Goodness me перевод на турецкий
474 параллельный перевод
Goodness me.
Tanrım.
Goodness me, this will never do.
Vay başıma gelenler, olacak gibi değil.
Goodness me!
Tanrım!
Goodness me!
Yüce Tanrım!
Goodness me!
Aman yarabbi!
- Goodness me, no.
- Tanrı aşkına, hayır.
My goodness me.
Tanrım.
Well... goodness me.
İyilik, öyle mi?
Oh, goodness me. We are in luck! Just in time for the first sitting for lunch.
Bizde tam öğle yemeğine oturuyorduk.
Goodness me!
Şükürler olsun.
( Gasps ) Goodness me, Professor.
- Tanrım profesör
Oh, goodness me!
Ah, Tanrım!
My goodness me.
Tanrım!
Oh, goodness me, goodness me child how you do talk!
Oh, üstüme iyilik sağlık, üstüme iyilik sağlık çocuğum nasıl konuşuyorsun!
- Goodness me.
Bu doğru.
You owe me your goodness free of charge, poor fool.
Bana karşılıksız iyilik borçlusun, ihtiyar soytarı.
And he taught me that love is not always selfish, nor goodness dull nor men faithless.
O bana aşkın daima bencil, iyiliğin sıkıcı, erkeklerin sadakatsiz olmadığını öğretti.
God has shown me the goodness in you.
Tanrı, içinizdeki iyiliği gösterdi bana.
Surely goodness and mercy shall follow me all the days of my life.
onlar bana teselli verir.
Now, for goodness sake, Green, don't get me wrong. Some of my best friends...
Tanrı aşkına, Green, beni yanlış anlama.
"Now, for goodness sake, Green, don't get me wrong!"
"Tanrı aşkına, Green, beni yanlış anlama!"
You've always given me everything, such goodness!
Bana her daim istediğimi verdin. Öyle iyisin ki!
Surely goodness and mercy shall follow me all the days of my life and I will dwell in the house of the Lord for ever. "
... iyiliğin ve merhametin hayatımın hergününde beni takip edecek ve Tanrı'nın evinde ebediyen kalacağım. "
"Eat me." All right. But goodness knows what this will do.
"Ye beni." Tamam ama bunun ne yapacağını da tanrı bilir.
My goodness, you make me feel ill
Tanrım, sayende hiç iyi hissetmiyorum.
I wish to goodness you had let me know. I've been writing frantic letters to Scotland Yard.
Bulunması için Scotland Yard'a çılgın mektuplar yazıp duruyordum.
Surely goodness and mercy shall follow me all the days of my life.
Elbette iyilik ve merhamet ömrüm boyunca beni takip edecek.
Mr. Spotti, come with me. - Yes. - And you have the goodness to wait.
- Bay Spotti, siz benimle gelin. – Tamam.
Surely goodness and mercy shall follow me all the days of my life and I will dwell in the house of the Lord for ever.
Merhamet ve kutsallık Hayatımın her günü peşimde olsun ve bende sonsuza kadar tanrının evinde ikamet edeceğim.
" And you will kindly have the goodness to get me off this incredible tub at once.
" Beni bu çamaşır teknesinden çıkararak lütfen bir iyilik yapın.
When a man gives a gift from the goodness of his heart like you gave me that butt, I remember it from the heart.
İçten gelerek verilen bir hediyeyi asla unutmam, sizin verdiğiniz sigara gibi.
- Excuse me, Counselor, but a client's calling me. Goodness!
- Pardon avukat bey ama bir müşteri beni çağırıyor.
Goodness, you didn't give me much time.
Hazırlanmam için vakit bırakmadın.
Surely goodness and mercy shall follow me all the days of my life and I will dwell in the house of the Lord forever. "
Ömrüm boyunca yalnız iyilik ve sevgi izleyecek beni. Hep Rab'bin evinde oturacağım. "
They'll put me out to grass in August but God in his goodness has allowed me to gather the fruits of my years.
Ağustos'ta beni emekli edecekler ama Tanrıya şükür emeklerimin semeresini gördüm.
NOW, DO ME THE GOODNESS TO MAKE A FAST EXIT.
Paranızı alacağım ama beni sıkıyorsunuz.
Surely goodness and mercy shall follow me all... "
Hayatımın bütün günlerinde iyilik ve inayet... "
Will you have the goodness to take me home?
Beni eve bırakacak kadar nazik olabilir misin?
Tell me, schoolteacher from a purely moral point of view bearing in mind that we represent goodness and civilization do you think that what I did was a civilized thing to do?
Öğretmen, söyle bana tamamen ahlaki bir açıdan, iyiliği ve uygarlığı temsil ettiğimizi unutmadan sence yaptığım şey uygarca mıydı?
Oh, goodness, miss, you gave me quite a turn sitting there in the dark.
Aman hanımım, karanlıkta oturduğunuzu farkedince şaşırıverdim.
Goodness, do you think he heard me?
Tanrım, sizce beni duymuş mudur?
My goodness gracious me.
Bugün iyiliğim üzerimde.
"Surely goodness and mercy shall follow me all the days of my life."
Ömrüm boyunca yalnızca iyilik ve sevgi izleyecek beni.
Oh, my goodness! I never thought of that! You want me to set him up... in business in competition to you?
Oh, Tanrım.Hiç böyle düşünmedim.Onu almamı istiyorsun.
Why ask me of goodness?
İyiliği neden bana soruyorsun?
Surely goodness and mercy shall follow me all my life.
Ömrüm boyunca yalnız iyilik ve sevgi izleyecek beni.
Why should the Evil One permit me after so many years of darkness to see the goodness and the beauty of God's world?
Şeytan neden karanlık içinde geçirdiğim bunca yıldan sonra Tanrı'nın dünyasındaki iyiliği ve güzelliği görmeme izin versin ki?
Maybe you heard me say. out of the goodness of my heart that I'd give him a hundred dollars on it.
Belki siz de benim tüm merhametimle ona 100 dolar teklif ettiğimi duymuşsunuzdur.
"Look at me, I'm all puffed up." "Oh, my goodness," said Blondie.
"Bana bak, karnım iyice şişti". "Aman Tanrım" dedi, sarışın adam.
Oh, my goodness gracious me.
Aman Tanrım.
" Surely goodness and mercy will follow me all the days of my life.
" Hiç şüphesiz iyilik ve merhamet hayatım boyunca benimle olacak...