Exploitative перевод на турецкий
39 параллельный перевод
Exploitative bastard, scoundrel!
İstismarcı alçak, hain!
He's never exploitative, lots of anecdotes are cruel for him.
Kendini hiçbir zaman kahraman yapmıyor.
Still practicing exploitative law?
Hala müşterilerini sömürüyor musun?
It's just asking people to help me schlepp this stuffis a cheap... and exploitative way of making new friends.
Eşyalarımı taşımaya yardım istemek arkadaş kazanmanın ucuz ve çıkarcı biryolu.
That an'Act of God', as defined by the insurance companies, is oppressive and exploitative, offensive to reason and religion... and almost certainly wrong in law.
"Tanrı'nın İşi" maddesinin, ezici ve sömürücü, - mantık ve dine hakaret içeren bir madde olduğunu - ve kanuna da tamamen aykırı olduğunu ispatlamıştır.
It was this tiny, skimpy, exploitative...
Küçücük, daracık, istismar edici...
'Comrades, this exploitative system "
"Yoldaşlar bu düzen, bu sömürü düzeni..."
The unsub is an exploitative rapist.
Şüpheli bir "Teşhirsel tecavüzcü".
No. It's almost a classic move for an exploitative rapist to force a victim to watch.
Hayır, teşhirsel tecavüzcüler için kurbanı izlemeye zorlamak sıradandır.
We're through with exploitative capitalists, and we're locking up all the millionaires.
İnsanları sömüren tüm kapitalistlerin icabına bakıyoruz, tüm milyonerleri hapsediyoruz.
It just feels like the whole thing's a little exploitative of Wesley.
Bilemiyorum, tatlım. Wesley kullanılıyormuş gibi geliyor.
You know? I mean, you promised me this show would be professional, not exploitative, remember?
Bu şovun profesyonel şekilde işleyeceğini söylemiştin, sömürgence değil, hatırlıyor musun?
I finally saw what complete garbage it was... and what a tiny pawn I was in their exploitative game.
Sonunda bunun tamamen pislik olduğunu ve onların sömürücü oyunlarında sadece küçük bir rehine olduğumu gördüm.
But Chinese tradition has borrowed from nature in other ways which are not in the least exploitative.
Ama Çin'de doğal hayatı sömürmeden farklı şekillerde yarar sağlayan gelenekler de var.
I mean, we have terrorists on one side, and opportunist, exploitative regimes on the other side.
Yani, bir tarafımızda teröristler var, ve fırsatçı, sömürücü rejimler ise diğer tarafta.
"Crass." It means greedy, exploitative, scummy.
Eli sıkı. Cimri. Cebinde akrep olan.
An America that no longer has an exploitative view of natural resources. No longer promotes consumption at all costs.
Doğal kaynakları sömürmeyen tüketimi teşvik etmeyen bir Amerika'nın hayalini.
patient has a sense of entitlement, is exploitative, and takes advantage of others to his own end.
Hastada yetki duygusu vardır. Başkalarını sonuna kadar sömürür.
Ultimate Punching is exploitative, violent, and a bad influence on our young people.
"Ekstrem Yumruklar" istismarcı, vahşi ve gençlerimizi kötü etkiliyor.
I mean, how exploitative you feel that it is so easy to get this type to regard you as a kindred soul.
yani, kendini bu konuda ne kadar sömürülmüş hissedebildiğin seni aynı türden bir ruh sayan bir tip.
I have to watch out for your exploitative pathological tendencies.
Senin istismarcı patolojik eğilimlerine karşı hazırlıklı olmam gerek.
But this, this is dangerous and exploitative.
Ama bu tehlikeli ve sömürücü bir şey.
Well, I thought showing me your breasts would be a little exploitative.
Göğüslerini bana göstermenin biraz çıkarcılık olacağını düşündüm.
Here's the climax of the film, this cowboy has killed his greedy, exploitative boss.
İşte filmin zirvesi. Kovboy, aç gözlü, sömürücü patronunu öldürmüştür.
Other than the fact that ifs exploitative and dangerous for women, you get what you need without any of the emotional baggage.
Kadınlar için tehlikeli ve suistimale açık olması dışında duygusal yük taşımadan herkes istediğini alıyor.
It could look exploitative on one hand, and it's now or never on the other.
Bir yandan faydalanma gibi görünebilir ama diğer yandan ya hep ya hiç durumu.
so they wanted to make a sequel and they asked me to do it, but they wanted me to do nudity and I felt that it was a bit exploitative, but Jess, no such qualms.
Sonra da devam filmi çekmek istediler. Rol için bana geldiler ama bazı çıplak sahnelerde oynamamı söylüyorlardı. Beni biraz sömürdüklerini hissettim.
Porn is very exploitative, Howard.
Howard porno sömürür.
That's mean, that's exploitative.
Asıl bu kötü, istismar diye buna derler.
Whoever did this was not striking out against Miss Lounds'exploitative brand of journalism.
Bunu yapan kişi, Bayan Lounds'ın istismarcı gazeteciliğine atıfta bulunmuyordu. Bu farklı bir şey.
It just feels really exploitative to me.
Bana göre büyük bir istismar söz konusu.
It's exploitative. I have cinematic standards. No.
Sinema standartlarına göre sömürü sayılır bu.
People thought it was... exploitative.
İnsanlar kitabın istismarcı olduğunu düşündüler.
I mean, this whole thing feels a little exploitative.
Bütün bu olay birazcık sömürü gibi geliyor gerçekten.
But I don't want it to be exploitative.
Ama bunu reklam yaparak kullanmak istemiyorum.
That feels a bit exploitative.
Bu biraz kullanmak gibi oluyor.
It's not nudity in the exploitative sense.
Çıplaklığı kullanacak değilim.
You know, I-I thought the second series was just really exploitative, turning what was a real artistic achievement into something quite crass.
Bence ikinci sezon çok sömürücüydü. Gerçekten sanatsal bir başarı olan bir şeyi aptalca bir şeye çevirdi.
All food production is exploitative.
Tüm gıda üretimi sömürüye dayanır.
explosion 159
explore 23
explorer 31
explode 40
explosives 84
explosions 36
exploring 18
explosive 37
exploded 20
explore 23
explorer 31
explode 40
explosives 84
explosions 36
exploring 18
explosive 37
exploded 20