Forgery перевод на турецкий
613 параллельный перевод
They dare not produce it because that document is a forgery to seal Dreyfus'fate and save the face of the general staff.
Belgeyi açıklamadılar çünkü o belge sahte. Dreyfus'un kaderini mühürlemek ve genelkurmaylığı suçsuz göstermek için burada bulunan bir istihbarat memuru tarafından yazıldı.
"Colonel Henry confesses Dreyfus forgery, then kills himself."
"Albay Henry sahteciliğini itiraf etti, ve kendini öldürdü."
It seems to me that this is something near to a legitimate forgery.
Bana göre bu meşru sahtecilik gibi bir şey.
- On the fact that this is not a forgery. -
Bu imza sahte değildir.
- I have no defence against forgery!
- Sahtekarlığa karşı bir delilim yok!
- Forgery.
- Sahtecilik.
- Then it'll be a forgery.
- Öyleyse sahte olacak.
It's obviously a forgery.
Açıkça bir sahtekârlık.
- But that's forgery.
- Ama bu sahtecilik olur.
This is a forgery.
Bu sahte.
Before I tried that, I'd try bigamy, forgery, burglary, anything.
Bunu denemeden önce, çok eşliliği sahteciliği, hırsızlığı falan denerdim herhalde.
- Shh. Quiet. Oh, rest my soul it's a forgery.
Vay canına, tahrif edilmiş.
This forgery is very clever, and we are interested in this case.
Bu sahte belgeler çok zekice hazırlanmış, bu konuyla yakından ilgilenmeliyiz.
This money has been in circulation for months and the British authorities have only recently detected the forgery.
Bu para aylardır tedavülde imiş ve İngiliz yetkililer kalpazanlığın daha yeni farkına varmışlar.
There are serious charges of forgery and adultery against them.
Haklarında kaçakçılık ve zina gibi büyük suçlamalar var.
Whether this letter is a forgery or not, I must charge him with attempted extortion. Take him.
Mektup sahte olsun ya da olmasın, bu adamı haraç almaya teşebbüsle suçlamalıyım.
- There's no doubt that it's a forgery.
- Sahte olduğundan şüphe yok.
- It's not a forgery?
- Sahte değil mi?
But... if it's not a forgery...
Ama... sahte değilse...
Forgery's not a hobby with me.
Sahtecilik benim için hobi değil.
Forgery's illegal.
Sahte belge düzenlemek yasa dışıdır.
That bookkeeper who nearly ruined you 12 years ago in the forgery affair...
On iki yıl önce, sahte imza olayı yüzünden neredeyse iflas etmiş olan şu muhasebeci...
He lived for a year and a half in an orphanage when his father was serving a jail term for forgery.
Babası sahtekarlıktan hapiste yatarken çocuk bir buçuk sene yetimhanede kalmış.
Yes. Yes, forgery.
Evet, bir kalpazanlık olayı vardı.
That letter's a forgery.
O mektup bir taklit.
I pretended to be hurt so I wouldn't have to sign anything, so as not to commit a forgery.
Sahte imza atmış olmamak için elimi yaralamış gibi davrandım.
That case of the Bermondsey forgery, that was first class.
Bermondsey sahtekarlığı davası mükemmel bir işti.
Assault, forgery, snatching, they've all got labels that sound real fancy.
Saldırı, sahtecilik, kapkaç, bunların hepsine karşılık hayali görünen yaftalar vardır.
You'll note that he has convictions for statutory rape, forgery, criminal assault, armed robbery and murder.
Şu suçları olduğunu göreceksiniz : Yasal tecavüz, sahtecilik, canice saldırı, silahlı soygun ve de cinayet.
Which one's the forgery?
Hangisi sahte?
Forgery.
Sahtecilik.
"... forgery and murder. "
... kalpazanlık ve cinayet.
All right, as long as it's not a useless Foreign Office forgery.
Pekala. Dışişleri'nin işe yaramaz taklitlerinden biri olmadığı sürece.
My darling, what you must understand is that I am pleased and proud that our Cellini'Venus'is a forgery.
Tatlım, Cellini Venüs'ümüzün sahte olması bana büyük bir haz ve gurur veriyor.
- Unless you think that's a forgery too.
- Tabi sen onun da sahte olduğunu düşünmüyorsan.
A forgery.
- Okuyayım mı? - Sahte o.
The letter's a forgery.
Mektup sahte.
Our forgery department did a special job on your papers.
Sahte evrak bölümümüz senin belgelerini özel hazırladı.
´ Before I know it, I ´ ll be inside for forgery.
Tamamlayamazsa sahtekarlıktan kodesi boylayacağım demektir.
´ Talking of forgery, is my handwriting still the same?
Sahtekarlık demişken acaba el yazım hala eskisi gibi mi?
- or forgery on anybody else's.
- emin olmadıkça konuşmayız.
It's gotta be a forgery.
Taklit edilmiş olmalı.
Don't be a fool, or I'll do time for forgery.
Aptallaşmayın, sahtekarlıktan ceza alabilirim.
I think it's a forgery.
Bence sahte.
- How's your forgery?
- İmza taklit yeteneğin nasıldır?
Complete forgery.
Tam bir sahtecilik bu.
Well, if you buy the notion that Cliff Irving turned to forgery... before he turned to Elmyr... then I guess you can keep right on through the looking glass... and believe that his book about Elmyr is a pack of lies.
Eğer Cliff Irwing'in sahtekarlığa başvurmadan önce Elmyr'e... müracaat ettiğine inanıyorsanız... o zaman at gözlüklerini de çıkarıp Elmyr hakkındaki kitabının da... bir avuç safsatadan ibaret olduğunu anlamışsınızdır.
- This isn't a forgery.
Bu... Bu sahtekarlık değil.
You know, art forgery used to be admired as an art.
Biliyor musunuz, önceleri sanat sahteciliği yapmak başlı başına bir sanat kabul ediliyordu.
The chief cause and encouragement of fakery and phoniness in everything... even what we're given to eat - an awful lot of forgery is committed these days in the kitchen.
Hep bu ustalar taklit ve düzmecelere neden oluyor ve sahtekarları da cesaretlendiriyorlar... - hatta şimdi şu yediklerimizde bile - Günümüzde mutfaklarda ne sahtekarlıklar dönüyor bilseniz.
A forgery.
Bu sahtecilik olur.
forget it 5039
forget 166
forget about me 81
forget the past 17
forget you 48
forget about it 616
forget me 49
forget it then 17
forget everything 26
forget the money 18
forget 166
forget about me 81
forget the past 17
forget you 48
forget about it 616
forget me 49
forget it then 17
forget everything 26
forget the money 18