Intelligence перевод на турецкий
7,973 параллельный перевод
CIA supplied the intelligence.
Bilgiyi CIA sağladı.
Great... a dozen of the top counterintelligence agents in the Bureau, blank check for a budget, the entire U.S. Intelligence Community on tap, and we're reduced to sweeping local gyms for Russian boxers.
İşinin ehli bir düzine istihbarat ajanı, limitsiz para akışı ve telefonun ucunda bütün B. D. istihbaratı varken spor salonlarında Rus avlıyoruz.
Task force isn't like Intelligence.
Özel kuvvetler istihbarat gibi değil.
No one knows their way around this city better than Intelligence.
Şehirdeki hiç kimse neler olup bittiğini, istihbarattan iyi bilemez.
We need Intelligence to focus on Mendoza's three lieutenants...
İstihbarattan Mendoza'nın sağ kolu olan üç adamına odaklanmasını istiyoruz,
Intelligence got one of Mendoza's lieutenants...
İstihbarat, Mendoza'nın sağ kollarından birini yakalamış...
Big shot in Intelligence.
İstihbarat önemli bir yer.
I'm gonna respectfully decline Intelligence.
Efendim, ben tüm saygımla, istihbarattaki görevi reddedeceğim.
I know Intelligence is this... huge opportunity...
Biliyorum istihbarat... büyük bir fırsat.
So I know how Intelligence gets their CIs money, but I don't actually know how we go about it.
İstihbaratta muhbirlerin paralarını nasıl aldıklarını biliyorum ama, burada bu işi nasıl halledeceğimizi bilmiyorum.
Artificial intelligence.
Yapay zeka.
Yi Soo intelligence
Yi Soo'nun dediği her şeye tamam mı diyorsun?
A former Russian spy turned private intelligence broker, Olga Yelena Petrovka.
İstihbarat simsarına dönüşmüş olan eski bir Rus ajanı Olga Yelena Petrovka.
That student you followed met with Eugene Venter from South African Intelligence.
Takip ettiğin o öğrenci Güney Afrika İstihbaratı'ndan Eugene Venter'le görüştü.
I photographed him meeting a South African Intelligence officer- - Eugene Venter.
Güney Afrika İstihbaratı'ndan bir casusla görüşürken resmini çektim adı Eugene Venter.
And you should know, ladies, that Mrs. Johnson is the role model for all young women of intelligence and ambition.
Şunu bilmelisiniz ki hanımlar, Bayan Johnson bütün zeki ve tutkulu genç kadınlar için bir rol modeldir.
You can yell at me, you can scream at me, you can call me all the names in the book, but do me a favor... do not insult my intelligence!
Bana bağırabilirsin, çığlık atabilirsin defterdeki herkesi aramamı söyleyebilirsin ama bana bir iyilik yap ve sakın benim zekamı küçümseme!
This department, MIO - - Military Intelligence Other - deals with supernatural threats.
Bu departman DAI yani Diğer Askeri İstihbaratlar doğaüstü tehditlerle ilgileniyor.
Sir, I'm gonna respectfully decline Intelligence.
Efendim, bütün saygımla İstihbaratı red edeceğim.
They don't call it Intelligence for nothing, huh?
Boşuna İstihbarat demiyorlar, değil mi?
Intelligence is my team, you know?
İstihbarat benim takımım biliyorsun.
Intelligence found his bloody prints in the back of the house, which means he may have escaped.
İstihbarat evin arkasında kanlı parmak izlerini buldu ki bu da demek oluyor ki çocuk kaçmayı başarmış olabilir.
Is it too late to get my spot back in Intelligence?
İstihabarat'taki yerime geri dönmek için çok mu geç?
How did you come by this intelligence?
Bu istihbaratı nasıl elde ettiniz?
I hope you expressed my deep regret at the loss of his predecessor as well as the vital intelligence he was carrying.
Umarım hem selefinin hem de taşıdığı hayatî istihbaratın kaybı için duyduğum derin üzüntüyü dile getirmişsindir.
Argentine intelligence is onto him, and he needs an extraction A.S.A.G.D.M.F.P.
Onun da en kısa zamanda çıkarılması gerekiyor. Peki neden biz? Neden bunu CIA'da kendiniz halletmiyorsunuz?
So, the file is on the mainframe computer of the Argentine secret intelligence service.
