Employers перевод на турецкий
453 параллельный перевод
Such employers are a dime a dozen, sir.
O tür işverenlerin bini bin para, efendim.
Tell your employers how grateful I am
Patronlarına ne kadar minnettar olduğumu söyle.
If your employers wish me to publish that statement in my column... you may tell them that I shall be delighted to oblige.
Eğer işverenleriniz bu reklamdan köşe yazımda söz etmemi istiyorlarsa onlara, boyun eğmekten memnuniyet duyacağımı söyleyebilirsiniz.
Before telling you that, I ought to ask my employers for permission.
Söylemeden önce patronlarımdan izin istemeliyim.
Your employers, Baroness?
Patronların mı, Barones?
- What are your employers like?
- Patronun nasıl birisine benziyor?
Well, my employers are satisfied.
İşverenlerim memnun.
Nor do my employers at Goupil's.
Benim Goupil'deki çalışanlarım da.
I'm not interested in your employers.
- Patronlarınızla ilgilenmiyorum.
- Your employers want it back.
- Patronun geri istiyor.
With some bodyguards, the employers have to watch their backs.
Bazı fedailerle patronlarının gene de arkalarını kollamaları gerekiyor.
Who have been your past employers?
Eski işverenlerinizi söyler misiniz?
Past employers.
Eski işverenler.
Rich, poor, employers, workers, officers, civil guards, priests, nuns.
Zengin, fakir, iş veren, işçi sivil güvenlikçi, polis, rahip, rahibe...
It's a very worthy cause, no doubt, but my employers...
Kuşkusuz yaptığımız hayırlı bir iş, ama patronlarım kızabilir...
You don't have to serve them. - Employers tend to take liberties.
Evet, hep böyle denir ama sonra pek çok çalışan ortada kalır.
I'm the secretary-general of the employers'organisation.
- İyi günler, Komiser. - Bayım...? Ben, Sendika'nın genel sekreteriyim.
These are the jewels the employers organisation provided.
Sergilenecek bütün mücevherler burada, Komiser.
If you don't remove yourself from this fire escape, I shall be forced to inform your employers and they will not be pleased.
Hemen bu yangın çıkışını terk etmezsen patronlarını aramak zorunda kalacağım ve pek hoşlanmayacaklardır.
The O'Neals, my employers, insist upon regulation uniforms.
O'Neals'da, patronlarım, üniformayı mecbur tutuyorlar.
" I got the address of your employers through a friend.
Çalıştığın yerin adresini bir arkadaş aracılığıyla buldum.
" I think of you and pray for you and your employers.
Seni düşünüyorum, senin ve iş verenlerin için dua ediyorum.
Young Negress slashes throat in employers'bathroom
Genç siyahi bayan iş vereninin banyosunda boğazını kesti.
For the first time, we felt absolute owners of a factory where for 30 years the comrades had been exploited and crushed by the employers'class.
İlk defa olarak kendimizi fabrikanın gerçek sahipleri olarak hissettik. Daha önce 30 yıl boyunca yoldaşlarımız sömürülmüş ve yönetici sınıf tarafından ezilmişti.
to show the employers'class that we were able to keep up production to work and, at the same time, to manage the production
Yönetici sınıfa üretimi sürdürebileceğimizi ve aynı zamanda üretimi yönetebileceğimizi göstermekti.
Employers have blacklisted him and he can't find work anymore.
Patronlar onu kara listeye aldılar ve artık iş bulamıyor.
Miss Lincoln, what kind of work did your employers say they were doing here?
Bayan Lincoln... İşverenleriniz burada ne tür bir iş yaptıklarını söylediler?
We've both since changed our employers.
Her ikimiz de işverenlerimizi değiştirdik.
And have you the vaguest notion of what would happen to our employers... if the example of José Dolores reached those islands?
Ve en ufak bir fikriniz var mı José Dolores örneği bu adalara ulaşırsa işverenlerimize ne olur?
Certain employers were suspect... foreign... cosmopolitan, not to mention dark-skinned.
Belli başlı işçiler şüpheliydi. Yabancıları geniş görüşlüleri, esmer derilileri söylemeye gerek yok.
In the studio tonight Lord Portman, Chairman of the Committee, Sir Charles Avery, Employers'Reorganization Council, and Ray Millichope, leader of the Allied Technicians'Union.
Bu akşam stüdyomuzda, komite başkanı Lord Portman İşveren Islah Konseyinden Sör Charles Avery ve Birleşik Teknisyenler Sendikası lideri Ray Millichope var.
You are most gracious but my employers, your solicitors expect me back in London.
Çok hoşsohbetsiniz ancak işverenlerim, hukuk müşavirleriniz, Londra'ya dönmemi bekliyorlar.
My employers.
Patronlarımı.
I have some questions for our inquiry into today's employers in France.
Fransa'daki işverenler üzerine olan araştırmamız için birkaç sorum olacaktı.
My employers would be on every street corner... looking for someone to hand their money to.
İşverenlerim her bir cadde köşesinde onlara para yardımı edebilecek birilerini arıyor olacaklar.
- I have often thought, sir, that instead of our employers requiring references from us, we should require references from them.
Patronlar bizden referans istiyorlar ama sanırım tam tersi olmalıydı.
And now of course employers you are.
Ve şimdi elbette siz işverensiniz.
"Employers National Providential Emolument Plan."
"Çalışanların Ulusal Lütufkar İkramiye Planı."
Neither school, nor from the army... neither from his employers. nor from his daily life.
Ne okulundan ne askerliğinden ne iş verenlerinden ne de günlük hayatından.
Opening the National Union of Public Employers meeting at 11 : 00 on Wednesday, which you will have to make another speech...
Çarşamba günü 11'de Ulusal İşçi Sendikalarının açılışı var. - Burada da konuşma yapacaksınız...
... about my responsibilities to my employers?
... isverenlerime karsı.. benim sorumluluklarımı?
Have you got any references from previous employers?
Önceki iş verenlerinizden referansınız var mı?
Most employers wouldn't spit on you if your hair was on fire.
Saçın yanıyor olsa bile, çoğu çalışan tükürmez.
- Her employers'house
- Çalıştığı evi.
All it took was to have my wife murdered while my employers watched on closed-circuit TV.
Bunun için karımın öldürülmesi yetti çalışanlarım ise her şeyi kapalı devre televizyon sistemi ile seyretti.
I asked for a fortnight's holiday from my employers and spent the time in the city begging.
İşverenimden onbeş günlük bir izin istedim ve tüm zamanımı şehirde dilenerek geçirdim.
I went by your employers'first.
Önce çalıştığın yere uğradım.
No, my dear Miss Lemon, perhaps she will not, but perhaps her new employers will.
Hayır, sevgili Bayan Lemon, belki okumaz ama belki yeni işverenleri okur.
If you want to land a good job, you have to know what most employers want.
İyi bir iş bulmak istiyorsan, işverenin ne istediğini bilmelisin.
He thinks his employers are legitimate.
Patronlarının suçsuz olduğunu sanıyor.
He told me to be faithful to his employers.
Ne güzel bir hikaye bu, sana inandılar!