Figure перевод на турецкий
38,883 параллельный перевод
The historical figure is dead, obviously.
Tarihteki kişi ölü tabii.
Maybe they should let the authorities figure out who did this instead of coming here pointing fingers and accusing our son of vandalism.
Belki buraya gelip oğlumuzu vandallıkla suçlayacaklarına olayı yetkililerin çözmesine izin vermeliler.
Give me a sec, I've got to figure this out.
Bir saniye, çözüm bulmalıyım.
I kept trying to figure it out.
Aklımı kurcalayıp duruyordu.
So, me and Justin and Zach, we figure we gotta show him who's really in control around here.
Ben, Justin ve Zach kontrolün kimde olduğunu ona göstermek istedik.
You figure your shit out?
Aranız düzeldi mi?
In mitigation, Your Honour, I would ask you consider the side of jordan that he hides, very successfully, from any figure of authority he comes into contact with.
Cezanın hafifletilmesi konusunda sayın yargıç bağlantıya geçtiği yetkililerden başarıyla sakladığı bir durumu Jordan lehine düşünmenizi rica ediyorum.
Still missing after five years - that narrows it down to 1 % of that figure.
Beş senedir kayıp olanlar bunu yüzde bire düşürür.
But we have to figure out how to disarm it first.
Ama önce nasıl etkisiz hâle getireceğimizi bulmalıyız.
- We'll figure it out.
- Halledeceğiz.
Well, figure any guy that has a pet tiger can't be that bad.
Evcil kaplanı olan bir adam o kadar da fena biri değildir dedim.
All the different communities, they can figure it out together, how to keep going together.
Onca farklı topluluk hayatlarına nasıl devam edeceklerini birlikte çözebilir.
We'll find more, figure it out.
Dahasını da buluruz, bir çaresine bakarız.
I've been sitting here, trying to figure out how I could, with what happened, with our friends still out there, still being hurt by them.
Burada oturmuş nasıl yaparım diye düşünüyorum. Olanlardan sonra arkadaşlarımız dışarıda, hâlâ onlardan zarar görürken.
He's pulling down - a six-chewable figure income.
6 çignenebilir haneli gelir elde ediyor.
I-I'm just trying to figure out why you would do this...
B-Ben sadece senin neden böyle bir şey yaptığını anlamaya çalışıyorum...
And it could take hours or even days before I'm able to figure out how to return to human form.
Ve kendimi tekrar insan halime nasıl çevireceğimi çözmek saatlerimi, hatta günlerimi alabilir.
I mean, you should just stay here and figure out how to stop being a pickle, okay?
Yani, sadece burda kalıp nasıl turşu olmaktan kurtulabileceğini çözmelisin, tamam mı?
I'll just figure out how to unplug this.
Ben şunun nasıl durdurulacağını çözeyim.
And the way I figure it, - is you still owe me from...
- Anladığım kadarıyla bana hala borçlusun.
You know, uh, I've actually been trying to figure out a way to impress you for a while now.
Biliyor musun, bir süredir seni nasıl etkileyeceğimi düşünüyordum.
I've only read some of it, but you figure fairly prominently, Kevin.
Bir kısmını okudum, ama görünür bir şekilde iyisin, Kevin.
Don't come back until you figure it out.
Anlayıncaya kadar geri gelmeyin.
I mean, as far as I can figure, Ennis moved to Eden Valley in 1980.
Bildiğim kadarıyla Ennis Eden Vadisi'ne 1980 yılında yerleşti.
So, you figure this Thaddeus Mobley fella had something to do with the murder?
Bu Thaddeus Mobley denen herifin cinayetle ilgisi olduğunu mu düşünüyorsun?
I'm in Hollywood, California. Trying to figure out what happened to your grandfather.
Dedenin başına gelenleri anlamlandırmak için Hollywood, Kaliforniya'dayım.
Go figure.
Ne yaparsın?
Go figure. It's a pretty common name.
Oldukça sık kullanılan bir isim.
I know, we'll figure it out.
Biliyorum, hal çaresine bakacağız.
Now this is how it feels to be alone at the top of the hill, tryin'to figure out why.
Şimdi tepenin üstünde yalnız olmanın nedenini anlamaya çalışmak, böyle hissettiriyor.
The way we figure it, that's money owed for startup fees.
Bize göre o, başlangıç için borçlu olunan para.
And since I don't see your associate, I figure he's out there somewhere watching us.
Ve arkadaşını görmediğime göre bir yerde bizi izlediğini düşünüyorum.
We'll figure it out.
Hallederiz.
I figure you paid $ 700 for it.
700 dolara almışsındır.
We're all just trying to figure out what happened here.
Hepimiz burada ne olduğunu çözmeye çalışıyoruz.
We need to figure out what's going on.
Ne olduğunu çözmemiz gerek.
I'll, um- - I'll figure something out.
Bir yolunu bulurum.
Listen to me. - We can figure this out.
Beni dinle, bunu birlikte çözebiliriz.
We just... we need to figure out what we're gonna do about this, okay?
Bu işi nasıl yapabileceğimize karar vermeliyiz, tamam mı?
I can't figure out what I'm supposed to do with these divorce papers.
Bu boşanma belgelerini ne yapacağımı anlayamıyorum.
It's something that you can figure out, right, Andy?
Bu altından kalkabileceğin bir konu, değil mi, Andy?
Look, you'll figure it out.
Bak, üstesinden geleceksin.
Well, I'm just trying to figure out what was so important about that particular mission.
Şu görev ile bu kadar önemli olan nedir diye düşünüyordum.
Got a few minutes before they figure out what happened.
Olanları anlamaları birkaç dakika alır.
We just have to try and figure out a way to get them to trust us.
Bize güvenmelerinin bir yolunu bulmak zorundayız.
Heroin is not going help you figure out how to find Whispers.
Eroin, Whispers'ı bulmana yardımcı olmayacak.
You'll figure it out.
Bir yolunu bulursun.
Just trying to figure out where all these pipes lead.
Bütün bu boruların nereye gittiğini anlamaya çalışıyorum.
I'll figure it out.
Çözeceğim.
Mr Benn's nationwide six-figure postal coding system.
Bay Benn'in yurtçapında yüzbinin üstünde kodlama sistemi var.
And I couldn't figure this one out.
Şunu da bir türlü çözemiyordum.
figured 45
figures 212
figure it out 234
figured it out 18
figure something out 22
figure of speech 37
figuratively 38
figures 212
figure it out 234
figured it out 18
figure something out 22
figure of speech 37
figuratively 38