Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ H ] / He's got a

He's got a перевод на турецкий

14,543 параллельный перевод
He's got a record for it.
Sicili var.
He's got a head wound.
Kafasında bir yara var.
Physically, he's still got to be in a lot of pain.
Fiziksel anlamda hala çok acı çekiyor olmalı.
Got a little too close to him back home, so now he's opening up an East Coast branch.
Yakalamaya çok yaklaşmıştım o yüzden o da doğu sahili ayağını oluşturuyor.
And when word got out Basayev left just before the bomb hit, he got branded a traitor.
Basayev bomba düşmeden hemen önce çıkmış lafı duyulunca da hain damgası yedi.
Other than being slow as a dung beetle, worst he's got is mosquito bites and blisters.
Bokböceği gibi yavaş olmasının dışında daha kötü olarak sinek ısırıkları ve şişlikleri var.
He's got a castle.
- Kale var.
I got a job at IBM, but my brother, he OD'd on GHB at a company party so I quit.
IBM'de işe başladım,... ama erkek kardeşim, bir şirket partisinde GHB'den aşırı doz almış ben de istifa ettim.
He's got a man open...
- Serbest olan adamı gördü.
He's got a point, we could be chasing our tails.
Aynı yerde dönüp duruyor olabiliriz.
But I'm guessing he's got one hell of a poker face.
Ama tam bir poker ustası olduğunu kabul etmeliyiz.
He's got a gun.
Silahı var!
May be a loner, but he's got some bomb-ass game controllers.
Yalnız falan ama müthiş oyun kolları varmış.
He's even got a job.
İşi var.
He's got enough semtex to level a city block.
Bir bloğu yerle bir etmesine yetecek semtex'i var.
He's got a bomb.
Bir bombası var.
He's got a back-up system at home.
Evde bir yedek sistemi var.
I do security for a contractor, he's got at least six projects on the outside of town.
Ş ž ehir dışında en az altı projesi olan bir müteahhide güvenlik sağlıyorum.
This is a big guess, but he's got a fever in the 103 region, and the breathing, it's staccato, it's shallower than before, indicating a decline.
Çok uzak bir varsayım ama ateşi 39.5 civarında ve nefes alıp verişi kesik ve kuvvetli, öncekine göre daha az derin, durumun kötüleştiğinin göstergesi.
He's a rock star. You've got to tell me about him.
Adam resmen rock yıldızı.
♪ He got a tight-ass bod, big brown eyes ♪
Sıkı bir göt ve büyük kahverengi gözler
'If I speak to him affectionately now that he's got a job...'
'Ona şimdi işi var diye şefkatlice konuşsam...'
He's got a tip-off about a raid at his house.
Evinde baskın olacağına dair bir ihtar almış.
We got a lunatic out here, and he didn't leave us much to work with.
Burada bir akıl hastası ile uğraşıyoruz ve bize çalışacak pek bir şey bırakmamış.
I didn't know Parris personally, but the report I got, he was a good man.
Parris'i şahsen tanımazdım, ama elimdeki bilgilere göre iyi bir adammış.
He beats me up, he tries to steal my wife while he's got a bun in Erica's oven.
Beni yumrukluyor, karımı çalmaya çalışıyor hem de Erica'yla mercimeği fırına verirken.
Landry has a passion, and he's got a lot of stolen money to indulge it.
Landry'nin bir tutkusu var ve bunu yapabilmek için de bayağı bir çalınmış parası var.
I think he's still a little suspicious about how you got here.
Bence buraya nasıl geldiğin konusunda hala biraz şüpheli olabilir.
Yeah, and he's also got a proven track record.
Evet ve ayrıca geçmişi de temiz değil.
He's got a few walls that may never come down... and is maybe the most introverted person I've ever met, but aside from that, you won't find a better man.
Asla yıkılamayacağı duvarları olabilir tanıştığım en içine kapanık insan olabilir, ama bunlar bir yana ondan iyisini bulamazsın.
Dude, he's got a hot girlfriend, too.
Oğlum, seksi sevgilisi bile var.
The only reason why Riddle was up in everybody's business is because he thinks he's got a shot at making Fire Commissioner. Everybody knows that.
Riddle'ın herkesin işine karışmasının tek nedeni İtfaiye Genel Müdürlüğü'nde çalışma şansının olduğunu düşünmesi.
I... think he's a little suspicious about how you got here.
Bence bu noktaya nasıl ulaştığından biraz şüphe duyuyor hala.
Then I find out he's got a super-team and doesn't ask me.
Sonra bir ekibi olduğunu öğrendim ve bana sormadığını duydum.
He just got a major job offer in L.A., at the Children's Hospital there.
Los Angeles'ta ki Çocuk Hastanesinden, daha büyük bir iş teklifi aldı.
It's a memory I'll always cherish,'cause in a crazy coincidence, he got a cold, too, and was dead within a week.
Benim için çok değerli bir anıdır çünkü çok garip bir tesadüf sonucu o da grip olup bir hafta içinde öldü.
Well, he's got a violent side- - he could be our shooter.
Şiddete eğimli biri. Katilimiz olabilir.
He's got a price on your head.
- Başına ödül koydu.
Maybe he fired a shot across the old professor's bow before he got up close and personal with him.
Kendisiyle senli benli olmadan profesörün papyonuna ateş etmiş olabilir.
It was all harmless, but one night we got caught swimming in this Alderman's pool, and he pressed charges and I got hit with a breaking and entering.
Hepsi zararsızdı ama bir gece meclis üyesinin havuzunda yüzerken yakalandık. Şikâyet etti ve haneye tecavüz sabıkam oldu.
Last time, I'm walking with my wife, my woman, he's got the nerve to go, "Hey, Frank, you're a lucky man."
Geçen karımın yanında "Hey, Frank, şanslı adamsın." diyerek küstahlık etti.
He went by, I definitely got a shot, it's not one of our best.
Önümden geçti, kesin çekmiş olmalıyım. Yeterince iyi değil.
He's got a can of Chock Full'O Sister in there.
Ağzına kadar dolu bir kap abla vardı.
Yeah. People say that he's got a little bit of talent.
İnsanlar biraz yetekli olduğunu söylüyor.
It's always a possibility that he might, any time you've got a situation like this.
İçinde bulunduğumuz durumda, böyle bir ihtimal her zaman var.
He's got... "That gal's coming to take a picture of the car."
O kız gelip arabanın fotoğrafını çekecek " demişti.
You know? That you got a client who's saying that he's being framed.
Yani müvekkilimiz polis tarafından kendisine kumpas kurulduğunu söylüyor.
Then he claims he got a call at 6 : 00 from Blaine's boss.
Sonra saat 18 : 00'de Blaine'in patronundan telefon geldiğini iddia ediyor.
He got into by booger sugar, and now he thinks he's a dinosaur.
Sümüklü şekere bulaştı ve şimdi dinazor olduğunu sanıyor.
He's got a trophy wife, they were shiny.
Çok genç bir eşi var ve boyalı filan işte.
Jesus. He's got a dark past, but when you throw a tux on that son of a bitch, you're not going to find anybody better.
Karanlık bir geçmişi var ama o herife smokini bir giydir, ondan iyisini bulamazsın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]