It just hurts перевод на турецкий
261 параллельный перевод
It just hurts right now, but you'll be all right.
Şu anda acıyor, ama geçecek.
It just hurts so much.
Çok canım yanıyor.
That's what I did. It just hurts more and more.
Ne yapsan canın daha çok yanıyor
It just hurts right now, that's all.
Şu anda canımı yakıyor o kadar.
It just hurts sometimes.
Sadece bazen acıyor.
I know. It just hurts.
- Biliyorum, sadece can yakıcı.
All this oozing, useless liquid, it just hurts my... skin.
Tüm bu gereksiz sıvılar, bu sadece canımı acıtıyor.
It just hurts physically, doesn't it?
Fiziksel olarak insanın canı yanıyor, öyle değil mi?
It just hurts me too much to be with you.
Seninle olmak bana çok acı veriyor.
It just hurts.
Sadece acıyor.
It just hurts to see him like this.
Onu böyle görmek bana acı veriyor.
- it just hurts my heart to think how little...
-... düşünmesi bile kalbimi acıtıyor. - Hayır.
It just hurts so bad.
Çok acıyor.
It just hurts.
Acıyor sadece.
It started out just hurting when I bit down... but now it just hurts all the time.
Önce çiğnerken biraz sızlamayla başlamıştı ama şimdi sürekli ağrıyor.
It's not just a slight pain, but it actually... hurts tremendously.
Rahatsızlık etmiyor, aslında çok hastayım.
It's not that I have any desires to be a Magistrate or anything, but looking at you right now, my heart just hurts.
Benim yargıç olmak gibi bir niyetim falan yok. Sizi bu halde görmek yüreğimi burkuyor yalnızca.
Funny how it hurts just in this one spot.
Sadece tek bir noktada ağrı yapması ne garip.
- Just show me where it hurts.
- Sadece bana nerenin acıdığını söyle.
Just so the show rolls. You don't care who it rolls over or who it hurts.
Sırf gösteri devam etsin diye, kimin acı çektiği kimin kalbinin kırıldığı hiç umurunda değil.
It's just that it makes me feel bad when Mr Hunsecker hurts you.
Sadece Bay Hunsecker'ın sana böyle davranması beni çok üzüyor.
IT HURTS JUST THE SAME, DOESN'T IT?
Yine de ağrır, değil mi?
- just let me know where it hurts.
- neren ağrıyor söyler misin?
If it hurts so much, just sit there until it gets better.
O kadar çok acıyorsa, iyileşene kadar sadece otur.
I just want to see where it hurts.
Neresinin ağrıdığını görmek istemiştim.
Two guys were trying to roll me, and she comes up... and hits one over the head with a bottle... and the other one, she just kicked in that spot where it hurts most.
İki herif bana bulaşıyordu ve o geldi birinin kafasına bir şişe viski geçirip ötekinin de en hassas yerine vurdu.
They just left me lying there, and now it hurts.
Beni oracıkta yatarken bıraktılar şimdi çok ağrıyor.
I don't care how much it hurts. Just get rid of it.
Ne kadar acı verirse versin, umurumda değil.
Look, I know this hurts. It's just... It's just a nick.
Acıttığını biliyorum ama altı üstü bir çizik.
You know, I have just as many feelings as you do and it hurts just as much when somebody steps all over them.
Benim de senin gibi duygularım var ve birleri onları çiğneyince acıtıyor.
JUST TELL ME WHERE IT HURTS.
Sadece nerede incindiğini söyle yeter.
- It hurts to breathe sometimes, but I think I'm just bruised mostly.
- Daha iyi hissediyor musun? - Bazen nefes almak canımı yakıyor ama en çok da her yerim çürümüş gibi geliyor.
That hurts me, just looking at it.
Buna sadece bakmak bile canımı yakıyor.
You may think I'm made out of armor but I'm just like any other human being and when I get cut it hurts and that cut me.
Belki demirden yapıldığımı sanıyorsun ama ben de her insan gibiyim. Ve yaralandığımda canım acır. Ve yaralandım.
I have laryngitis and it hurts to talk, so I'll just say one thing :
Larenjitim var ve konuşurken acıyor. O yüzden tek bir şey söyleyeceğim.
It's just... just... my hand hurts.
Bu... bu acıyor.
I mean, you know, it just still hurts so much.
Yani, biliyorsun, hala çok acı veriyor.
We just cry, you know, when it hurts.
Biliyorsun... biz sadece, canımız acıyınca ağlarız
It's just the lamplight, that hurts my eyes.
Lambanın ışığı gözlerimi acıttı.
It hurts just like it did the first time.
Tıpkı ilk defada olduğu gibi
Just because something hurts doesn't make it more true or significant.
Bir şey can acıttı diye, bu onu daha doğru ya da daha önemli yapmaz.
Sometimes, sometimes it hurts real bad and... you just wanna die, you know? You know what's it's like, sir?
Bazen,... bazen canın çok yanar ve ölmek istersin.
So it hurts me when you say, "So what?" because you are not just different, Jeremy. I think that you have a mind that, uh, that we won't evolve to for like, uh, thousands of years.
"Ee ne olmuş" demen beni üzüyor, çünkü sen sadece farklı değilsin Jeremy, bence öyle bir aklın var ki... bin yıl geçse de senin seviyene gelemeyiz evrimle.
But it hurts just as much as this. - which is much harder.
Ama en az bunun kadar da can yakar kaldı ki, bu daha çok can yakar.
Tell me where it hurts. " Well, that's just excellent, Niles.
Bana nerenizin acıdığını söyleyin. " Mükemmel olmuş Niles.
It just... hurts a little.
Sadece... küçük yaralar.
- Just tell me when it hurts.
- Canın yandığında haber ver.
It hurts. I just don't feel like I'm dying.
Ama ölüyormuşum gibi hissetmiyorum.
I'm sorry, it's just I feel so guilty about my dad, but I feel like if I help him it hurts you, and I don't want to hurt you, I love you.
Üzgünüm, sadece kendimi babam konusunda biraz suçlu hissediyorum. Ama sanki ona yardım edersem seni inciteceğimi düşünüyorum ve seni kırmak istemiyorum, seni seviyorum.
It just still sort of... hurts my feelings.
Sadece hislerimi incitiyor.
Just keep your mind open and suck in the experience. And if it hurts,..... it's probably worth it.
Sadece aklını ferah tut ve maceraya doğru ak, eğer acıtırsa... buna değer demektir.
it just happens 49
it just doesn't feel right 28
it just occurred to me 28
it just goes to show 17
it just feels right 19
it just so happens 29
it just is 92
it just doesn't 17
it just sort of happened 20
it just sucks 20
it just doesn't feel right 28
it just occurred to me 28
it just goes to show 17
it just feels right 19
it just so happens 29
it just is 92
it just doesn't 17
it just sort of happened 20
it just sucks 20