Discount перевод на турецкий
1,832 параллельный перевод
Look what's written there. In discount rates.
Bak orada indirim var.
A little bit of a discount.
Küçük bir indirim diiyelim.
I thought we had discussed a cash discount.
Nakit ödemelerde indirim yaptığınızı konuştuğumuzu hatırlıyorum.
Is she still offering the two-for-one discount?
Hala bir alana bir bedava kampanyası devam ediyor mu?
Try to be nice, I'm trying to get the twin discount.
Kibar olmaya bak. İkiz indiriminden yararlanmaya çalışıyorum.
Only if you give me a discount.
İndirim istiyorum.
We do offer a clergy discount.
Rahipler için fiyatta indirim de yapıyoruz.
Don't expect a discount or a "Badly Injured" rate, okay?
Ücrette indirim ya da "AĞIR YARALANMA" tarifesi bekleme, tamam mı?
I'd give you a good discount.
Sana iyi indirim yaparım.
Hey, so I have a line on an excellent product discount.
Kusursuz ürün indirimleri hakkında bilgi sahibiyim.
I gave you a discount because you're Jiten's friend.
Jiten'nin arkadaşı olduğun için indirim yaptım.
Ah Hong, what do you mean? No discount on the processing fees.
Ah Hong, ücrette indirim yok derken ne demek istedin?
so basically the greater volume you decide to buy in, the greater discount we can give you.
Yani ne kadar fazla alırsan o kadar indirim yaparız.
They were so excited by the golden-ticket discount that they have decided to make Dunder Mifflin their exclusive provider of all office supplies.
Dedi ki, altın bilet indiriminden o kadar etkilenmişler ki Dunder Mifflin'i, tüm ofis ihtiyaçları için resmi tedarikçileri yapmak istiyorlar.
No DNA or witnesses to discount the theory.
Bu varsayımı çürütecek DNA örneği veya tanık yok. Berelenmeler.
SHE WORKED A DOUBLE SHIFT AT THE LOCAL DISCOUNT STORE.
Yerel bir mağazada çift vardiya çalışıyormuş.
These boys look nothing alike, So discount suspects who have A very specific type.
Çocuklar birbirine benzemiyor, benzer hedeflerin peşinden koşanları da ele.
Oh, and, uh... by the way, tell the bus company that you just got them a discount!
Bu arada otobüs firmasına indirime gittiğimizi söyle! Dur!
You want a discount, yo? I can hook it up.
İndirim istersen, ayarlayabilirim.
I wonder if A.A. has a family discount.
Acaba alkol şirketi bize aile indirimi yapar mı?
But I read in your brochure that faculty members get a 50 % discount, so for your Art Department, how would you like to hire an award-winning children's book illustrator who is great with kids and has a face you can't say no to?
Ama broşürünüzde okuduğuma göre, fakülte üyelerine % 50 indirim yapıyormuşsunuz. Ödül almış bir, çocuklarla çok iyi geçinen ve yüzüne bakıp asla hayır diyemeyeceğiniz bir çocuk kitabı tasarımcısını sanat bölümünüze almaya ne dersiniz?
I gave a discount. Even think that "The Garden of Earthly Delights" was a park.
"Dünyevi Zevkler Bahçesi" ni park sanmış.
We can give you a discount.
Size indirim yapabiliriz.
How about a discount?
İndirime, ne dersin?
And there will be the standard police discount.
Ve standart polis indirimi yapacağız.
They don't have any idea that you buy doggie doors at store discount and then resell them for profit.
Köpek kapılarını mağaza indiriminle alıp kar için geri sattığını bilmiyorlar.
This... this is a discount.
Bu fiyatın düşmesidir.
Hmm, probably as many times as you've been to whatever discount shoe store you frequent.
Hmm, büyük ihtimalle sürekli müşterisi olduğunuz ucuz ayakkabıcıya gittiğiniz kadar.
But let me know if you want some more Lessons, because if you buy five you get an amazing discount, all right?
Ama birkaç ders daha almak istersen haber ver çünkü beş ders alırsan müthiş bir indirim var, tamam mı?
I'll give you a discount since you saved my life.
Hayatımı kurtardığın için sana indirim yapıyorum.
That bastard even wanted a discount.
O piç kurusu bile indirim istedi.
I got a $ 30 discount by buying both of ours.
İkimiz için 30 dolar indirim yaptırdım, tatlım.
See? I can always get a discount.
Pazarlıksız alışveriş olmaz.
It's gonna cost more, but if you drop my name... -... you should get a discount. - Okay, cool.
Sana biraz pahalıya mal olacak ama adımı verirsen biraz indirim yaparlar.
No discount on account of tragedy.
Bu trajediye indirim falan yok.
No discount.
İndirim yok.
And you have 50 cents discount on the Santa Maria Bingo.
Ve bu gece Santa Mario bingosundan 50 cent indirim kazanan numaralar.
But seriously, Lenore, we are a high-end service and I'm willing to offer your clients a significant discount.
Yalnız cidden Lenore, bizler yüksek kalitede hizmet sunuyoruz ve müşterilerine hatırı sayılır bir indirim yapmayı düşünüyorum.
And with a discount, of course.
İndirim de yapacağız tabii.
Why don't you use Fisher and his discount sperm?
Neden Fisher'ın indirimli spermlerini kullanmıyorsun?
I had to give him a discount.
Ona indirim yapmak zorunda kaldım.
Why'd you give him a discount?
Neden ona indirim yaptın?
Implants, discount if you prepay
Silikon, peşin ödemeye indirimler var.
I don't want to discount human ingenuity because I do believe that we have the ability to do these things over a long period of time, but the knowledge to build some of these monuments There have to been some type of intervention or some type of knowledge give them to ancient man, to carry others instructions that couldnt just come up on their own.
Uzun süre boyunca böyle şeyler yapabilme yeteneğine sahip olduğumuza olan inancımdan dolayı, insan becerilerini azımsamak istemiyorum, ancak, bunun gibi anıtlar inşa edebilme bilgisini ve kendi kendilerine üstesinden gelemeyecekleri talimatları yürütebilmeleri için antik adama bazı müdahalelerde bulunan ve bir takım bilgileri verenler var olabilir.
You wouldn't clean your body with discount chemicals, so why should you treat your clothes any differently?
Kıçınızı ucuz kimyasallarla mı siliyorsunuz? Neden elbiselerinize farklı davranasınız?
That's a 50 % first-time discount
İlk sefer olduğu için % 50 indirimli fiyatı.
Sensational discount on crocodile bags!
Timsah derisi çantalarda inanılmaz indirim.
Discount..?
İndirim...?
And don't forget, I'm giving a 10 percent discount to all of my colleagues from Surfside Mall.
Surfside AVM çalışanlarına yüzde 10 indirim yaptığımı unutmayın.
I got it on discount.
İndirimli aldım.
I got a monster discount.
Dev bir indirim aldım.