Exact перевод на турецкий
8,176 параллельный перевод
Actually, that's the exact amount the shop charges to rent a private locker in their wine cellar.
Aslında, aynı ücreti dükkân şarap mahzenindeki özel dolap kirası olarak alıyormuş.
I need an exact location on Burns.
Burns'ün tam yerini bilmek istiyorum.
My exact instinct as well, Sarge.
Hislerim bu yönde, Çavuşum.
But then why did I see that exact same bear in Justin's memory?
Peki, o zaman neden aynı ayıyı Justin'in hafızasında da gördüm?
That exact tattoo was on a woman's wrist in the stitch.
Aynı dövme, ilmekteki bir kadının bileğindeydi.
In fact, I think the exact opposite of that.
Aslında bakarsan, ben tam tersini düşünüyorum.
And there are some days, whew, I want to do the exact same thing.
Ve emin ol benim de aynı şeyi yapmak istediğim günler oluyor.
That exact same thing, huh?
Aynı şey değil mi?
Maybe you were able to exact some justice, but it doesn't seem to have brought you any peace.
Belki adaleti sağladın ama bu sana huzur getirmiş gibi durmuyor.
Try to remember the specific moment... the exact second when you knew that you were really in love.
Belirli bir anı hatırlamaya çalışın....... tam olarak aşık olduğunuzu anladığınız saniyeyi.
Maybe I'm crazy, but it sounds to me like Westgroup wants the exact same things that we do.
Deli diyeceksiniz belki ama Westgroup'la aynı şeyleri istiyoruz gibi geldi bana.
While everyone was laughing and drinking, he would just walk until he reached the exact same spot, where he'd sit with his back to all those people.
Herkes gülerken ve içerken o sadece yürürmüş tüm bu insanlara sırtını dönüp oturacağı aynı noktaya ulaşana kadar.
And while he did everything he possibly could to signal to the world that he wanted to be left alone, more than anything, he hoped that someone passing would understand that what he really wanted was the exact opposite.
Dünyaya yalnız kalmak istediği sinyalini yollamak için yapabileceği her şeyi yaptığında her şeyden çok, birini geride bırakmayı umduğunda gerçekten istediğinin tam tersinin olduğunu anladı.
You're gonna say you don't remember anything before you woke up in the exact spot where our neighbor's daughter and her two friends disappeared from?
Onlara komşumuzun kızı ve arkadaşlarının kaybolduğu yerde uyanıp hiç bir şey hatırlamadığını mı?
My grandpa did the exact same thing and then they locked him up in a mental institution.
Dedem de aynı şeyleri yapardı ve onu akıl hastanesine kapattılar.
You know that these are the exact same flashlights that were used by King Solomon's diggers a thousand years ago.
Bunlar Süleyman'ın kazıcılarının bin yıl önce kullandığı fenerlerin aynıları.
God created them out of darkness in the exact same moment.
Tanrı, onları aynı anda karanlığın dışında yarattı.
He wore a ring with that exact hallmark.
Aynı damgalı yüzükten takıyordu.
The two of you were in the exact same place At the same time in history.
Siz ikiniz aynı zaman tarihinde aynı yerdeydiniz.
With all the damage you've done to your liver over the years, I guess you have just under 36 hours, but it's not an exact science.
Yıllar boyu karaciğerine verdiğin zararlarla birlikte, tahminen 36 saatten az vaktin var.
We're trying to get an exact location.
Tam yerini belirlemeye çalışıyoruz.
I mean, how did A know we were all gonna be there at the exact same time?
Yani, A nasıl tam o anda... nerede olduğumuzu biliyor?
How did A know we were all gonna be there at the exact same time?
A orda olacağımız saati tam olarak nasıl bildi?
Widow's triangulated the exact location of A.I.M.'s island, moments away.
Kara Dul az önce A.I.M. Adası'nın kesin yerini belirledi.
They have been serving exact same cup of espresso for over 100 years.
100 yıldan fazladır aynı espressoyu servis ediyorlar.
His exact words,'No comment.'
- Kim? Tek söylediği,'Yorum yok.'
I don't... I've been... I've been watching this the same exact amount of time you have, Lois.
Ben de bu diziyi senin izlediğin kadar izledim Lois.
Three someones, to be exact.
Net olursak, üç kişiyi.
You might not want to use those exact words.
Tam olarak bu kelimeleri kullanmak isteyebilirsin.
I intend to make an exact copy of this entire house.
Tüm evin bire bir kopyasını yapma niyetindeyim.
And God forbid I don't take them everyday at the exact same time.
Tanrı da hergün günün aynı saati almama olanak veremez ya.
[gasps] Rat poison to be exact.
Kesin olmak gerekirse, fare zehiri.
- When will the exact result be out?
- Sonuçlar ne zaman çıkacak?
But alas, I have no way of knowing the exact depth and degree of her emotion when she finally hears the news that she's received it.
Lakin onun bu ödülü aldığı haberini duyduğunda hissedeceği duygunun yoğunluğunu veya derecesini bilmeme imkan yok.
You know, that's so funny, because we actually had someone ask us the exact same thing.
Bu çok komik,... bizede bugün birkaç müşteri aynı şeyi sordu.
Uh, Balinese, to be exact.
- Balili aslına bakarsan.
Almost $ 4 million, the exact amount of the ransom.
- Neredeyse 4 milyon dolar... -... fidye parasıyla tam olarak aynı miktar.
It's ten years old, to be exact.
10 yıllık, kesin konuşmak gerekirse.
Those were their exact words, verbatim.
Tam olarak bu şekilde düşünüyorlar.
There are over 200 other people Who had the exact same thing happen to them.
Tam olarak aynı şeyi yaşamış 200'den fazla insan var.
You get the exact amount to cover donna's salary, And you take it out of my paycheck. Louis- -
Donna'nın maaşını örtmeye yetecek kadar yeterli bir miktar bu ve sen de bunu benim maaşımdan çekiyorsun.
Those were my exact words actually.
Tam da öyle söylemiştim.
I'm going to ask you questions, and if you don't tell me the exact and complete truth, I will know and I will kill you.
Sana bir soru soracağım. Tam ve eksiksiz bir şekilde gerçekleri söylemezsen bileceğim ve seni öldüreceğim.
The markings are an exact match.
İzler, birebir uyuşuyor.
Devon's ghost, to be exact.
Devon'ın hayaletleri, daha net olursak.
We said the exact same thing to your brothers.
Erkek kardeşlerinede kesinlikle aynısını söylüyoruz.
Military analysts are investigating the legitimacy of these reports and, if true, Ballard's exact whereabouts.
Askeri analistler, bu raporların doğruluğunu ve eğer doğru ise, Ballard'ın tam olarak nerede olduğunu araştırıyor.
AND COULD THAT SIMULATED PERSON BE AN EXACT COPY OF A FLESH AND BLOOD HUMAN?
Bu simüle edilmiş insan... et ve kandan oluşan insanın tıpkısı olabilir mi?
IT ONLY HAS ABOUT 1,000 CELLS, 959 TO BE EXACT,
1000 hücresinden 959 tanesi aynı.
Maybe I was unclear on the exact pronunciation, but I do know that you're not DGSE.
Belki telaffuzunun tam nasıl yapılacağını bilmiyorum, ama DGSE'den olmadığınızı biliyorum.
Different species of birds, all making the exact same noise.
Farklı tür kuşların hepsi, tam olarak aynı sesi çıkarıyorlar.