Onlara güzel bir darbe yaptırmışken? Neyse dosya Arjantin Gizli İstihbarat Servisi'nin ana bilgisayarında.
On the top floor of the intelligence building itself, which is heavily guarded at all times, by Argentine special ops on standing orders to shoot to kill any and all unauthorized personnel.
İstihbarat servisinin binasının üst katında. Orası her zaman ciddi biçimde korunuyor. Buradaki Arjantinli özel kuvvetler oraya yetkisiz giren her çalışanı öldürme emri almışlar.
I don't care if you are the president and first lady of Brazil on a pan-American goodwill tour of intelligence headquarters-es.
- Ya da sen. Pan Amerikan istihbarat merkezlerine iyi niyet turuna çıkmış Brezilya başkanı ve onun eşi olmanız umurumda değil.
And I need to stop taking shots at your intelligence.
Hem zekânla dalga geçmeyi de bırakmam gerek.
We're getting preliminary reports of a bomb blast that ripped through the GSC Intelligence Wing.
Alınan ön raporlara göre... GSC'nin istihbarat kanadında bir patlama meydana geldi.
Hybrids didn't blow up the Intelligence Wing. - I suppose it was ghosts?
İstihbarat kanadını havaya uçuran melezler değildi.
I want you to run a continuous deep scan of networked intelligence agencies.
İstihbarat ajanslarının ağında derin bir tarama yapmanı istiyorum.
All the intelligence and law enforcement agencies have been alerted.
Bütün istihbarat birimleri ve yasa koruyucu ajanslar alarma geçti.
For example, a friend of mine works military intelligence - - owes me a favor.
Askeri istihbaratta çalışan bir arkadaşım var ve bana borcu var.
And the odds that a few of them just might give us an advantage over a runaway artificial intelligence.
Ve birkaç tanesini yanımıza almanın güçlü bir yapay zekaya karşı vereceği avantajdan.
He's the head of the Strategy Department of Intelligence.
Kendisi İstihbarat Strateji Bürosu Amiri Kuwahara.
So Intelligence has paid more than Treaty Deliberation to get the virus?
O açık arttırmada Müzakere Dairesini saf dışı bırakanlar İstihbarat Bürosu'nun elemanlarıydı, değil mi?
Treaty Deliberation and Intelligence are both under our control.
İstihbarat ve Müzakere Daireleri'nin ikisi de parmağımın ucundalar.
Although this is the secret hideout of Col. Nada and his gang, surprisingly Intelligence seems to know nothing about it.
Nada'nın gizli sığınağı olduğunu bilmelerine rağmen istihbarat hâlâ harekete geçmiş değil.
This could've been a spy ship for collecting intelligence.
Pekâlâ bir casus gemisi de olabilir.
Intelligence has detained Kitahara so this is all the info we got.
İstihbarattakiler Kitahara'yı elimizden aldıkları için bildiklerimiz bununla sınırlı.
It's a subspecies of the strategic barrier used by Army Intelligence.
Ordunun taktiksel savunma bariyerinin bir türevi.
I heard you wanted to return to Intelligence.
Bizim için tekrardan çalışmaya niyetli olduğunu duydum.
The spy ship is used for collecting intelligence in collaboration with USA.
O gemi, Amerikalılarla yapılan gizli bir anlaşma doğrultusunda ülke içi casusluk faaliyetlerinde kullanılıyordu.
He's a special-forces major, paramilitary operative, trained in counter-intelligence.
Bir özel kuvvetler binbaşısı milis adamı, karşı istihbaratta eğitim görmüş.
Alfred has exceptional intelligence.
Alfred'in istisna bir zekası var.
The U.S. is just joining the war but they have no foreign intelligence, no training schools, no spies, so Roosevelt came to us.
Birleşik Devletler savaşa katıldı ama ne yabancı istihbaratı vardı ne eğitim kampları, ne de ajanları. Bu yüzden Roosevelt bize geldi.
( Harry ) : There's no reliable intelligence on which route - they'll actually be taking so...
Ayrıca sabit bir rotada ilerlemeyeceklerdir, hangi yoldan geldiklerini bilmek...
Counter-intelligence, double agents, watch lists...
Karşı istihbarat, Çift ajanlar, izleme listeleri...
- The intelligence floor was wiped out.
İstihbarat kanadı yok oldu, efendim.