It just takes time перевод на турецкий
138 параллельный перевод
It just takes time.
Biraz zaman alacak.
It just takes time.
Sadece zaman alıyor.
It just takes time.
Bu zaman alır.
It just takes time.
Zamana bırak.
It just takes time, baby.
Sadece zaman alır.
It just takes time.
Sadece zaman alır.
It just takes time.
Sadece biraz zaman gerekiyor.
It just takes time.
Sadece birazcık zaman alacak.
Look, it just takes time, that's all.
Bak, bu zaman alır, hepsi bu.
It just takes time to walk over and do it.
Sadece oraya gidip düzeltmek biraz vakitlerini alır.
But it just takes time.
Ama vakit alır bunlar.
It just takes time.
Zaman gerekiyor.
It just takes time.
Sadece zaman gerekli.
It just takes time.
Bu sadece biraz zaman alıyor.
It just takes time.
Sadece zamana ihtiyaçları var.
It just takes time.
Yalnızca biraz zaman alıyor.
I just... it just takes time, you know.
Sadece biraz zaman ver, bilirsin.
Minus the dead body. It just takes time to adjust.
yani ceset sayılmasa da..
The, uh, social worker says he has above average intelligence... but, you know, I guess it just takes time for him to adjust.
Sosyal görevliye göre zekası ortalamanın üzerinde. Ama sanırım adapte olmak için zamana ihtiyacı var...
It just takes time.
Sadece biraz zaman alacak.
It just takes time.
Sadece zaman lazım.
Apparently I just didn't have what it takes... and the time had come to wrap up the whole Hollywood deal and go home.
Anlaşılan gereken yetenek bende yoktu. Hollywood sayfasını kapatıp eve dönmenin zamanı gelmişti.
It just takes a little time for her to get used to you.
Sadece alışmağa çalışıyor.
It takes a little time, just like burping a baby.
Biraz zaman alacak. Bebeğin gazını çıkarmak gibi.
It just takes a little time.
Elbette, sadece biraz zamana ihtiyacın var.
It just takes some time.
Biraz zaman alacak.
It takes a second, just the time to identify myself
Kendimi tanımam bir saniye sürüyor.
It just takes a little time, you know, but...
Biraz zaman alacak.
But I was even more scared to let myself love you... because every time I let love in, somebody takes it away... and it just hurts so bad.
Fakat sana aşık olmak beni daha da korkuttu... çünkü her aşık oluşumda, birisi gelip onu aldı... ve bu canımı çok yaktı.
It just takes so much time.
Çok fazla vakit harcıyorsun.
It just takes me a little time to get used to being so intimate, that's all.
Bak, hoşuma gitti, o kadar yakın olmaya alışmam için biraz zamana ihtiyacım var.
It just takes a little time.
Sadece biraz zaman alır.
- It takes some time to get used to. - I just have to find Elena.
Alışmak için zamana ihtiyacın var.
( LAUGHING ) Honey, it just takes a little time to get there, that's all.
Anlamam zaman alabilir.
It just seems like Phillip takes the NASA route almost every time.
Görünen o ki Phillip her zaman NASA rotasını kullanıyor.
Just the time it takes to express those ridiculous, self-centered teenage ideas.
Delikanlıların gülünç ve bencil düşüncelerini dışa vurdukları yaştasın.
It just takes a little time for them to come together.
Biraraya gelmeleri fazla uzun sürmez.
I thought I'd be able to finish this time, but I just don't have what it takes to be a college graduate.
Bu sefer bu işi bitireceğimi düşünmüştüm, ama üniversiteden mezun olmak... için gereken şeyler bende yok.
Pralidoxime is very effective. It just takes a little time for it to kick in.
Pralidoxime çok etkilidir ama etkisini göstermesi zaman alır.
You you, you just, it takes time
Sen.. sen.. bu şey zaman alır
And basically... then one just takes the device out... sets it beside the experiment within six inches to a foot... and turns it on for a period of time.
Deney devam ediyor... Ve temel olarak... biri aleti dışarı çıkarıyor, deneyin yanına kuruyor, ve bir süreliğine açıyor.
It just takes time.
Kökleri hala orada.
'cause it just takes some time for me to adjust my abilities to new... situations.
Çünkü benim için yeteneklerimi farklı durumlara alıştırmak biraz... zaman alacak.
Yeah, it just takes a really long time to reboot in the morning.
Evet, sabahları yeniden açılması çok uzun sürüyor.
it just takes its time.
İçmek seni öldürmez demek isterdim ama öldürecek.
It just takes a little time, that's all.
Sadece biraz zaman alacak, hepsi bu.
It just takes some time, you know?
Sadece an meselesi, biliyorsunuz.
Every time she takes Gulley for Communion, and I just stay there in the pew... it is a big deal, Ellen.
Gulley'i ne zaman ayine götürmek istese benim orada durup... Bunun önemi büyük, Ellen.
You just have to work through it, feel the feelings. Just takes time.
Sadece mücadele etmelisin Hissetmelisin zaman alacaktır
And it just really takes time, and I... And...
İnsanın zamana ihtiyacı oluyor ve ben...
It's just a matter of time before it takes off.
Grubun harika.
it just happens 49
it just doesn't feel right 28
it just occurred to me 28
it just goes to show 17
it just feels right 19
it just so happens 29
it just is 92
it just doesn't 17
it just came out 53
it just slipped out 30
it just doesn't feel right 28
it just occurred to me 28
it just goes to show 17
it just feels right 19
it just so happens 29
it just is 92
it just doesn't 17
it just came out 53
it just slipped out 30