It had to be перевод на турецкий
3,860 параллельный перевод
It had to be done.
Yapılması gerekiyordu.
It had to be someone else.
- Mesela kim?
I told him it had to be a setup.
Bu bir tuzak olmalı dedim.
Well, it had to be well planned out to get past Jedi.
Jedi'ı geçmek için iyi planlanmış olmalı.
It had to be another Jedi.
Başka bir Jedi olmalı.
It had to be both well-hidden and well-guarded.
Hem iyi gizlenmiş hemde iyi korunuyor olmalıydı.
My heart literally sunk when the jet crossed the path where it had to be gone.
Jet uçağı onun geçeceği rotayı kestiğinde kalbim resmen durdu.
Daddy, I'm sorry that the truth had to come out like that, but... it had to be done.
Babacığım, gerçeğin böyle ortaya çıkmasını istemezdim, ama, yapılması gerekiyordu.
Well, it had to be done.
Yapmak zorundaydı.
I appreciate you must have been hoping that Mayfield would pick someone else, someone more suited, perhaps, to something like this, but the fact is, everyone else was gainfully employed and, well, I'm just sorry it had to be me.
Mayfield'in, böyle bir dava için benden daha iyi birini seçmesini umduğunu biliyorum ve bunu kabul ediyorum ama diğer herkesin işi başından aşmıştı, dolayısıyla ben seçilmek zorunda kaldığım için üzgünüm.
He started attacking Mike. It... it had to be an Odin thing,'cause nobody showed up for the visitation.
Bunun... bir Odin olayı olması lazım, çünkü kimse ziyarete gelmedi.
If somebody killed Benji, it had to be for his truck.
Eğer birisi Benji'yi öldürdüyse kesin arabası yüzündendir.
He said that's the way it had to be.
Olması gerekenin bu şekilde olduğunu söyledi.
Okay, if you had to say the ideal number of kids for us to have, what would it be?
Peki, beraber kaç çocuk yapsak güzel olur diye düşünüyorsun?
Well, Goldie had a plan to be a lawyer, but it kind of didn't go like that.
Goldie'nin planı avukat olmak ama o iş pek öyle gitmedi.
I thought you had what it takes to be one.
Beyin cerrahı olma kapasitesine sahip olduğunu düşünmüştüm.
If it came to pass that you became my wife my joy would be as if I had found a jeweled branch from a tree of Mount Horai in China with silver roots, gold trunk, and pearls for fruit.
Eğer karım olmaya karar verirseniz sevincim Çin'in Horai Dağı'ndaki kökleri gümüşten gövdesi altından ve meyveleri inci olan bir ağacın yakutlatla donatılı dalını bulmakla eşdeğer olur.
It's meant to be hidden. Charles Mead had a series of encrypted URLs.
Charles Mead'in bir dizi şifreli internet adresi vardı.
I had hoped to use the... bees in some fashion, but then it occurred to me you might be allergic.
Ben arıları kullanmayı umuyordum, ama sonra alarjik olabileceğin aklıma geldi.
He said it would all be clear once he got to the place where the air had yielded to stone.
Dedi ki, havanın taşa girdiği anda her şey temizlenecekmiş.
Honestly, I think it's just that I've never had my own trash cans, so it's just hard for me to imagine how frustrating it would be to have somebody else's trash in them, and I know now...
Benim hiç kendi çöp kutum olmadığı için başkasının çöpünü kendininkinde görmek nasıl bir sinir bozucu olur anlamamıştım ama artık gördüm.
It would be all right if I had someone cool like her to believe in me, the way she believes in you.
Etrafımda onun gibi bana inanan havalı biri olsaydı bu hiç sorun olmazdı özellikle de sana inandığı gibi biri.
But Lester--he was totally matter-of-fact about it, had to be done.
Ama Lester bunu yapmak zorunda olduğuna inanıyordu.
It won't be a block on anything 3G. Although some of the work had to happen outside the room.
Ama çalışmanın bir bölümünün oda dışında yapılması icap etti.
If it had a choice, would it retain its evolved abilities, or would it choose to be cured?
Eğer bir seçeneği olsaydı, evrimleşmiş yeteneklerini korumayı mı, yoksa tedavi edilmeyi mi seçerdi?
I've had it up to here.
Yeter be Allah'ını seversen be.
Now, you all know Laura had reservations about this christening but I told her not to worry, that it was going to be a lovely, happy occasion.
Şimdi, Laura'nın bu vaftiz konusunda biraz çekincesi olduğunu biliyordum..... ama endişe etmemesini güzel bir şekilde geçeceğini, mutlu olacağını söylemiştim.
Well, it had to be someone from the party.
Partiden birisinin olması gerek.
You'd think that people who had been bullied themselves would be the last ones to do it to someone else.
Başkalarına zorbalık yapacak en son kişinin kendisi de zorbalık görmüş olan kişiler olacaklarını sanırsın.
As it turns out, there's no revenge to be had.
Sonunda anlaşıldı ki ortada alınacak bir intikam yokmuş.
I knew there had to be an answer to this mystery and I just wasn't going to sleep until I figured it out.
Bu gizemin bir cevabı olması gerektiğini biliyordum ve ne olduğunu bulana kadar uyumayacaktım.
I knew Virginia would be mad if she found out I was hiding the fact that Lucy had escaped, so I decided not to tell her, which meant it was up to me to keep this white wedding from becoming a red wedding.
Lucy'nin kaçtığı gerçeğini sakladığımı öğrenseydi Virginia'nın kızacağını biliyordum. Ben de söylemedim. Böylece bu beyaz düğünün de, kırmızı düğüne dönüşmemesi işi bana kalmıştı.
Well, you had it right not to be optimistic.
