Early days перевод на турецкий
502 параллельный перевод
In the early days it was a fairly hazardous enterprise.
Başlangıçta, bu epeyce tehlikeli bir girişimdi.
There were a lot of them in the early days.
Gençliğinde birçok kız vardı.
Once, in the early days of his visits, he said...
Bir keresinde, henüz yeni gelmişken şöyle demişti :
We'll look back to her early days.
Gençlik günlerine bakacağız.
There was a Comanche massacre right on this ranch in the early days.
Eski günlerde burada bir Komançi katliamı olmuş.
Unhappily, it made me remember something I'd said in the delirium of our early days.
benim yardımıma bel bağlayacaktı.
That was in the early days out here.
O eski günlerde idi.
in the early days at Oranienburg in Nov.'33 we "organised" sausage and cabbage!
Oranienburg'da günün erken saatinde Kasım ayında biz sosis ve lahana yaptık!
He was a refugee from Hitler in the early days.
Hitler döneminde mülteciydi.
His only friend is a companion from his early days, Rene who works on the Stock Exchange at an agent of change.
Onun tek yoldaşı borsa bürosunda çalışan çocukluk arkadaşı Rene'ydi.
- It's still early days!
- Önce evi ödememiz lazım.
Early days yet, sir.
Daha yeni başladım efendim.
- I prefer the sickness to the cure. - Early days, Mr James.
Doktor, ben hastalığın tedavisinden yanayımdır.
But, also naturally, there were a few accidents in the early days and when these happened, they were most embarrassed.
Fakat, yine de doğal olarak, uzun zaman önce birkaç kaza yaşanmadı değil ve o zamanlarda, bunlar en rahatsız edicilerden biriydiler.
He joined the Resistance in the early days and then got caught
İlk günlerinde Direnişe katıldı ve sonra da yakalandı.
- Oh, not far... I admit it's early days, naturally...
İlk günlerindeyim, doğal olarak çok olmadı.
You should be with us when storm the Winter Palace... And with Lenin in Moscow, early days.
O zamanlar Kış Sarayı'nı bastığımızda ve Moskova'da Leninleyken yanımızda olsaydın keşke.
Wild in the early days, yeah.
İlk zamanlar çılgıncaydı, evet.
Also on the phone. How did you... in the early days.
Erkendi, telefonda senin olduğunu bilmiyordum.
Today over lunch I tried to improve moral and build a sense of comradery among the men by holding a humorous round robin discussion of the early days of the mission.
Bu gün, personel arasındaki moral ve kaynaşmayı arttırma yemeği esnasında, bir espri başlattım ve görevin ilk gününü hatırlattım.
And nobody wants a dumb, damn, goddamn book about the early days of television.
Ve hiç kimse böylesine aptal, saçma lanet olası bir başarı kitabı okumak istemez.
Oh, I am not so senile or so ungrateful that I cannot remember a loyal officer from the early days of the struggle.
Davanın ilk günlerinden kalan güvenilir subayları hatırlayamayacak kadar bunak ya da kıymet bilmez biri değilim merak etmeyin.
It was in my early days at the institute, a special programme - strictly a military study.
Enstitüdeki ilk zamanlarımdaydı. Özel bir programdı, gizli bir askeri çalışmaydı.
Well, it's early days
Daha ilk çekimi.
In those early days, lightning and ultraviolet light from the sun were breaking apart hydrogen-rich molecules in the atmosphere.
İlk günler şimşekler ve güneşten gelen ultraviyole ışınlar, ilkel atmosferdeki hidrojence zengin molekülleri ayrıştırdılar.
The usual explanation is that we are all of us, trees and people anglerfish, slime molds, bacteria all descended from a single and common instance of the origin of life 4 billion years ago in the early days of our planet.
Bu konudaki genel açıklama, hepimiz yani, ağaçlar, insanlar, balıklar, solucanlar, bakteriler, hepsi 4 milyon yıl önce, gezegenimizin ilk günlerinde varolan, tek bir canlıdan meydana geldi.
Dear Morris, I loved you so in those early days.
Sevgili Morris, ilk yıllarda seni öyle çok sevdim ki.
It's early days yet.
Daha günler yeni başladı.
Through the early days of September, England braces for invasion while enduring the Nazi terror bombing of London.
Eylül'ün ilk günlerinde, Nazi'ler Londra'yı bombalarken, İngiltere direnmeye devam ediyordu.
I think it would be nice if we included a chapter about your early life, your school days.
Bence, önceki hayatın, okul günlerin hakkında bir bölüm olsa iyi olur.
Couple days early this month, aren't you?
Bu ay bir iki gün erken oldu, değil mi?
You are six days early.
Siz, altı gün önce tamiratı tamamlamışsınız.
They start them early these days!
Son zamanlarda çok erken başlattılar!
I mean, you're three days early.
Yani, üç gün erken geldiniz.
The new year is still four days away, but it's better to prepare early.
Yeni yıla daha dört gün var ama erkenden hazırlık yapmak en iyisi.
We can start early on Tuesday morning and we'll make the Mexican border in three days, and that'll be the end of all those mysterious agents following us around.
Üç günde Meksika sınırına varırız ve... bu da bizi izleyen gizli ajanların sonu olur.
Getting dark early these days.
Bu günlerde hava erken kararıyor.
You're two days early.
İki gün erken gelmişsiniz.
You are two days early.
İki gün erken gelmişsiniz.
You are two days early, you know.
İki gün erken gelmişsiniz, biliyorsunuz.
I did, but I came here two days early.
Yaptırdım ama iki gün erken geldim.
I got here two days early, and they had no space ready.
İki gün önce geldim ve boş yerleri yoktu.
Two days early?
İki gün erken mi?
But at the last moment, the general decided to come a few days early.
Ama General birkaç gün erk en gelmeye karar verdi.
Besides if you do your planting 20 days earlier no matter how stormy it gets in early September it's no problem, because the rice is fully grown by then!
Ayrıca eğer 20 gün önce ekersen Eylül'de fırtınaya da yakalanman sorun olmaz pirinç çabuk yetiştiğinden hiç bir sorun da çıkmaz öyleyse!
BenTenRai are on a seafaring ship, the Eiraku Maru. It will come into Akashi Harbor in two days in the early afternoon.
Hidari Kardeşleri taşıyan "Eiraku-maru" adlı gemi 2 gün sonra öğlen civarı Akashi limanına yanaşacak.
And I'm tired of pretending to write this dumb book about my maverick days in the great early years of television.
Ve televizyondaki başarılı yıllarımı anlatan şu aptal kitabı yazmaktan da usandım artık.
He's making out early these days, must be a morning man.
Günden güne çok çabuk büyüyor. Sabah bir bakmışşsın koca bir adam.
Is that why you came back a few days early?
Birkaç gün erken gelmenin nedeni bu mu?
You push me into court five days early, I lose my star witness... and I can't get a continuance.
Mahkemeye beş gün erken çıkarttın, önemli tanığımı kaybettim, ve bir erteleme alamıyorum.
This is my second false alarm in 10 days early.
Bu 10 gün içindeki ikinci... yanlış alarm.
days 2668
days left 44
days ago 298
days remain 20
days a year 35
days now 26
days later 66
days a week 26
days and 46
early 423
days left 44
days ago 298
days remain 20
days a year 35
days now 26
days later 66
days a week 26
days and 46
early 423