Everything you do перевод на турецкий
5,722 параллельный перевод
I know you've only been on my team for a couple weeks now, but everything you do reflects on me.
Ekibimde sadece birkaç haftadır bulunduğunu biliyorum ama yaptığın her şey beni de ilgilendiriyor.
Not everything you do should center around Freddy.
Yaptığın her şey Freddy merkezli olmamalı.
In case Jesse doesn't mention it, I think it's safe to assume that everything you do online at this point is being tracked.
Jesse'nin bahsetmeme ihtimaline karşın, sanırım internette yaptığın her şeyi güvenli olduğunu varsayarsak, gelinen bu noktada izleniyorsun demek.
Um... Everything you do matters.
Yaptığın her şey önemlidir.
If you do this by yourself, everything is lost.
Tek başına yaparsan her şeyi kaybederiz.
If you pull into an area, you can't just get out and unhook and, you know, do everything by hand.
Bir bölgeye girince, dışarı çıkıp kancayı açamıyorsunuz ve elle hiçbir şey yapamıyorsunuz.
Why do you have to make such a big deal out of everything?
Neden her şeyi bu kadar büyütmek zorundasın?
I did everything you told me to do.
Bana söylediğin her şeyi yaptım.
Kira, do you ever get the feeling that Scott and Stiles aren't telling you everything?
Kira, hiç Scott ve Stiles'ın sana her şeyi anlatmadıkları hissine kapıldığın oluyor mu?
So might you do, to protect everything you loved.
Sen de sevdiklerini korumak için aynısını yapardın.
Why do you stress so much on education for everything?
Neden her şeyde eğitim konusunu dert ediyorsun sen?
If it's connected to a computer somewhere, they can see everything that you do, anywhere that you go.
Eğer bir yerde bilgisayara bağlıysa, yaptığın her şeyi görebilirler, gittiğin her yeri görebildikleri gibi.
Well, from all the stuff you've been inviting us to do tonight, it sounds like everything's better up north.
Bizi o kadar çok yere davet ettin ki anlaşılan her şeyin en güzeli kuzeyde.
You can do everything your dad can, plus you have all those spirit-y powers.
Babanın yaptığı her şeyi yapabiliyorsun üstüne bir de tüm o ruhani güçlere sahipsin.
You know, why do you make everything so difficult?
Neden her şeyi zorlaştırıyorsun?
So you know everything about the virus except what to do about it.
Yani virüs hakkında ne yapacağınız hariç herşeyi biliyorsunuz?
You can't do everything you desire to do, and become someone you desire.
Arzuladığın her şeyi yapamazsın ancak arzuladığın kişi olabilirsin.
You are letting everything fall apart. You let another man fuck your wife. And you do nothing abou...
Elin herifinin karını sikmesine izin veriyor ve engel olmak için hiçbir şey yapmıyorsu...
So what, do you have everything you need now? No.
- İhtiyacın olan her şey tamam mı?
I mean, do you think he can do everything really fast?
Sence her şeyi hızlı yapabilir mi?
Oh. I will do everything in my power to help you.
Size yardımcı olmak için elimden gelen her şeyi yapacağım.
I want to do everything with you.
Seninle her şeyi yapmak istiyorum.
I'll expect you to do everything in your power to prevent his execution.
İdamını önlemek için elinden gelen her şeyi yapmanı umuyorum senden.
You'll do everything I say, you understand?
Ben ne dersem onu yapacaksın anladın mı?
- Why do you have to make everything sound so negative?
- Neden her şeye olumsuz tarafından bakıyorsun?
How do you ruin everything?
Her şeyi nasıl mahvedebiliyorsun?
So you're saying I have to breathe it in through this hat, and turn into Adalind, and... do everything Adalind did...
Yani şimdi diyorsun ki, bu şapkadan iksiri içime çekip Adalind'e dönüşeceğim ve... Adalind'in yaptıklarını sen olarak yapacaksın.
You just have to do something for me or I'll tell the warden everything.
Benim için birşey yapacaksın. Yoksa müdüre herşeyi anlatırım.
You're just gonna lie for me and do everything I say.
Benim için yalan söyleyeceksin ve dediğim her şeyi yapacaksın.
- Do you have everything you need?
- İhtiyacınız olan her şey var mı?
If you do everything I say. I'll buy you an ice cream.
Dediklerimi yaparsan, sana dondurma alacağım.
