
Yeah. We were probably all so jacked up on amyl and disco music, we didn't notice.
Evet, muhtemelen zamanında kas gevşetici ve disko müziğiyle o kadar uyuştuk ki, fark edemedik.
Why does he look so... disco? Oi!
Görüntüsü neden disko tarzı?
[UPBEAT DISCO MUSIC PLAYING]
[DİSKODA NEŞELİ BİR PARÇA ÇALAR]
[DISCO MUSIC STOPS]
[DISKO MÜZİĞİ DURUR]
I mean, what's so special about a disco of death?
yani, birini diskoda öldürmenin neresi özel ki?
Like the guy who's into action figures or the one that loves disco.
Hareketi seven, heyecanlı, diskoya gitmeyi seven erkek gibi şeylerle.