Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ I ] / I know that i

I know that i перевод на турецкий

136,077 параллельный перевод
They must have knocked me out,'cause I don't... I know that I was on the floor.
Bayıltılmış olmalıyım çünkü yere düştüğümü biliyorum.
Why would I lie about that? Um, I don't know, maybe because you're a lying bitch.
Bilmem belki de yalancı bir kaltak olduğun içindir.
I know what you're up to, and I'll tell you something, you're not going to get away with that.
Neyin peşinde olduğunu biliyorum ve sana bir şey söyleyeyim : Bundan kurtulamayacaksın.
Yes, I know that, okay?
- Farkındayım tamam mı? Teşekkürler.
Okay, look, I know you got to do the whole tough guy routine, but, listen, you and I, we all know that you're not actually gonna hit a lady.
Tüm bu sert adam klişesini yapmak zorunda olduğunu anlıyorum ama ikimiz de biliyoruz ki gerçektende bir kadına vurmayacaksın.
'Cause I know that...
Tanrıya şükür buradasın.
That's me. So, listen, I know I told you I needed you to watch the kids, but a couple things fell through on my end, so we won't be needing you anymore.
Çocuklara göz kulak olman için sana ihtiyacım olduğunu söylemiştim ama bazı plânlarım suya düştü yani artık sana ihtiyacımız olmayacak.
Listen, I just wanted to let you know that
Sadece şunu bilmeni istedim ki bunu tamamen anlayışla karşılıyorum.
No, I just also wanted to say that, you know, if you ever needed a resource, I'm pretty plugged in around here.
Ayrıca şunu da belirtmek isterim ki eğer kaynağa ihtiyacın olursa, buranın müdavimiyimdir.
You know, I never asked him that.
Biliyor musun, bunu ona hiç sormadım.
It just didn't seem to matter to anyone that I was... I was the brains, but you know
Kimse asıl beynin ben olduğumu önemsemiyordu, bunu biliyorsun.
Even I know that a Sphinx is a half-human, half-animal that riddles you with brain teasers, not arrows.
Bekle, fenkslerin yarı hayvan yarı insan oldukarını biliyorum fakat onlar bilmece sorar, ok atmazlar.
So, I thought you might like to know that whilst I miss you terribly... I'm not alone.
Sanırım bilmeni isterim ki, seni çok özlememe rağmen... yalnız değilim.
Well, I think we both know how that goes, Danny. Don't we? Don't we?
Bunun sonunu ikimiz de çok iyi biliyoruz, değil mi Danny?
And my girlfriend, Riley, would "rain down a level of edge" I didn't even know existed if she finds out that both of them are seeing the same doctor.
Kız arkadaşım Riley, ikisinin de doktorunun aynı kişi olduğunu öğrenirse beni yaşadığıma pişman edecek kadar "öyle bir sinirlenir ki".
I didn't know you could do that.
- Bunu yapacağını hiç düşünmemiştim.
Man, I know this was a barbecue, but nobody told me that there'd be honey biscuits.
Barbeküye geldik ama kimse bana tatlı var dememişti.
- Okay, look, I know what you're gonna say- that you're a historian as well as a legend.
- Ne diyeceğini biliyorum... - Efsane kadar tarihçi de olduğunu.
Hoping for an autograph? I don't even know who that guy is.
İmzalı fotoğrafını mı isteyeceksin?
I know that the divisions between us run deep, that they may very well be insurmountable.
Aramızda derin farklılıklar biliyorum. Hatta o kadar ki, aşılamaz olabilirler.
I know that place like the back of my hand. What about Mick?
Etmem dostum.
Do you have any idea how infuriating it is to know that Merlyn was right? Lucky for you, I still believe in some fates worse than death. Like me destroying the Spear and cementing this reality for all time.
Başıma gelen her şey çektiğim onca acı hepsi bu anla sonuçlandı, değil mi?
Lillian, I'm calling you because I know Kimmy would not give me the answer that I want.
Lillian, seni aradım çünkü Kimmy istediğim cevabı vermeyecek.
I think it's more innocent than that, Malik, yeah, I know.
