Exhausting перевод на турецкий
1,036 параллельный перевод
My God, it was exhausting.
Çok yorucuydu.
Five exhausting weeks for nothing.
Beş yorucu hafta ama hiçbir sonuç yok.
All this beauty can be exhausting.
Tüm bu güzellik yorucu olabiliyor.
We've both had a very exhausting evening, and we're both drained, and...
İkimiz çok yorucu bir gece geçirdik ve ikimiz de bitip tükendik.
But mistrust is so exhausting.
Ama güvensizlik çok yıpratıcıdır.
It will be grandiose and historic, true, but exhausting.
Gösterişli ve tarihi olacak doğru ama zahmetli de.
Our engagement is more exhausting than a military campaign.
Bizim nişanımız askeri seferberlikten daha yorucu.
I just want to find a job that isn't so exhausting.
Sadece çok yorucu olmayan bir iş bulmak istiyorum.
Never again will you entrust to them the exhausting, impossible, mortal burden of representing you.
Adına konuşmanın o yorucu, olanaksız ölümcül hamallığını bir daha asla onlara yaptırmayacaksın.
It must be exhausting.
Çok yorucu olmalı.
- You're exhausting.
- Beni yoruyorsun.
Yes, this is an exhausting affair, but I have taken the initiative, and everything is under control.
Evet, bu iş beni hayli yordu, ama ben insiyatifimi kullanıp herşeyi kontrolüme aldım.
It's just exhausting.
Doğal olarak yoruyor.
It's even more exhausting. Oh, come on. Give me a break!
- Boşver.
It's been an exhausting day for Ben.
Bugün Ben ¡ ç ¡ n çok yorucuydu.
It's exhausting doing nothing.
Birşey yapmamak yorucu olmalı.
Good girl, must be exhausting.
Yürü be kızım. Bu cidden yorucu olmalı.
I've had an exhausting day.
Çok yorucu bir gün geçirdim.
Excuse me, but you're 32 years old you can't appear more than twice a month, and it's exhausting.
32 yaşındasınız... En fazla ayda iki defa sahne alabilirsiniz. Bu da çok yorucu.
With this long trip and this exhausting conversation,
Bu uzun seyahat ve yorucu konuşmadan sonra,
Must be exhausting to play at King.
Kral rolü çok yorucu olmalı.
The first few months were marvelous, deliciously exhausting!
İlk bir kaç ay harikaydı, nefes kesici!
How exhausting must it have been for Victoria and Andrew McGee when this child was an infant?
Victoria ve Andrew McGee için ne kadar yorucu olmalı daha bu çocuk bebekken?
Guess work is terribly exhausting.
Falcılık çok yorucu bir şey.
It's exhausting us and it won't help!
Sinirin kimseye faydası yok!
It's exhausting.
Bu çok yorucu.
You made all of these exhausting hours fun.
Sen tüm o yorucu saatleri eğlenceli kıldın.
Establishing this colony has been exhausting for the crew.
Bu koloniyi kurmak onlar için çok yorucu oldu.
A protracted war against scattered guerrilla groups would not only be disheartening and dissatisfying but it would be too exhausting for our American troops.
Neden? Dağınık gerilla gruplarına karşı küçük düşürücü bir savaş, sadece cesaret kırıcı ve can sıkıcı değil, Amerikalı birliklerimiz için de çok yorucu olur.
This may be the most difficult, exhausting experience of your life. And the most exciting challenge.
Bu, sizin hayatınızın en zor, en tüketici deneyimi... ve de en çekici meydan okuması olabilir.
That is the conclusion that Dr. Beckett and I reached... after exhausting every other possible scientific explanation.
Bu sonuca Dr.Beckett'la beraber bir yığın yorucu ve mümkün deneylerin sonucunda vardık.
Lieutenant, you're exhausting me.
Komiserim, beni çok yoruyorsunuz.
The exhausting run has made you sick.
Bu yorucu çalışma, ve koşuşturma sizi hasta etti.
- It's been exhausting.
Oswald'ı vurmadan önceki gün. Evet.
What an absolutely exhausting evening, huh?
Ne kadar yorucu bir gece öyle degil mi?
These little pep-talks can be so exhausting.
Süs köpekleri bitkin görünemez.
Rowing is exhausting.
Kürek çekmek çok zahmetlidir.
Couldn't, wouldn't, shouldn't. You're exhausting my patience and making a mockery of these proceedings.
Sabrımı zorluyorsunuz ve bu toplantıyla alay ediyorsunuz.
After this long and exhausting trip... educational above all... here we are in the friendly city of Zagreb!
Bu uzun ve yorucu, eğitici yolculuktan sonra nihayet dost şehir Zagreb'e geldik.
It's so exhausting to love people who run away from us.
Bizden kaçan insanları sevmek oldukça yorucu.
I know it's exhausting, but hang in there.
Zor olduğunu biliyorum ama dayanın.
You're exhausting them.
Onları yorgunluktan bitirdin.
It's exhausting to woo.
Kur yapmak çok yorucu.
An exhausting process.
Bu kesinlikle yorucu bir süreçti.
The last few days have been exhausting.
Son bir kaç gün oldukça yorucu geçti.
And finally, after extensive and exhausting taste testing by my new research and development team...
Sonunda, uzun uğraşlar ve araştırmalardan sonra yeni ar-ge takımım...
They're exhausting.
Çok yorucular.
Season followed season, tumbling over one another as if in their dance they wanted to end the exhausting round of birth and death.
Mevsimler mevsimleri izledi. Dans eder gibi birbirlerini takip ettiler. Doğumun ve ölümün tüketen çemberini durdurmak ister gibiydiler.
It's exhausting.
Öyle yorucu birşey ki.
- there's so many parties and uh finding new dresses all the time is exhausting
Bir sürü parti var. Her biri için yeni bir giysi bulmak, insanı çok yoruyor.
- It's exhausting.
- Çok yorucu.