Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ E ] / Everything you say

Everything you say перевод на турецкий

1,669 параллельный перевод
I'll believe everything you say...
Onun ne yapabileceğini kestiremiyorum.
- I hear everything you say.
Dediğin her şeyi duyuyorum.
I can hear it in everything you say.
Her lafından belli zaten.
Everything you say boss.
Dediğin her şey patron.
"Everything you say would be held against you."
"Söylediginiz her sey aleyhinizde delil olarak kullanilacaktir."
Like I assume that everything you say
Sanki ben söylediğin her şeyi ona...
But wait till she's 16, starts dating, ignores everything you say.
Ama 16 yaşına girip erkeklerle çıkmaya, söylediğin her şeyi göz ardı etmeye başlayınca görürsün.
The minute that she finds out how you got this information, everything you say is just going to fall on deaf ears.
Senin bu bilgiyi nasıl öğrendiğini farkedince söylediklerin bir kulağından girip diğerinden çıkacak.
Jesus Christ, do you have to say everything like it's going to be chiseled into a rock?
Tanrı aşkına, her şeyi taştan yontacakmış gibi söylemek zorunda mısın?
You tell us what we wanna know, I will personally re-open her case and do everything I can to find her.
Bize cevap ver, dosyayı yeniden açayım ve onu bulmaya çalışayım.
I'm gonna watch you the whole time and I'm gonna hear everything that you say.
Seni sürekli izliyor olacağım ve söylediğin her şeyi duyuyor olacağım.
You could say that everything was just like in a story-book. Well, almost everything.
Bugün geriye dönüp hayatıma bir baktığımda olan her şeyin tıpkı masallarda olduğu gibi diyebilirsiniz.
I get hit up for everything under the sun, constantly. And if I say yes to you,
Sana yardım etmek isterdim ama anlamalısın, benden benzer şeyleri isteyen pek çok insan oldu.
Ok, jason, you're gonna repeat everything I say.
Pekala Jason söylediğim herşeyi aynen tekrar et
How do you figure out all of these numbers and these arrows and everything?
Tüm bu sayılarla, oklarla falan nasıl başa çıkıyorsun?
If you follow everything I say, you might not die.
Söylediğim herşeyi takip edersen, ölmeyebilirsin.
You disagree with everything I say.
Ne desem mutlaka karşı çıkıyorsun.
You know, the accent... makes everything that you say sound really smart.
Biliyorsun, aksanın... söylediğin herşeyin, gerçekten akıllıca olmasını sağlıyor.
You know what they say- - everything happens for a reason.
Ne dediklerini bilirsiniz. Her işte bir hayır vardır.
You'll even say that you're not you. Everything you'll say will be logged in the protocol.
Söylediğin her şey protokole uygun olacak, kelimesi kelimesine.
Word for word. And everything you'll say won't matter at all.
Tabii söylediklerin bir şey ifade etmeyecek.
And you disagree with everything I say.
Sen de söylediklerime itiraz edeceksin.
And you get morally outraged at everything I say.
Ve sen de söylediklerime öfkeleneceksin.
Whatever you say, she means everything to me.
Ne söylerseniz söyleyin, o benim herşeyimdi.
- Morpheus hears everything that you say.
- Morpheus dediğin her şeyi duyuyor.
You know, I thought, I don't know, that it would be weird coming back, but I gotta say, I find it strangely comforting that everything is the same here.
Bilmiyorum, geri gelmek garip olur gibi düşünüyordum ama itiraf edeyim, garip bir burada hiçbir şeyin değişmemiş olması beni rahatlattı.
- No... I'm amazed that you would even care what my sister has to say, after everything that's happened with you two.
- Hayır... Ablamın söylediklerine kulak asmana şaştım, hele aranızda geçenlerden sonra.
You know, you always say perception's everything.
"Nasıl algılanırsa öyledir" demez misin sen hep?
That citizenship test you took was a fraud, so they're going to deport you to the country you risked everything to leave.
Vatandaşlık testinde kandırılmanın yanında bu hiç sayılır. Bir de seni her şeyi bırakarak riske girdiğin ülkene geri göndermek için sınırdışı edecekler.
Everything was so... uncomplicated, I guess you could say.
Her şey çok açıktı. Bunu soracaksınız sanıyorum.
You can't say you don't understand everything.
Her şeyi anlayamadığını söyleyemezsin.
You have to say yes to everything?
Şimdi her şeye evet mi demelisin?
- You say yes to everything?
- Her şeye evet mi diyorsun?
You say yes to everything?
Her şeye evet mi diyorsun?
And you say everything to me what you know.
Sonra bakacağız.
Didn't you say you'd sell everything?
Her şeyini satacağını söylememiş miydin?
I wouldn't believe everything they say especially if you don't know who they is.
Her söylenene inanmalısın özellikle de söyleyenleri tanımıyorsan.
Say what you will about the healthcare system in this country, but when they're afraid of lawsuits, they sure test everything.
Bu ülkenin sağlık sistemi hakkında istediğini söyle ama iş dava edilmeye geldiğinde her şeyi test ederler.
Mr. Minister, I assure you, everything is in order.
Sayın Bakan, sizi temin ederim ki her şey usulüne uygun.
You follow everything I say to the letter.
Söylediğim her şeye harfi harfine uyacaksın.
- You know, my conception... maybe I should say my misconception of Kate is that everything... - Why?
- Neden?
- Don't say "Bullshit", you turned everything into a pissing contest with him.
- Hayir. Aranizdaki herseyi bir sidik yarisina dönüstürdün.
I am very interested in everything that you have to say.
Söylediğin her şey çok ilgimi çekti.
No matter what I say or do, you see everything as more proof that nothing is going on here.
Ben burada ağzımla kuş tutsam bile, senin tek gördüğün, burada hiç bir şeyin olmadığıdır.
With that minimal of investment, we've got the potential, like you rightly say, to continue, and we own everything.
Bu kadar küçük bir bütçeyle, az evvel bahsettiğin şeyi yapabiliriz. İpler elimizde olur.
And if everything seems okay, I'll call you before 10 minutes and say "okay".
Her şey normal gözükürse 10 dakika içinde seni arayıp "Tamam." derim.
That's nice of you to say, but this project meant everything to him.
Bunu söylemen güzel, ama bu proje onun herşeyiydi.
Everything I'm about to say to you is true, I swear.
Söyleyeceğim her şey gerçek, yemin ederim.
You know, just because I don't say everything that pops into my head, does not make me uptight.
Biliyorsun aklıma gelen herşeyi söylemek beni sinirli yapmaz.
You say a word now, we could lose everything.
Bir kelime daha edersen her şeyi kaybedebiliriz.
But if you decide to ignore everything I say And make you own monumentally life-altering No-going-back decision to have sex,
Ama söylediklerimi görmezden gelmeye karar verip tüm hayatını değiştirecek, seks yapma konusunda geri dönüşü olmayan Andy'le ilişkinizi sonsuza dek etkileyecek bir karar verirsen korunmanı isterim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]