Masumane bir şeydir Malik. Biliyorum.
And, you know, the hardest part of the whole thing... Was that I just... Missed my window.
İşin en kötü kısmı yaşanabilecek şeyleri kaçırmış olmamdı.
I don't know about that.
Bilemiyorum.
( SIGHS ) You know, when I was CEO... I found that it was more about choosing the one wrong answer that you can live with.
Biliyor musun, CEO'luk yaparken, meselenin, sonucuyla beraber yaşanabilecek yanlış cevabı seçmek olduğunu fark etmiştim.
I accept that he will never know God...
- Tanrı'yı asla tanımayacağını kabul ediyorum...
You know that I cannot.
- Yapamayacağımı biliyorsun.
And if over the coming months, my husband should think what you are thinking, it would be a great comfort, Uhtred, to know that I could call upon you again, should I ever need to.
Ve eğer önümüzdeki aylarda, Kocam ne düşündüğünü düşünmeli, Bu büyük bir rahatlık olur Uhtred,
This isn't the best timing. I know that.
Zamanlaması pek de iyi değil, biliyorum.
Now, there are only two things that I need to know.
Şimdi, bilmeniz gereken sadece iki şey vardır.
I know. That's why guarding the gate worked.
- Biliyorum. - geçidi koruyan çalıştı nedeni budur.
Look, I don't know who wrote my number on that overpass, but- -
Numaramı üst geçide kim yazdı, bilmiyorum ama...
I know I said I came here to apologize, but ever since that kiss,
Buraya özür için geldiğimi söyledim, ama o öpücükten beri...
- I know! That's why it took me so long to realize they're just doing normal, dumb teenager stuff.
Bu yüzden sadece normal, salak ergenler olduklarının farkına varamadım.
You know, I got into philosophy to learn how to be a good person, but then I realized that there's a way
İyi olmayı öğrenmek için felsefeyi seçmiştim ama felsefe ile insanlara yardımcı olmanın yolları varmış.
I didn't know... that Seon Ho had an affair.
Haberim yoktu. Abimin sevgilisi varmış.
I had to pretend not to know... that he had an affair with my friend.
Arkadaşımla Sun Ho'nun görüştüğünü bilmiyormuş gibi yaşamak zorundaydım.
We know from the audio on agent keen's wire that she sounds like she's from england, but other than that, I'm drawing a big blank.
Ajan Keen'in dinleme cihazındaki sesten İngiltereli olduğunu tahmin ediyoruz, ama bunun dışında koca bir karanlık.
I know you're missing 72 stones just like that one.
Bunun gibi 72 tane taşının eksik olduğunu biliyorum.
When I was little, I wanted to be a professional horse-brusher, but that's all who you know.
Küçükken profesyonel at tımarcısı olmak istiyordum ama ona torpil lazım.
I did not know that.
Bilmiyordum.
♪ I know that opposites attract So I find you and fix your hair ♪
Zıtların birbirini çektiğini biliyorum Seni bulup saçını düzeltirim Bayan Şey diyor
I know that's funny, but I don't know why.
Komik olduğunu biliyorum ama neden, bilmiyorum.
Getting back to Summer, I-I don't know how to say this, but there was some talk that she had a troubled relationship with Margaret.
Summer'a dönecek olursak, bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum fakat Margaret'la kötü bir ilişkisi olduğuna dair bir sohbet geçmişti aramızda.
I know that all you northerners are very poor, what with your Christmas clubs and your diddums...
Siz kuzeylilerin çok fakir olduğunu biliyorum. - Noel klüpleri, düldükler falan.
No, it's just that I know all these menus...
- Hayır, bütün bu menüleri biliyorum- -
That is not the point and I know exactly what I'm going to have before I come out.
Konu o değil ve evden çıkmadan önce bile ne yiyeceğimi biliyorum.
Oh, yeah, I know about that.
Evet, bunu biliyorum.
She said, with Meghan gone, she had more time and that we needed the money, but I know she did it to get away from him.
Meghan olmadığı için çok vaktinin kaldığını ve paraya ihtiyacımız olduğunu söyledi. Ama bunu ondan kaçmak için yaptı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]