In faith перевод на турецкий
5,129 параллельный перевод
Until then, you are released in good faith.
O zamana kadar, iyi halden serbestsiniz.
I don't place my faith in any white man.
Kaderimi hiçbir beyaz adamın eline yerleştirmem ben.
"l have lost faith in humanity today."
"Bugün insanlığa olan inancımı yitirdim."
The faith those poor creatures have in you makes you stronger,
O zavallı yaratıkların içindeki sana olan inanç, seni güçlü yapıyor.
For you, Eloy, who made it possible with your unyielding faith in Our Lord Asmodeus,
Tanrımız Asmodeus'a bitmek bilmeyen inancın sayesinde bunu mümkün kıldın.
Listen, this is way too big to put your faith in.
Bak, bu güvenebileceğinden daha büyük bir şey.
Maybe I have a little bit more faith in you to get it right.
Belki senin de doğru yola döneceğine biraz fazla inanmışımdır.
And I know you truly believe it's for the greater good, but you've placed your faith in the wrong master.
Bunu iyilik için yaptığına inandığını biliyorum ama yanlış kişiye güvendiğini söylemeliyim.
You met with me in good faith, but he lied, and he used you to get at me.
Benimle iyi niyetli bir şekilde buluştun ama o yalan söyledi ve seni bana ulaşmak için kullandı.
They've put their faith in me.
Bana inanıyorlar.
I mean, people have been doing messed up crap in the name of faith... In the name of God... Since forever.
Bu adamlar inanç ve tanrı adına uzun zamandan beri bir sürü saçma sapan şey yapıyorlar.
Trust you? And your misguided faith in your former teammate?
Sen ve senin yanlış yola sapmış takım arkadaşına mı güvenelim?
I haven't had much faith in anything in a long time.
Uzun zamandır bir şeye inandığım olmadı.
He has shown us His power We must have faith in Him.
O bize kudretini gösterdi. Ona inanmalıyız.
In good faith.
Amacımız iyi yöndeydi.
A very cogent reminder of the pitfalls of having faith in one's fellow man, thank you.
Birinin dostuna inanmasının tehlikelerine dair güçlü bir hatırlatıcı oluyor, sağ ol.
Faith in any sort of legal justice has never been any more comforting than a nightlight.
Herhangi bir yasal adalete olan inanç, hiçbir zaman bir gece lambasından daha rahatlatıcı olmaz.
Though I am a pariah among journalists because I took a different faith, but I am putting that faith in you.
Hayır, farklı bir yol izlediğim için gazeteciler arasında dışlanmış durumdayım fakat o yol senden geçiyor.
I believe it will bring out the best in us our strength, our humanity, our faith, that we will come together in this time of uncertainty.
İnanıyorum ki bu, içimizdeki iyiliği ortaya çıkaracak gücümüzü, insanlığımızı, inancımızı eğer bu belirsizlik zamanında tek vücut olursak.
We make the best choices that we can. And then we put our faith in a forgiving God.
Mümkün olan en iyi kararları verip ve gerisini, affedici Tanrı'nın merhametine ısmarlarız.
And God bless Mandy for having faith in me.
Ve Tanrım, bana inandığı için Mandy'i kutsa.
The Travelers are here, and our goal is to get rid of them, but before I put my faith in the 3 Stooges,
Gezginler burada ve tek hedefimiz onlardan kurtulmak. Ama burada 3 ahmağa güvenmeden önce içinizden birinin vücudunda bir gezgin olmadığından emin olmalıyım.
It really throws my faith in God for a loop.
Bu tür olaylar Tanrı'ya olan inancımı sorgulatıyor.
Don't lose faith in me now.
Bana olan inancını yitirme.
I'm starting to lose faith in you, D.
- Sana olan güvenimi kaybetmeye başlıyorum D.
Look, my tía says it doesn't matter if you're praying to a giant cross or to a itty bitty stick, it's the faith that you put in it that counts.
Tía der ki kocaman bir haça ya da minni minnacık bir sopaya dua etmen bir şeyi değiştirmez önemli olan ortaya koyduğun inançtır.
Based on our faith in the man.
Adayımıza duyduğumuz inanca binaen.
I suppose you'd find comfort in your faith.
Sanırım, iman gücüyle teselli bulunabilir.
Promises made in good faith, promises broken ;
İyi niyette verilen sözler, tutulmayan sözler ;
Faith in government will be dead.
Hükümete olan inanca elveda diyebilirsin.
It would restore my faith in humanity.
Bu bende insanlık duygusuyla güvenin yer değiştirmesi demek.
Here I am, telling her something that could destroy her faith in humanity.
Karşısında durup insanlığa inancını yıkabilecek bir şey söyledim ona.
Together, we nudely celebrate our faith in the lord and our love of glazed earthenware.
Hep beraber tanrıya olan inancımızı ve sırlı keramik aşkımızı soyunarak kutlarız.
Shouldn't have put my faith in them.
Onlara inanmamalıydım.
You needed faith, my dear Ichabod, and I gave it to you, both of you... in your desire to be reunited.
Senin inanmaya ihtiyacın vardı, sevgili Ichabod... ve ben de sana bunu verdim, her ikinize de... yeniden bir araya gelme arzusu.
You needed faith, my dear Ichabod, and I gave it to you, both of you... in your desire to be reunited.
İnanca ihtiyacın vardı sevgili Ichabod ve ikinize de tekrar kavuşma arzusu verdim.
Got to have faith in the system.
Sisteme olan inancını yitirmemelisin.
Over the years we have often turned to our faith in times of adversity.
Yıllar boyunca, sık bir şekilde sıkıntılı süreçlerden geçtik.
Despite the last few months, my faith in this country has never been stronger.
Son bir kaç aya rağmen bu ülkeye olan inancım hiç bu kadar güçlü olmamıştı.
Buyers lost faith in him and his business fell apart.
Alıcılar ona olan güvenini kaybetti ve işleri yerle bir oldu.
As a hero, green hulk relies on teamwork to succeed, While red hulk puts his faith in weapons and reckless stunts!
Bir kahraman olarak Yeşil Hulk başarı için takım çalışmasına bel bağlarken Kırmızı hulk inancını silahlara ve pervasız hüner gösterilerine bağlıyor.
Now, how could a city that had suffered so much place its faith in someone so responsible for its suffering?
Şimdi, nasıl çok acı olan bir şehir olabilir onun acı için çok sorumlu birisi kendi inancını yerleştirmek?
You must have quite a bit of faith in this cure if you've come alone.
Yalnız geldiysen bu tedaviye epey bel bağlamışsın demektir.
You put your faith in a friend.
Arkadaşına inandın sen.
He had faith in this city, in you.
Bu şehre, sana inancı vardı.
My faith lies in science.
Benim inancım bilimedir.
He said his faith lies in science.
İnancının bilime olduğunu söyledi.
All of the cloth would welcome martyrdom in the cause of our faith, service of our lord Jesus Christ.
Tüm din adamları inançları aşkına İsa Mesih'e hizmet aşkına şehit olmayı iple çekerler.
Have faith in me.
Güven bana.
We say no to the Devil, we confirm our faith in God in the Ten Commandments and the Double Commandment of Love.
Şeytana hayır deriz, Tanrı'ya olan inancımızı onaylarız. On Emir'de ve İncil'deki Tanrı sevgisinde bu vardır.
That is why at your confirmation you confirm your faith in God.
Tanrı'ya olan inancınızı onaylamak budur.