Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ E ] / Eben

Eben перевод на турецкий

280 параллельный перевод
My cousin Eben back from Vermont was like that.
Vermont'daki kuzenim Eben böyleydi.
My name is Eben Adams.
Adım Eben Adams.
"I am Eben Adams." Has to be better if you weren't.
"Ben Eben Adams, bilseniz iyi edersiniz" der gibi.
Hurray Eben Adams!
Yaşasın Eben Adams!
Hurray Eben Adams, hurray.
Yaşasın Eben Adams, yaşasın.
Eben!
- Eben!
Eben, I thought of you so much, it can fill an eternity.
Eben, hep seni düşündüm. - Bir boşlukta gibiydim.
Don't you like me, Eben?
Beni sevmiyor musun, Eben?
Eben, if you wanted to.
Eben, eğer sen de istiyorsan.
Promise you won't forget me.
Eben, söz ver beni hiç unutmayacağına.
Hello, Eben!
Merhaba, Eben!
- Hello.
- Merhaba, Eben.
I am so glad you have been waiting for me.
Beni beklediğin için çok mutluyum, Eben.
How beautiful the world is, Eben.
Dünya ne kadar da güzel, Eben.
I think he knows, Eben.
Bence de biliyor, Eben.
I've been selling pictures for many years.
Yıllardır resim satıyorum, Eben.
Well Eben, you got it.
Bunu çok iyi yakalamışsın, Eben.
I wish you finish my portrait.
Eben, umarım portremi bitirebilirsin.
- Thank you.
- Teşekkür ederim, Eben.
But, these pictures of yours, of the sea, and the Land's End light, each time I see them, my heart seems to stop.
Eben, senin şu deniz ve Land's End Feneri resimlerini ne zaman görsem kalbim duracak gibi oluyor.
I wish we would be there.
Keşke orada olsak Eben.
You, Eben. You, my love.
Benim aşkım da sensin, Eben.
I want to be sure.
Emin olmak istiyorum, Eben.
It was there that she had said to me : "I think he knows, Eben."
"Bence o biliyor, Eben" dediğinde oradaydım.
- We are all eternity.
- Sonsuza kadar beraberiz Eben.
- You are fighting nothing.
- Boşuna uğraşıyorsun Eben.
Please Eben, go without me.
Lütfen Eben, bırak beni.
You must live on, but with faith.
Sen yaşamalısın Eben. İnancını koru.
Oh! Eben is it really me?
Eben bu gerçekten ben miyim?
Eben.
Eben.
- Eben.
- Eben.
You promise to remember, Eben?
Unutmayacağına söz verir misin, Eben?
Eben?
Eben mi?
Eben?
Eben?
If he's got hitched again, we'd be selling Eben something we'd never get anyhow.
Tekrar evlendiyse, Eben'e zaten sahip olamayacağımız bir şey satmış oluruz.
We ought to stay and see the bride, make sure Eben ain't lying'.
Eben'in yalan söylemediğinden emin olmak için kalıp gelini görmeliyiz.
Eben's inside.
Eben içerde.
I will tell Eben what must be told.
Eben'e söylenmesi gerekenleri söylerim.
Needn't pay any heed to Eben.
Eben'a hiç aldırma.
You Eben?
Sen Eben misin?
There will be no knives here, Eben.
Burada bıçak falan olmayacak Eben.
I am not bad, Eben, except against an enemy.
Kötü biri değilim Eben, düşmanıma karşı hariç.
This was Eben's mother's room.
Eben'in annesinin odasıydı.
- Eben!
- Eben!
- You and Eben quarrelling again?
- Eben'la yine tartıştınız mı?
- That Eben's a strange one.
- Eben çok tuhaf biri.
Eben and me, we've always fought and fought.
Eben ve ben sürekli kavga ettik.
Eben was saying?
Eben mi dedi?
That's why Eben keeps coming into my head.
Bu yüzden hep aklıma Eben geliyor.
Now that his sinful brothers have gone on the path to hell, there's nobody left but Eben.
Günahkar kardeşleri cehennem yoluna gittiğine göre Eben dışında kimse kalmadı.
Oh!
Evet, Eben.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]