Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ H ] / He saw it

He saw it перевод на турецкий

1,578 параллельный перевод
He wanted me to see the world the way he saw it.
Dünyayı onun gördüğü gibi görmemi istedi.
Locke passed it the first time he saw it, but then later on, the monster grabbed him and tried to pull him into a hole.
Locke ilk defa onu gördüğünde onu pas geçti Fakat daha sonra canavar onu yakaladı
- He saw it in a dream. - Apparently.
Çünkü ona rüyasında göründü.
Unbelievable! He saw it there and didn't do a thing about it. "
Dağarcığı burada görüyor ve içeri götürmüyor " diye aklından geçirir.
He takes full responsibility for the fabricated alibi but he saw it as a necessity because he's a public figure.
Yalan ifade için tüm sorumluluğu üstlenmekle beraber,.. ... topluma mâl olmuş biri olduğu için bunu gerekli görmüştür.
He saw it more as, uh, as good motivation.
Daha ziyade beni kamçılayacağını düşündü.
Maybe he saw it as his duty to show us how lax our security was.
Belki güvenliğimizin ne kadar gevşek olduğunu göstermek için yapmıştır.
He saw it as his patriotic duty.
Onu, bir vatanseverlik borcu olarak gördü.
In the mountain of snow that he / she saw it be born...
Snow Mountain'da, doğduğu yerde,
It's like it's his memories of their life together, you know. - How he died, when he first saw her...
birlikte yaşamayı seviyorlar biliyorsun, ilk olarak onu gördüğümde ölmüştü.
The only reason Ben is in jail is because he saw a man get shot and didn't report it.
Ben'in hapisanede olmasının tek bir nedeni var ateş eden birini gördü ve bunu anlatmadı.
He saw an opportunity, he took it.
Bir fırsatı gördü ve değerlendirdi.
I deduced that he needed a face and a name to kill, but... from what I just saw, it's not entirely impossible that he may only need a face to kill...
Benim teorim Kira'nın yüze ve isme ihtiyaç duyduğuydu. Ama bunu görünce Kira'nın sadece yüz ile öldürebilmesi de imkansız değil.
I mean, the first time he saw YMCA, he thought it was pronounced "Yumca."
YMCA'yı ilk gördüğünde, "Yumca" demişti.
Look, breeman worked at feinberg's old house, like, 10 years ago, and he saw the thing in the shower once, and it was all he could do to not coil it up and throw it on the back of the rig.
Breeman on yıl önce Feinberg'ün eski istasyonunda çalışmış. O şeyi duşta görmüş ve sarıp kamyonun arkasına atmamak için kendini zor tutmuş.
Including Jeff Katzenberg, who called and said it was like when he saw the Ray trailer and knew that Jamie Foxx was gonna get an Oscar nom.
Jeff Katzenberg de dahil, ki arayıp ilk kez "Ray" filminin fragmanını izlediğinde Jamie Foxx'un oskar adaylığı kazanacağını bildiğini anladığında ki gibi olduğu söyledi.
No, maybe it was something he saw.
Belki de gördüğü bir şey sayesindedir.
You saw him, he sniffed it, he was scared!
- Sen gördün, kokladı ve korktu!
It's been five months since we saw Ashley, but we pray every night that he's out there somewhere, unharmed, and that he'll come back to us soon.
Ashley'i en son gördüğümüzden beri beş ay oldu, ama biz her gece bir yerlerde, zarar görmemiş halde olması ve yakında bize dönmesi için dua ettik.
And after years of changing himself, he was so believable as a badass, it's how people on the outside saw him, too.
Yıllar yılı kendini değiştirip, sert çocuk havası yarattıktan sonra,... ... dışarıdaki insanlar da ona o gözle bakmaya başlamışlar.
I only felt like I saw it'cause he described it in such detail.
O kadar detaylı anlattı ki, sanki görmüşüm gibi oldum.
It wasn't until Saint Paul was struck blind by lightning on the road to Damascus... that he saw his higher calling.
Aziz Paul, Damascus'giden yolda yıldırımla kör olana kadar... esas amacını anlayamamıştı.
This young viper at the office, frank meltzer, Saw me fading one night, so he offered me a pick-Me-Up. It was stupid.
Ofisde ki, O genç esrarkeş, Frank Meltzer, bir gece çalışamadığımı görmüş, bana bir tutam ikram etti.
He said I didn't see it. But I did. I saw what he did to Anna.
Bana hiçbir şey görmediğimi söyledi ama gördüm, Anna'ya ne yaptığını gördüm.
He saw it.
Gözleriyle görmüş.
It's not as if he treated me like one of so many buried bones he could dig up from the yard whenever he saw fit?
