I like them перевод на турецкий
7,677 параллельный перевод
- I like them.
Kitapları severim.
I like them young.
Genç onları seviyorum.
I like them.
Hoşuma gitti.
I like them.
Çok hoşuna gitti.
I like to think I'm the fairest of them all.
Hepsinden güzel olduğumu düşünmek hoşuma gider.
The people, as I would like to see them.
Onları görmek istediğim hâlleriyle insanlar.
I mean maybe up there with o.B., but - how you like the sound of them bells, bitch?
Yani belki yukarıda O.B.'nin yanında... Zillerin sesi hoşuna gitti mi kaltak?
If you tell them that India assassinated Sajid Mir then what's the point of setting everything up to look like an accident?
Madem onlara Sajid Mir'i Hindistan'ın öldürdüğünü söyleyecektin o zaman neden her şeyi kaza gibi gösterdin?
I know what both of them sound like when they're having sex.
İkisinin de seks yaparken nasıl ses çıkardıklarını biliyorum.
You're sure I'm not like them, huh?
Onlar gibi olmadığıma emin misin?
Yeah, I'm not like them.
Evet, ben onlar gibi değilim.
I like to send them to a fully equipped hospital as quickly as possible
Mümkün olduğunca çabuk bir şekilde tam donanımlı bir hastaneye götürülmeleri gerek.
I-Isn't there, like, a pretty big age-age difference between them?
Sence de aralarında büyük bir yaş farkı yok mu?
And I was like you, basically, how you are with them.
Ve temel olarak senin gibiydim onlarla nasılsan.
Just like I'm using them to find the killer of the man that I loved.
Tıpkı sevdiğim adamın katilini bulmak için onları kullanmam gibi.
When my father arrives, I would like to propose to him that we don't hang the pirates but we pardon them.
Babam gelince ona korsanları asmayacağımızı, affedeceğimizi içeren bir teklif sunacağım.
- I just know you like them, is all.
Bunları sevdiğini biliyorum.
I don't know what it was like for them.
Onlar için nasıl bir şey olduğunu bilmiyorum.
I like to think of them as my friends.
Onların arkadaşım olduğunu düşünmek hoşuma gidiyor.
They were going to cut my head off, like I'd seen them do in so many videos- - grabbed by the hair from behind, screaming as the sawing began, legs flailing.
Videolarda gördüğüm gibi başımı keseceklerdi. Saçının arkasından tutuyorlar, kesmeye başlayınca çığlık atıyorsun. Sonra bacaklar titriyor.
I should've just stepped aside like a gentleman and... just let them be happy.
Yalnızca bir beyefendi gibi kenara çekilip mutlu olmalarına izin vermem gerekirdi.
Uh, I'd like to meet them too.
Ben de tanışmak isterim.
I'd like to have them set in here.
Kaptan köşkünde kalsınlar.
So you can believe me when I tell you that within his chorus of torments... none of them look or sound like me.
Ne sesim ne görünüşüm ona azap çektiren korodakilere benzemiyor dediğimde bana inansan iyi edersin.
I know plenty of men like that, but Isaac Amin isn't one of them.
Öyle adamları tanırım kocam öyle şey yapmaz.
I am asking them... whether I look like a fool that... he is asking for twenty five lakhs?
Aptal gibi mi görünüyorum diye onlara soruyorum. Yirmi beş lakhs istiyorsun, ne yapayım?
And I've had the pleasure of hearing, like, 15 of them.
Ve onların 15 tanesini duyma zevkini yaşadım.
Does anyone know what they're actually doing, except for, like, being all porny and I want a naked calendar of them on my fridge right now?
Bunu porno olarak gören ve buzdolabında onların çıplak pozlu takvimini isteyenler dışında aslında ne olduğunu bilen birileri var mı?
I mean, it could hurt us just like it hurt them.
Nucleus'a olduğu gibi bize de zarar verebilir.
These are the dancers I manage how do you like them?
Bunlar yönettiğim dansçılar bunlardan nasıl hoşlandın?
They were like that when I found them.
Onları bu hâlde buldum.
Yeah, they haven't worked in forever but I like to tinker around with them from time to time.
Evet, hiç çalıştıklarını görmedim ama arada bir onlarla uğraşmayı seviyorum.
Duh, but you write them like'I's'Simone.
Evet, şirket ismi içinde var ya.
I think what they're going for... you don't like them.
Evet, bunlar sanırım sadece üzerinde... Beğenmedin, değil mi?
But I told them, I convinced them... you're not like him.
Ama ben onlara söyledim. Senin farklı olduğuna ikna ettim.
I don't like them even sharing the same sentence.
Aynı cümlede geçmeleri bile hoşuma gitmiyor.
As home bound sons and daughters looking after their parents think of it as just marking time before their lives start, so, like them, I learned there is no such thing as marking time and that time marks you.
Evden çıkmayıp anne babalarına göz kulak olan çocukların hayata atılmadan önce yerinde saydıklarını düşündüğü gibi ben de ne yerinde sayabileceğini ne de zamanın sana gelebileceğini öğrendim.
Yeah, that's what I like to call them too.
Evet, ben de onlara böyle diyorum.
I've got a witness that says one of them got out of Dodge with a suitcase, and it looks like the other one left with her dog.
Görgü tanıklarından biri onlardan birinin bir çantayla araba gittiğini görmüş... -... ve görünüşe bakılırsa diğeri de köpeğiyle gitmiş.
I'd like to see them for myself.
Kendim de görmek istiyorum.
My... friends... they may not care about giving those people a proper burial, but I'm not like them.
Arkadaşlarım o insanlara düzgün bir cenaze hazırlamayı pek takmıyor olabilir ama ben onlar gibi değilim.
Why can't I make them like me?
Neden beni sevmelerini sağlayamıyorum?
I don't like them bruised.
O çürükleri sevmiyorum.
I myself could be walking around calmly... but like them, I am not free.
Ben de rahat rahat etrafta gezebilirdim ama rehineler gibi ben de özgür değilim.
I mean, like, these little kids have changed me... more than I've changed them, you know?
Yani o küçük çocuklar beni, onları değiştirdiğimden daha çok değiştirdiler.
I'm thinking that I would really like to finish them one day. - Fine.
- Birgün onları bitirmeyi istediğimi düşünüyorum.
They're not gonna give you that unless you give something up, like one of them, and there is no way in hell I'm doing that.
Bunlardan birini teslim etmeden öyle bir şey vermezler... -... ve bende bunu hayatta yapmam.
Like I'm bringing them to life and then torturing them.
Sanki onları hayata döndürüp eziyet ediyormuşum gibi.
I know you don't like to talk about it, so I don't bring it up much, but you... killed them.
Bu konuda konuşmayı sevmediğini biliyorum, o yüzden konuyu açma, ama onları... sen öldürdün.
Please bring them the lipstick from my handbag and remind them how I like to wear my hair.
Lütfen onlara el çantamdaki rujumu getir. Ve saçlarımı nasıl yaptığımı onlara söyle.
I don't like them once they're on the page. So kind of less of a writer's block issue, and more of a heart-not-being-in-it issue?
O zaman bu yazarın tutukluk sorunu değil daha çok içine sinmeme sorunu.
i like you so much 37
i like you 1566
i like you too 73
i like it too 32
i like it a lot 62
i like your style 92
i like you very much 41
i like it very much 32
i like you a lot 96
i like your dress 24
i like you 1566
i like you too 73
i like it too 32
i like it a lot 62
i like your style 92
i like you very much 41
i like it very much 32
i like you a lot 96
i like your dress 24