Jack, do you think my father's gonna hate me for everything I've done?
Jack, sence yaptıklarım yüzünden babam benden nefret mi edecek?
You always do everything for him... always. - You can let this go long enough...
- Sen her şeyi onun için yaparsın zaten.
How do you feel about $ 600 strollers and organic everything?
600 $'lık pusetlere ve organik her şeye ne dersin?
He's willing to publicly forgive you if you publicly apologize and present to him a box of muffins as a symbol of your great admiration for the American military and everything they do.
Eğer herkesin önünde özür dilersen o da affetmeye hazır ve Amerikan ordusuna ve yaptıkları her şeye hayranlığını göstermek için bir kutu muffin hediye edecek.
Gonna do everything I can to make sure you don't get caught in the middle.
Ortada kalmadığından emin olana kadar elimden gelen herşeyi yapacağım.
You have to know I tried to do everything I could for Amanda.
Amanda için elimden geleni yaptığımı bilemelisin.
What I am going to do, is take everything you have.
Yaptığım şey, sevdiğin her şeyi elinden almak.
Look, if you cooperate, we can put in a good word and the court may be lenient, but if you don't, we're going to do everything we can to make sure you go away for a very, very long time.
Bak, eğer işbirliği yaparsan yardımcı olabiliriz ve mahkeme hoşgörülü davranır fakat yapmazsan uzun bir süre yatman için elimizden geleni yaparız
- And if you do win... - Uh-huh? Hold onto that Emmy and everything else.
Kazanırsan da o ödüle ve her şeyine tutun.
Why do you have to make everything so complicated?
Niye her şeyi bu kadar karmaşık hale getirmek zorundasın?
What'd you do with everything else?
Diğerlerini ne yaptın?
So that's, like, not a scary thing, except your bank card is tied to everything else that you do during the day.
Bu hiç de korkunç bir şey değil. Ancak banka kartınız gün içinde yaptığınız her şeyle bağlantılı.
The fearlessness and the fuck-you to, like, the bullying tactics has gotta be completely pervading everything we do.
Bu insanların korkmadığını ve zorbalıklara boyun eğmediğini, bu zorbalıkların yaptıklarımızı engelleyemediğini göstermek için yapıyorum bu işi.
- Why do you have to know everything?
Neden her şeyi bilmen gerekiyor?
You do that after dropping the bomb that could ruin everything?
Ortaya bir bomba attın şimdi ne yapacaksın?
Hmm. You know, the way I figure it, they're going to blame us for everything that goes wrong in their lives anyway, so you might as well just do what feels right for you.
Bence hayatlarında ters giden her şey için zaten bizi suçlayacaklarından dolayı doğru düşündüğün şeyi yapsan da olur.
And the only way that I can even try to do that is if... is if you're here, doing everything that I can't do.
İhtisas yapmaya karar vermemi sağlayan tek bir şey vardı. Senin burada olup benim yapamayacaklarımı yapman.
"Paul, you can't do this. " You can't show up here and profess your love and expect me to forget everything you've ever done. "
Kafana esince buraya gelerek bana aşkını ilan edip yaptığın herşeyi unutmamı bekleyemezsin. "
Why do you always have to touch everything?
- Neden sürekli her şeye elini sürüyorsun?
I'll do anything and everything to assassinate what little character you have, and I won't give it a second thought because you two are the absolute worst kind of people, the kind who have everything but still want more.
Ne kadar karaktersiz olduğunuzu göstermek için herşeyi yaparım, ve bir saniye bile düşünmem çünkü siz ikiniz kesinlikle her şeye sahip olan ama asla bununla yetinmeyen tipte iğrenç insanlarsınız.
everything you need 42
everything you want 23
everything you know 22
everything you say 17
everything you said 19
you don't want to talk to me 24
you don 159
you don't 4631
you do 5232
you don't understand me 29
everything you want 23
everything you know 22
everything you say 17
everything you said 19
you don't want to talk to me 24
you don 159
you don't 4631
you do 5232
you don't understand me 29
you don't have to worry 197
you don't understand 2732
you don't have to 1176
you don't know me 657
you don't remember me 206
you don't know nothing 35
you don't believe me 569
you don't know anything 267
you don't mean that 235
you don't trust me 261
you don't understand 2732
you don't have to 1176
you don't know me 657
you don't remember me 206
you don't know nothing 35
you don't believe me 569
you don't know anything 267
you don't mean that 235
you don't trust me 261