Ne zaman isterse kazıp çıkarabileceği bahçeye gömdüğü bir sürü kemikten biriymişim gibi davranmıyordu bana.
It turns out later, what he saw isn't exactly what's up there, but still through his crude telescope that's what he could see.
Sonradan anlaşıldı ki gördükleri tam olarak orada olanlar değildi. Ancak yine de ilkel teleskobuyla görüp göreceği bu kadardı.
I saw him emailingon the computer the other night and when I came in, he turned it off.
Geçen gece bilgisayarda e-mail gönderdiğini gördüm içeri girince, hemen kapatıverdi. Bilmiyorum, sence bir kız arkadaşı mı var?
He saw to it that the virus be safely kept here.
Virüsün burada güvenli bir şekilde saklanmasını sağladı.
I saw when he crossed, it was green!
Karşıdan karşıya geçerken gördüm, yeşil yanmıştı!
When the teacher there saw your work, he praised it greatly.
Oradaki öğretmenler çalışmalarını gördüklerinde çok şaşırdılar ve beğendiler.
I thought I saw him do it, and I told principal tropp, because he said he wasn't gonna let the class go until somebody gave him a name.
Sanırım onu yaparken görmüştüm ve Müdür Tropp'a söyledim çünkü biri isim vermeden bizi eve göndermeyecekti.
I saw the credit card and it just... it's not like he'd miss it.
Kredi kartını gördüm. Kaybolduğunu anlayacak değil ya.
I heard you were being considered for an account because a client's wife saw you and thought it would be okay if he worked with you.
Bir müşteri için seni düşünüyorlarmış diye duydum. Çünkü adamın karısı seni görmüş ve, birlikte çalışmanızda bir mahzur görmemiş.
When early man look at the sky He saw dominated it by the warming, life giving sun
İlkel insan gökyüzüne baktığında, onun ısı ve hayat veren Güneş'in hâkimiyetinde olduğunu gördü.
He hated that you guys saw it.
Sizlerin de onu seyretmesinden hoşlanmadı.
Ok, I just saw it. He missed a step,
Gözlerimle gördüm, merdivenden düştü.
As he approached, he saw a woman in the garden holding an infant in her arms and babbling to it as if it were newborn and out for its first airing!
Yaklaştığında bahçede bir kadın fark etti. Kadın kollarında bir bebek taşıyor ve sanki yeni doğmuş ve ilk kez dışarı çıkmış bir bebekmiş gibi davranıyordu!
One day, he saw a strange bug ( reffering to monster ), but no one knew what it was.
Bir gün, garip bir böcek gördü ama kimse ne olduğunu bilmiyordu.
Branko Lazarov, who says... he saw nothing, heard nothing and it wasn't him, it was his brother?
Tek söylediği de bir şeyden haberi olmadığı. Acaba kardeşi falan mıydı?
If he / she saw a plate saying "vacancies free", it would be the first.
Lütfen, surata bedava tokat işareti görsen ilk sıraya sen girerdin.
He saw what was going on in the world, and he had the ability to distill it into a song.
Dünyada olup bitenleri görüyordu ve bunları damıtıp şarkıya dönüştürme becerisine sahipti.
He saw what was going on in the world, and he had the ability to distill it into a song. And this elevated the discussion.
Dünyada olup bitenleri görüyordu ve bunları damıtıp şarkıya dönüştürme becerisine sahipti.
In fact, he frequently saw to it.
Aslında sık sık öyle olmasını sağlardı.
He thinks it would be better if they saw other people.
Başkalarıyla görüşmelerinin daha iyi olacağını düşünüyor.
But it's actually his fault that you're here today because he saw you and said, "That is the face of refreshment."
Aslında bugün burada olman onun suçu çünkü seni görünce dedi ki, "İşte canlandırıcı yüz budur!"
I was saying not so, I saw many people, but... he knew it, I told him all!
Öyle demiyordum, birçok insan gördüm ama... O biliyordu. Ona herşeyi söyledim!
He said he did it so that I would remember him whenever I saw peonies and swifts and sycamores and all that.
Onu unutmamam için yapıyormuş. Böylece ne zaman bir şakayık, kırlangıç veya çınar görsem onu hatırlayacaktım.
It's different from how he saw himself before.
Kendine son baktığından beri çok değişmiş.
He let me in his head. I saw it.
Kafasına girmeme izin verdi.
Let it be noted that the witness identified the defendant, Sandra Panitch, as the woman he saw running through the parking lot on the night of the murder.
Şahidin, sanık Sandra Panitch'i, cinayet gecesi park yerine doğru kaçarken gördüğünü unutmayın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]