Hangout перевод на турецкий
205 параллельный перевод
The old place, the old hangout.
Eski mekânım. Eski takılma yerim.
Well, this was your old hangout, this is where you and Anna always used to go.
Burası eski mekânın. Eskiden Anna ile geldiğiniz yer burası.
Haven't I been working along with you ever since you took this place of mine over for a hangout, even against my wife?
Karımın tüm itirazlarına rağmen bana ait olan bu yeri saklanma mekanı olarak kullanmaya başladığından beri sensiz iş yaptım mı?
Oh, at some high-class creep joint. Musician's hangout.
Birinci sınıf pis bir batakhane.
I dont know if you know it or not... but this place is a real kind of hangout for people in show business.
Biliyor musun bilmiyorum ama bu yer gerçek anlamda yapımcıların takıldığı bir mekandır.
It became a hangout for all sorts of loose characters.
Burası her tür gevşek karakterlerin mekanı oldu.
He's probably at his favourite hangout, in a pub.
O muhtemelen en sevdiği uğrak yeri bir pubtadır.
She has lunch at the school... or at a place called the Hangout... with some of her friends.
Öğle yemeğini okulda ya da Hangout adlı bir mekânda birkaç arkadaşıyla birlikte yiyor.
- Hangout.
- Hangout.
Junkie hangout.
Evet, keşlerin mekanı.
It's entertainment time here at The Hangout... and you all know the rules.
Şimdi Uğrak Yerinde eğlence zamanı... hepiniz kuralları biliyorsunuz.
It's back to The Hangout for the victory dinner. Beans and hot dogs.
Zaferi yine Uğrak Yerinde kutlarız.
This is my hangout.
Benim ikinci adresim.
Dylan and Teddy's "hangout."
Dylan ve Teddy'nin "mekanı."
But this is my hangout.
Ama burası benim ikinci evim.
Indian hangout.
Kızılderili avına..
I just realised Holiday Hammond's hangout's over that next ridge.
Holiday Hammond'un arazisi ºu bayirin ardinda.
I get you a hideout, I get you a hangout, a hideout. And now you want to split.
Ben sizi kurtarayım, size bir yer bulayım, sense kalkıp gitmek iste.
- ls this your hangout?
- Buraya mı takılıyorsun?
Oh! Well, Mrs. Fletcher, have you come along to join the merriment, or is this your regular Saturday night hangout? [Maggie] Grace!
Bayan Fletcher, eğlenceye katılmaya mı yoksa sıradan cumartesi gecesi takılmasına katılmaya mı geldiniz?
Some hangout.
Ne biçim yer burası böyle?
Oh, is this your regular hangout, or does this have to do with the case?
Buraya öylesine takılmaya mı geldin yoksa davayla bir ilgisi var mı?
But what I mean is that I don't do much else... except for shop and hangout.
Ama alışverişten ve gezmekten başka bir şey yapmam.
Yeah, this is a big mechanic's hangout.
Biz tamircilerin sürekli takıIdığı bir yerdir.
Our hangout is your hangout.
Bizim yerimiz sizin yerinizdir.
Mr. Brady and I, we did find each other in his secret hangout.
Bay Brady ile ben, birbirimizi onun gizli mekanında bulduk
In fact my old burglary hangout was just outside this campus.
Aslında, çetemin bölgesi, bu kampusun hemen dışındaydı.
A hunters'hangout, I'll need to introduce you to everyone.
Ne korkunç bir ses. Fabrika'yı Zalem'e bağlayan tüplerden geliyor.
It's a hangout.
Burası buluşma yeri.
I mean, this was your hangout?
Yemeklerini yediğin yer burası mı?
- The hangout at Borough Hall? - That's it.
- Borough Hall'daki sık gidilen yer mi?
So, what brings you guys here? This is mostly a cop hangout.
Genelde burada polisler takılır.
- Your old high school hangout.
- Lisede takıldığın yer mi. Neden?
And here you are showing up at my regular Saturday-night hangout.
Sen de her cumartesi takıldığım yere geldin.
We just don't want this place to become another Mob hangout.
Sadece buranın da bir çete mekanı olmasını istemiyoruz.
I thought this was supposed to be a big broker hangout.
Önemli brokerların bir araya geleceği büyük bir parti olacağını sanıyordum.
So Francesca went to hangout with her.
Francesca onun odasına gitti.
Crack down on every hangout.
Mekânlarını basacağız.
I thought I saw you at the Bolivian hangout last night.
Seni Bolivyalı'ların mekânında takılırken gördüm sanki.
Thought I'd come up to our summer hangout.
Düşündüm ki gelirim buraya yaz gezip tozması yaparız.
You want to sit chatting in a cop's hangout, because it turns you on
Polislerin takıldığı bir yerde oturup muhabbet etmek mi istiyorsun, çünkü bu seni eğlendiriyor.
- Dad's old hangout.
- Babanın eski kaçamağını.
During the summer months, we would hang out in the area of Forest Hills and there was one particular hangout that was called Thorneycroft.
Yaz ayları boyunca, Forest Hills'de takılırdık. Ve orada Thorneycroft diye sürekli gittiğimiz bir yer vardı.
This is my hangout.
Burası benim takılma mekanım.
Kids use it as a hangout, huh?
Gençler burayı takılmak için kullanıyorlardı demek?
So this is your hangout, speed.
Demek senin takıldığın yer burası.
It seems that the stories of this shop becoming a hangout for troublemakers have turned out to be true.
Bu inin potansiyel asilere yataklık yaptığı söylentisi doğruymuş.
We just saw Patrick at the bad guys'hangout.
Biz Patrick'i kötü adamların takıldığı yerde gördük.
Sir, we have fresh information About a terrorist hangout
Bizde sadece teröristler hakkında bazı ipuçları bulacağımıza dair bir bilgi var...
Welcome to the musicians'hangout.
Müzisyenler evine hoşgeldiniz.
You said it was your favorite hangout.
Tatlım hala yerinde olduğundan bile emin değilim.