He kept his word перевод на турецкий
26 параллельный перевод
At least, he kept his word, they haven't forced any door
Hiç değilse verdiği sözü tuttu. Kapımızı zorlamadı.
He kept his word.
Adam sözünü tuttu.
A few years later, he kept his word.
Bir kaç yıl sonra da sözünü gerçekleştirdi.
He may harbour some regret, but he he will be happy he kept his word.
Pişmanlık duyuyor olabilir, fakat sözünü tuttuğu için mutlu olacaktır.
He kept his word, Monroe got his money... and the Iceman got out on special parole,
Sözünü tuttu. Monroe parasını aldı, Iceman'se özgürlüğünü.
Looks like he kept his word.
Görünüşe göre sözünü tutmuş.
He kept his word.
Sözünü tutmuş.
I mean it coupled with, of course, his virtue that everybody spoke of and you know that he kept his word to his Dad, and then his subjects, his...
Demek istediğim onlar elbette çiftti, herkesin bahsettiği onun iyi ahlakı... biliyorsunuz o babasına verdiği sözü de tuttu, ve şimdi butür sinsi sözler, ve onun...
He kept his word at first.
Başta sözünü tuttu.
Look, he kept his word.
Bakın, sözünü tuttu.
He kept his word.
Sözünü tuttu.
He kept his word.
Sözünün arkasında durdu.
He kept his word, I keep mine.
O sözünü tuttu, ben de tutucam
He kept his word.
Demek ki sözünün arkasında duruyor.
But he kept his word, and I kept mine.
Ama o sözünü tuttu, ben de tuttum.
He kept his word.
Sözü tuttu.
He kept his word.
Sözüne sadık kalmış.
As he struck, he kept on screaming at his brother one word, over and over.
Acımasızca vururken, kardeşine bir kelimeyi durmadan haykırıyordu.
He would have kept his word.
O sözünü tutardı.
But he kept sayin'it would be his word against mine, and that he'd get off and I would go to foster care again.
Fakat o sürekli bana karşı laflar söyleyip duruyordu. Bu işten kurtulacağını ve benim yeniden koruyucu bakıma alınacağımı söylüyordu.
He hasn't kept his word.
Sözünü tutmadı.
What about your word? You made a promise. He kept up his end.
Ona söz vermiştin O kendi sözünü tuttu
He kept his nose clean for the last six months the chaplain put in a good word.
Altı ay boyunca kötü bir şey yapmadı papaz da onun hakkında iyi konuşunca, verdik.
Galileo kept a journal, and he wanted to write into his journal what he had seen, but he didn't have a word for it, so in his journal, right in with the words, he drew in a drawing in place of a noun, and this is what he drew.
Tüm iyi astronomlar gibi günlük tutan Galileo, gördüklerinin ne olabileceğini günlüğüne yazmayı istiyordu, ama bu şeyleri tanımlayacak bir sözcük bulamadı, ve bir çizim yapmaya karar verdi.
But he promised them and kept his word.
Söz verdi ve sözünü yerine getirdi.