Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ H ] / He won't do it

He won't do it перевод на турецкий

305 параллельный перевод
If they do, it won't be where he's looking for it.
Savaşırlarsa, onun beklediği yerde olmayacaktır.
He won't do it.
Böyle bir şey yapmayacak.
He won't be able to do it any more.
O artık yapamaz.
He won't do it.
Yapmayacak.
If he okays it, all the cracking down McLaren can do won't hurt us.
O onaylarsa, McLaren'in baskınları bize vız gelir.
He won't do it again.
Bir daha yapmayacak.
I naturally presumed it was her lawyer, but he says she says she won't have anything to do with lawyers.
Doğal olarak avukatı diye düşündüm ama onun avukatlarla işi olmadığını söylediğini söylüyor.
He won't do it.
Bunu yapmayacak.
But he won't do it.
Ama o istediğini yapmayacak.
He won't drink it unless you do too.
Sen içmezsen o da içmeyecek.
I promise you, he won't do it.
- Ve yapamayacağına söz veriyorum.
But he won't never do it again, Pa.
Fakat o asla tekrar yapmayacak, Baba.
Tomorrow, there won't be anything he can do about it.
Yarın bu konuda yapabileceği hiçbir şey olmayacak.
I'm sure he won't do it again.
Bir daha yapmayacağından eminim.
He won't quit till he's got me and he'll kill you both to do it.
Onlar beni öldürmek için buradalar. Sizi de öldürebilirler.
No, he won't do it.
Hayır, yapmayacak.
I begged him to take a couple of weeks off... just go to Honolulu by himself but he won't do it.
Birkaç hafta izin alıp tek başına Honolulu'ya gitmesi için yalvardım, gitmeyecek.
He won't do it.
Onu yapmaz.
Maybe he won't do it any more.
Belki de bir daha yapmayacaktır.
Even he must have a conscience. He won't do it.
Bu iş vicdana sığmaz arkadaş, Osman bu kötülüğü edemez bize.
No matter what they do, he won't say a word, even if it means his life.
Ne yaparlarsa yapsınlar, yaşamı pahasına bile olsa tek kelime söylemeyecektir.
He won't do it, either.
O da yapmayacak.
It's his woman, but he won't do it.
Aşağıdaki kendi karısı, ama yapmaz.
He's probably trying too hard I'll have a word with him Well, a word won't do it
Peki, onunla konuşurum. Konuşmak yetmez.
And even knowing he won't give it, I set off to him... Why do you go?
Yine de vermeyeceğini bildiğim halde, kapısına gittim ve...
He told me : "What can we do so that the children won't see it?"
Bana : "Çocuklar görmesin diye ne yapabiliriz?" dedi
Your Excellency, it has nothing to do with me Flog him or he won't admit, come on
Ekselansları, bunlarla alakam yoktur itiraf edinceye kadar, dövün, hadi
Do it so he won't notice and sneak inside.
Farketmeyeceği şekilde ve gizlice içeri.
He won't do it again.
Bir daha yapmaz.
Do him the favor, madam, or he won't survive it.
Ona bir iyilik yapın hanımefendi, yoksa ölecek.
Yes, but suppose he won't do it.
Evet ama ya kabul etmezse.
He won't ever do it.
Bunu asla yapmaz.
He won't do it again, I promise.
Söz veriyorum, bir daha yapmayacak.
He won't do it anymore.
O artık yapmıyor.
If you don't find it, he won't do anotherblind thing, but in six month's time he'll say that he has told you all about it.
Bulamazsan başka bir şey yapmayacak, fakat altı ay sonra "Ben demiştim." diyecek, hepsi bu.
Every time I try to make any kind of effort, he just lashes out at me, and I won't do it anymore.
Ne zaman bir şeye yapmaya çabalasam, bana saldırıyor, ve artık uğraşmayacağım.
He's perfect, but he won't do it.
Mükemmel biri ama işi almıyor.
- He won't do it this year.
- Tabii ki bu yıl yapmayacak.
Well, it won't do any good to try another plane, it wasn't the plane, he'll just get off again.
Başka bir uçak denemek de fayda etmez. Sorun uçak değil ki, yine iner.
- What do you mean? - So he won't trod upon it. I think it's symptomatic of taking on more than you can, er... er... handle.
Bence bu halledebileceğinden daha fazlasını... üstlenmenin bir belirtisi.
but he won't be on his feet for a long time to come, and he is going to be gassed within the next 48 hours, and he thinks... Kleinman said it would be better to leave things as they are and to do nothing.
Hayatını kurtarmak mümkün olabilirdi fakat uzun süre ayağa kalkamayacaktı ve 48 saat içinde gaz odasına gönderilecekti.
HE WON'T DO IT.
Bunu yapacağını sanmıyorum.
He says the doctors won't do it because they don't... - They don't have their masks.
Doktorların otopsi yapmayacağını, çünkü... — Ameliyat maskesi yok.
He tricked me once, but he won't do it again.
Beni bir kez hakladı ama ikinci kez olmayacak.
- He won't do it without a witness.
- Şahit olmadan davaya girmeyecek.
Forgive him, he won't do it again
Onu affedin, tekrar yapmayacak.
- He won't do it.
- Bunu yapmaz.
That goddamn butcher, I'm sure he won't do it tonight.
Şu lanet kasap, Bu akşam yapmayacağına eminim.
No, not just because he won't leave his wife. I'm quitting for a lot of reasons. It's something I have to do.
Sadece karısını terk etmeyeceği için değil, bir sürü nedeni var.
And if he won't do it, you enter his body and you make him do it.
Ve eğer o yapmazsa, vücuduna girip zorla yaptırırsınız.
Yes, I'm quite certain. But he won't do it unless you return control of the ship to him.
Evet James, kesinlikle eminim ama gemisinin kontrolünü geri vermezsen bunu yapmayacak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]