Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ I ] / I know that name

I know that name перевод на турецкий

871 параллельный перевод
I know that name.
Bu adı biliyorum.
Yes I think I know that name.
Evet, sanırım bu ismi biliyorum.
- I know that name.
- Bu ismi biliyorum.
I know that you'll stop being mad at me if I call out your name three times.
Üçe kadar sayarsam kızgınlığın geçer mi?
I don't know if Yamin... Is that his name?
Şayet Yamin... adı bu değil mi?
I don't know that girl's name, but I love her.
Kızın soyadını bilmiyorum ama seviyorum onu.
You're surprised that I know your name so well.
Adını iyi bilmem, seni şaşırttı.
I'm afraid I don't know anybody with that name.
Korkarım bu isimde birisini tanımıyorum.
I seem to know that name.
O adı tanıyor gibiyim.
May I know the name of that man who just left?
Demin giden adamın adını öğrenebilir miyim?
- I don't know that name.
- Bu adï bilmiyorum.
I'm sorry. I don't know if my name's on that list.
Affedersiniz, adımın listede olup olmadığını bilmiyorum.
- I don't know anybody by that name.
- Bu isimde birini tanımıyorum.
I don't think I know anyone of that name.
O isimde birini tanıdığımı sanmıyorum.
Oh, I know no one of that name.
Bu isimde kimseyi tanımıyorum.
It comes from the ambassador that was bound for England - if your name be Horatio, as I am let to know it is.
İngiltere'ye giden bir elçi gönderdi, adınız Horatio ise, öğrendiğimiz gibi.
And I might have know it every time that I heard you speak my name.
İsmimi her telaffuz edişinizde anlamalıydım bunu.
But I fear him not. Yet if my name were liable to fear, I do not know the man I should avoid so soon as that spare Cassius.
Korktuğum yok ondan, ama Sezar korku nedir bilseydi ilk korkacağım adam kim olurdu bilmem bu sıska Cassius'tan başka?
That bus stop will be coming up soon and I don't even know your name.
Otobüs durağına varmak üzereyiz ve adını dahi bilmiyorum.
What I really came over for was to find out what you know about a kid that used to fight under the name of Lee Kawolsky.
Buraya gelmemin asıl sebebi Lee Kawolsky adıyla dövmüş olan Biri hakkında bilgi toplamak.
I want you to know that this first tornado rod goes absolutely free... to this pretty little girl, if she'll tell me her name.
İlk kasırga değneğini, bana ismini söylerse hiç para almadan, bu küçük kıza veriyorum.
I know nothing, except that her name isn't Adolph.
Hiçbir şey bilmiyorum. Sadece ismi Adolph değil.
But then that name means nothing to you, I know.
Fakat o sırada bu isim size bir şey ifade etmiyordu, biliyorum.
I don't know one painter from another but when I mention that name, people are impressed.
Ressamları ayırt edemem ama onun ismini söyleyince insanlar genelde etkileniyor.
I don't know much about newspapers, but I always had the idea... that getting the right name on a quote was considered kind of important.
Gazeteler hakkında çok şey bilmem. Ama bir kişiden... alıntı yapıldığı zaman, adını doğru söylemek önemlidir diye düşünürüm.
I KNOW FOR EXAMPLE THAT MY NAME IS CARL LANSER.
Mesela adımın Carl Lanser olduğunu biliyorum.
I tell you, if we were handling the case, I'm quite sure that I'd know the name.
- Dava elimizde olsa ismini muhakkak anımsardım.
I want to know, sir, if I can tell them in your name that we've no ambitions in Arabia.
Onlara sizin adınıza, Arabistan'da gözümüz olmadığını söyleyebilir miyim?
When I know that it's a disease, that it has a name, I will respect it.
Bunun bir hastalık olduğunu bilsem bir ismi olsa, o zaman saygı duyarım.
That's true, but I was always just called Ichi from the time I was little so Ichi is really the only name I know.
Bu doğru..... fakat bana küçüklüğümden beri Ichi diye hitâp ederler..... yani benim bildiğim gerçek ismim Ichi.
Oh, that's right. I don't even know your name.
İyi ama, sizin adınız nedir?
- I don't know that name.
- Bu adı bilmiyorum.
The same way that I know your code name in the French Resistance is "Abelard."
Fransız Direnişi'ndeki kod adının Abelard olduğunu nasıl biliyorsam öyle.
- I don't know anybody by that name.
O isimde birini tanımıyorum.
All I know about him is that he lives in Maebara and his name is Shokichi.
Maebara'da yaşadığı ve adının Shokichi olduğu... onun hakkındaki tüm bildiklerim.
I don't know anyone by that name
Bu isimde birini tanımıyorum
Mr... I'm sorry, I didn't catch your name, and unless I know that, I...
Bay... üzgünüm, isminizi hatırlayamadım, ve adınızı öğrenmeden, ben...
All I know is that he's a friend and his name is Chris.
Tek bildiğim onun dost olduğu. Adı Chris.
Do you know the name of a good hypnotist I can go and talk to and see if he could help me lay off these cigarettes before tomorrow night, or else Warren won't get that job, see?
Yarın akşamdan önce sigarayı bırakmama yardım edebilecek iyi bir hipnozcu adı biliyor musunuz? Yoksa Warren o işi alamayacak.
There's a cat, and I really don't even know his name but I remember that Chip said that his old lady just had a baby and that made me think.
Gerçekten ismini bilmediğim birisi gelip dedi ki, sanırım Chip demişti onu da yaşı geçkin karısı doğurmuştu da bu beni düşündürmüştü.
Poppy, I know him only by that name.
Poppy, Onu ismen tanıyorum.
I know that your name isn't Goodridge at all... you're also a bigamist... and has been accused of swindle.
Adının Goodridge olmadığını biliyorum... iki eşin olduğunu dolandırıcılıkla suçlandığını da biliyorum.
I don't know anyone by that name.
Bu isim de birisini tanımıyorum.
I don't know anybody by that name.
Bu isimde birini tanımıyorum.
Because you know as sure as your name is that I'm going to get to the bottom of this.
Daha doğrusunu söylemek gerekirse, burada ne haltlar dönüyür? Çünkü kendi adın kadar eminsindir ki ben bu işin ta en dibine kadar gireceğim.
I don't know, but believe me... you're just a name on a piece of paper... a picture on a seating chart, and that's all.
Bilmiyorum fakat inan bana... sen sadece kağıt üstündeki bir isimsin... oturma planı üstündeki bir fotoğraf, hepsi bu.
Oh, I don't know her name, but she sure was crying when that taxi drove off.
Oh, ismini bilmiyorum,... ama taksi giderken kesinlikle ağlıyordu.
I understand that, sir, but only the real Inspector Dreyfus would know that he did not have a code name.
Anlıyorum, efendim ama sadece gerçek Müfettiş Dreyfus, kod adı olmadığını bilebilirdi.
Particularly as I know that my only heir is out there somewhere, deprived by my acts of his true Rainbird name.
Tek bildiğim varisimin Rainbird adından mahrum bir halde herhangi bir yerde olduğu.
I don't know why, but I'll never be able to remember that name.
Bilmiyorum ama, sanki bu ismi hiç hatırlayamayacakmışım gibi.
Mr Cooper can not do anything until I know that all my fellowship name are free.
Bay Cooper, bütün kardeşlerimin serbest bırakıldığını duymadan bir şey yapamam.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]