- İçindeki his doğru çıktı.
When your father was still alive, he left you an inheritance, with the condition that you had to be married before age 30, otherwise it would automatically pass to your uncle,
Baban hayatta iken, sana bir miras birakti 30 yasindan önce evlenmen kosulu ile, aksi takdir de hersey otomatik olarak amcayin olacakti.
Yeah, he had to know it would be fatal.
Evet, ölümcül olacağını bilmeliydi.
Well, it would have had to be bad enough to destroy Jimmy's cell.
Jimmy'nin telefonunu yok edecek kadar büyük bir kaza olmuş olmalı.
Had he allowed himself to be captured, it was only a matter of time before he gave up his entire operation.
Kendisini yakalatmaya izin verdiyse dahil olduğu operasyondan vazgeçmesi an meselesiymiş.
If he had a hand in it, then he needs to be punished.
Eğer bu işte bir parmağı varsa, cezalandırılması gerekir.
Wait, wait- - Dad, if you had to choose, who would it be?
Seçmek zorunda olsan kimi seçerdin?
Look, since we last spoke I've had a look at the figures, and it probably comes as no surprise to say that we won't be able to fund this building in the light of the current economic situation.
Bakın, son konuşamamızdan beri hesaplara bir göz gezdirdim ve şu anki ekonomik durumun ışığında, bu yapıya kaynak sağlayamayacağımızı söylemek herhalde şaşırtıcı olmaz.
So who designed this? It had to be a true believer,
Peki bunu kim yapmış?
Tanner may have hit 151, but since my car was cheaper, all I had to do was make it to 150 and I'd be the overall winner.
Tanner 242 yapmış olabilirdi, ama benim arabam daha ucuz olduğu için, tek yapmam gereken 240'a ulaşmaktı ve tüm müsabakayı kazanan ben olacaktım.
If the constitutional state hadn't become a parody of what it should be, then the criminal who ruined Luc Segers'life, would have been tried and convicted and this trial would not have had to happen.
Şayet hukuk devleti bir parodiye dönüşmemiş olsaydı Luc Segers'in hayatını mahveden suçlu hapse atılır ve şu anki dava görülmezdi.
Honey, I studied history, not how-to, but if there were such a thing as real witchcraft, and I somehow had the ability to use it, you would be the first person I would help.
Tatlım, ben tarihini çalıştım, nasıl yapılacağını değil ama eğer gerçek cadılık diye bir şey olsaydı ve bir şekilde onu kullanma yeteneğim olsaydı yardım edeceğim ilk kişi sen olurdun.
I haven't had a chance to examine it in detail, sir, but it appears to be a list of financial transactions, specifically every bribe and backhander
- İçinde ne var? - Detaylı inceleyemedim henüz. Ama gördüğüm kadarıyla Baidley kolejiyle belediye meclisi arasında tesbit ettiği para transferlerini, kendisine yöneltilen rüşvet tekliflerini belgelemiş.
I don't mean this to be disrespectful, but it was your lot that had the security of the place.
Saygısızlık etmek istemiyorum ama buranın güvenliğinden o gün siz sorumluydunuz.
Every civilisation on the Yucatan, be it the modern Mexicans or the Mayans, had to get their water from those deep wells, the cenotes.
Yucatandaki her medeniyet modern Meksikalılar veya Mayalılar olsun, sularını bu derin kuyulardan, obruklardan almaları gerekiyordu.
It's hard to be sure, but we think that it's these kinds of radiation levels that early life had to deal with.
Emin olmak zor, ama sanıyoruz ki erken yaşam bu tür radyasyon seviyeleri ile başetmek zorunda kaldı.
Yes, it means that the shooter also had to be standing on the opposite side of the room from the Camelia Room doorway.
Evet, bu demek oluyor ki, tetikçi de, Camelia Odasının karşısındaki odada dikiliyor olmalı.
He left cos he wasn't well, cos he had to keep getting drunk and he thought it'd be better... Be better without him.
Çünkü sarhoş olmaya devam etmek zorundaydı ve eğer giderse onsuz daha iyi oluruz diye düşündü.
No, if he had a reason for doing what he did, I would be happy to hear it, but otherwise, please leave.
Hayır, eğer bunu neden yaptığına dair geçerli bir sebebi varsa onu gerçekten duymak isterim ama konu başka bir şeyse lütfen gidin.
it had to be done 87
it had to be you 24
it had to be him 17
it had 43
it had to happen 24
it had nothing to do with you 25
had to be done 28
had to be 44
to be continued 170
to be on the safe side 18
it had to be you 24
it had to be him 17
it had 43
it had to happen 24
it had nothing to do with you 25
had to be done 28
had to be 44
to be continued 170
to be on the safe side 18
to be honest 1950
to better days 18
to be loved 19
to bed 99
to be blunt 18
to be more precise 22
to be quite honest 33
to be or not to be 51
to be happy 39
to be with you 30
to better days 18
to be loved 19
to bed 99
to be blunt 18
to be more precise 22
to be quite honest 33
to be or not to be 51
to be happy 39
to be with you 30
to begin with 126
to be fair 354
to be honest with you 224
to be free 36
to be completely honest 27
to begin 33
to be frank 90
to be perfectly honest 76
to be clear 133
to be precise 156
to be fair 354
to be honest with you 224
to be free 36
to be completely honest 27
to begin 33
to be frank 90
to be perfectly honest 76
to be clear 133
to be precise 156
to be specific 31
to be 126
to be sure 151
to be alone 26
to be safe 60
to be married 16
to be exact 289
to be truthful 21
to be 126
to be sure 151
to be alone 26
to be safe 60
to be married 16
to be exact 289
to be truthful 21