Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ L ] / Let them

Let them перевод на турецкий

21,524 параллельный перевод
We can't let them leave.
Gitmelerine izin veremeyiz.
No matter how surrounded you are by lies, don't let them in.
Yalanlarla ne kadar çevrili olursanız olun İnanmayın.
Let them live out their shortened lives.
Bırak da kısa hayatlarını yaşasınlar.
Let them find it, right?
Bırak bulsunlar, değil mi?
We have to let them approach as much as possible.
Onların mümkün olduğunca yaklaşmalarına izin vermeliyiz.
Let them believe that we are all dead.
Onların hepimizin öldüğüne inanmalarına izin verin.
Do not let them go!
Onların gitmesine izin vermeyin!
I can't let them get away with this.
Bunun yanlarına kalmasına izin veremem.
I've let them all down.
Hepsini hayal kırıklığına uğrattım.
Let them.
Bırak gelsinler.
You let them in here?
- Onları içeri mi aldın?
Let them die?
Ölüme mi terk etseydi?
You're just not gonna let them in, that's it!
Girmelerine izin verme, hepsi bu.
Let them work.
Bırak çalışsınlar.
I think we ought to stop getting in the middle of their problems, let them handle it themselves.
Bence sorunlarının ortasında kalmayı bırakmalıyız ve çözümü kendileri bulmalılar.
Sorry I let them take Willa! - Hahaha!
Willa'yı almalarına izin verdiğim için özür dilerim!
I can't let them get that book, because if they do, they'll use the book to summon a bigger demon.
Kitabı ele geçirmelerine izin veremem çünkü ellerine geçirirlerse, kitabı daha büyük bir şeytan çağırmak için kullanırlar.
It wasn't my fault. I didn't let them in.
Benim suçum değildi, binmelerine ben izin vermedim.
I let them on the boat. This is my fault. - Look, man...
Onların gemiye binmelerine izin verdim, hepsi benim suçum.
We're just going to let them throw him out?
Onu buradan atmalarına göz mü yumacağız?
They don't know where our colonia is and we can't let them know.
Nerede yaşadığımızı bilmiyorlar, bilmelerine de müsaade edemeyiz.
I won't let them touch you.
Sana dokunmalarına izin vermem.
Let them in.
Girsinler içeri.
[The Closer] So, why did you let them use your house?
Peki evinizi kullanmalarına neden izin verdiniz?
Chris, don't let them do this.
Chris, bunu yapmalarına izin verme.
Let them kill James.
James'i öldürmelerine izin verebilirdim.
- We had to let them in. 43 of them.
- İçeri almak zorundaydık, kırk üçünü de.
Just let them go. Let them go.
Bırak onları, bırak gitsinler.
- Jared, let them go.
- Jared, bırak gitsinler.
The servers are starting to heat up, but the Danish say there are breakers that will never let them overload.
Sunucular ısınmaya başladı, ama Danimarkalılar aşırı yüklenmeyi engelleyecek sigortalar olduğunu söylüyorlar.
Someone will let them know.
Haber verirler herhalde.
Should've known you'd never let them.
Bunu yapmalarına asla izin vermeyeceğini bilmeliydim.
Let me get them for you.
Durun size getireyim.
Let's draw them out.
Onları konuşturalım.
They need a little sharpening but come on, let's try them on.
Biraz keskinleştirilmeleri lazım, ama bir dene bakalım.
If she unites what was scattered, she will let the revenants of Wyatt Earp loose and set them free of the Ghost River Triangle.
Parçaları birleştirirse Wyatt Earp'ün vurduğu hortlaklarını salıverecek ve onları Hayalet Nehir Üçgeni'nden azat edecek. Kızı öldürecek.
When you sent letters to Papa, he'd let me read them.
Babama mektup yolladığın zaman onları ben de okuyabiliyordum.
We melt it down, paint it on, drip it on, let it solidify, and then we lift them out.
Mumu eritiriz, üzerini boyayıp damlatarak katılaşmaya bırakır, ardından eşyaları dışarı çıkarırız.
- Let me convince them.
- Bağlantınızı ben ikna edeyim.
Let me keep them.
Bende kalsin.
Now I'm giving it to them. Are you gonna let me?
Simdi onlara vermem lazim bunu, izin verecek misin?
We are not gonna let you lead them back to us.
Onlardan kurtulduk.
Let's write down a bunch of fun things to do, put them in a hat, and pick one out each day.
Bir sürü eğlenceli şey yazıp bir şapkaya atalım ve her gün birini seçelim. - Olmaz.
Just let me sleep for a little while, then I'll take you to see them.
Biraz uyumama izin ver, sonra seni onları görmeye götüreceğim.
Let me take them.
- Onları almama izin ver.
Let's get them!
- Gebertelim şunları!
Let's show them what a hero does.
Onlara kahramanların ne yaptığını gösterelim.
- Let them go.
- Bırak onları.
And now, let's begin... fucking them all to death!
Ve şimdi, başlayalım hepsini ölene kadar sikmeye!
Let's give them a moment before we tell them the bad news.
Kötü haberleri vermeden önce biraz bekleyelim.
Well, you guys got this, so... I'm gonna let them... I'm gonna let...
Şey, siz işi çözdünüz, o yüzden ben sizi bırakayım... çift zamanı geçiriyorlar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]