Make something up перевод на турецкий
709 параллельный перевод
Make something up- - anything!
Uydur işte... ne olursa!
If I'm not back before the end, make something up.
Bitmeden geri dönemezsem bir şey uydurursun.
I'll make something up, anything.
Bir şeyler yapacağım, ne olursa.
Say what you want, make something up, delay it!
Bir şeyler uydur, ertele şunu.
I feel I should make something up.
Bir şeyler yapmam gerektiğini hissediyorum.
I'll make something up, I suppose.
Bir şeyler uyduracağım zannedersem.
In this case, let's make something up, an excuse
O halde, bir şeyler yapalım, bir bahane bulalım.
Why should I make something up?
Neden bir şeyler uydurmam gerekiyor ki?
You want me to make something up?
Uydurmamı mı istiyorsun?
You want me to make something up?
Bir şey uydurmamı mı istiyorsun?
- Could I make something up like that?
- Böyle bir şeyi uydurabilir miyim?
- No, I'll have to make something up.
- Hayır, uydurmam gerekecek.
Make something up.
Aklına geleni söyle işte.
I'll make up something.
Bir şeyler uydururum.
You're too intelligent to make up something I could check so easily... but you're intelligent enough to have broken it yourself to strengthen your story.
Doğruluğunu kolayca kontrol edebileceğim bir şeyi uyduracak kadar zekisin o radyoyu hikayenin inandırıcılığını güçlendirmek için, kendin bozmuş olabilirsin.
Maybe if I start the lower hall and scrub my way up today, it'll make something special out of it for me.
Belki bugün, alt merdivenlerden yukarı doğru temizlemeye başlarsam benim için de özel bir gün olur.
Can't you make up your mind to do something?
Bir şey yapmaya karar veremiyor musun?
So now they do something good to make up for it, see?
Bu yüzden bundan kurtulmak için iyi olduğunu düşündükleri... bir şeyi yapıyorlar.
Today you, tried to do something to make up for it. And Dad threw it back in your face.
Bugün bunu düzeltmek için bir şeyler yapmaya çalıştın ve babam sana yolu gösterdi.
Because you're squirming for me to do Something wicked to you - Make a pass for you, bowl you over, sweep you up,
Çünkü sana fena bir şeyler yapmam için sana kur yapmam seni şaşkına çevirmem, ayaklarını yerden kesmem o çocuksu hallerini sona erdirmem sana para ve günah vermem için yanıp tutuşuyorsun.
You know son it's a pretty serious thing to make something like this up, don't you?
Söylesene evlât. Neden onlar da gelmedi?
Something's up, ma'am, but I can't make it out.
. Bayan bişeyler daha yüksek ama ben onu fark edemedim.
Make up something if you have to.
Herhangi bir şey için.
He's all wound up to do something. Your yelling will only make it worse.
Ona engel olamazsın, bağırışların durumu daha da kötü yapacak.
Why don't we stop fooling around with all this small stuff and make up our minds and do something?
Neden, böyle ufak tefek şeylerle oyalanmayı bırakıp kararımızı verip, bir şeyler yapmıyoruz?
We need to come up with something to confuse him, to make him believe that the hunter is someone else.
Kafasını karıştırıp, avcının başka birisi olduğuna olduğunu inandırmak için, bir şeyler bulmalıyız.
She's got a little ginger moustache, but I find I'm quite willing to overlook the odd blemish in a woman, provided she's got something else to make up for it.
KızıI bir bıyığı vardı, ama iyi yanları olursa, kadınların kusurlarına katlanabilirim.
I know what they cut off, but at least they don't make tobacco pouches out of them uhah... that's something else you soldier boy's made up...
Neyi nasıl kestiklerini bilmiyorum. Geri dönmemiz mümkün değil ha, ah başka bir şey olmazsın bunlar senin gibi askerlerin yaptığı sıradan işler.
He wants to talk to you about something so I wanted to make sure you'd be home and wait up for him, will you?
Ne zaman geleceğini bilmiyorum ama yatmadan onu beklemeni istiyordum. Önemli bir karar verdi bu akşam.
Try to make up something.
Bir şeyler uydurmaya çalış.
Well, no make-up, but I can do something around the eyes.
Peki, makyaj olmasın, ama gözlerin etrafına bir şeyler yapabilirim.
Well, I just thought that... that maybe you might want to do something to try and make it up to her.
Ben sadece belki sen, onun gözüne girmek için birşeyler yapmayı istersin diye düşündüm.
Make up something to eat.
Yiyecek bir şeyler hazırla.
I see that when you make up your mind about something, Nothing will change it for you.
Görüyorum ki eğer bir şeyi kafana koymuşsan, hiçbir şey onu değiştiremez.
If we do not find as much money as we could wish we may make it up in something else.
Ama demek istediğim, eğer umduğumuz mal varlığını bulamazsak, bunu başka şeylerle telafi etmeyi deneyebiliriz.
They see something they don't like, they shoot it up, burn it down, make up their own laws.
Beğenmedikleri birşey olduğunda... yakıyorlar, yıkıyorlar... kendi kanunlarını yapıyorlar.
I wanna make something out of myself, have people look up at me for a change.
Ben de önemli biri olmak istiyorum, insanlar bana saygı duysun istiyorum.
Isn't there something we can do to make up for what happened?
Olanları telafi etmenin bir yolu yok mu?
The two of you cooked something up to make me look a silly fool?
Ve ikiniz beni aptal durumuna düşürecek bir numara planladınız.
You know, it takes a lot of courage to get up here... and do something that you know people will make fun of.
Biliyorsunuz buraya çıkıp milletin eğleneceği..... bir şeyler yapmak cesaret isteyen bir iş.
Make up something then.
Uydur sen de o zaman.
I did something to make your eyes open up, right?
Sen gözlerini açıp kapayana kadar bişeyler yaptım, öyle mi?
JES : I wanna make something very clear up-front, Mr. Smith.
Bir şeyi açıkça belirtmek istiyorum Bay Smith.
What do you say we go get something to drink, make up and be friends?
Bir şeyler içmeye, barışmaya ve dost olmaya ne dersiniz?
But don't you have to know something about make up before you can sell it?
- İyi de satmadan önce makyaj hakkında birşey bilmen gerekmiyor mu?
It's like God gave you something, man, all those stories that you can make up and He said, " This is what we got for you.
Tanrı sana bir yetenek vermiş oğlum, hikayeler yazabiliyorsun. Tanrı demiş ki : " İşte bu sana hediyemiz.
I don't like to impose on my subjects till I have something written up you know, in case they want to make changes.
İncelediğim kişileri bir şeyler yazmadan rahatsız etmeyi sevmem. Değişiklikler yapmak isteyebilirler.
We can make something up.
- Olsun. Bir şey uydurabiliriz.
Wait a minute. You're not cooking up something that's going to humiliate my friends and make them look stupid, are you?
Dostlarýmý küçük ve aptal durumuna düþürecek bir þey yapmayý planlamýyorsun, deðil mi?
The blind was up and the window shut, but I could just make out the bushes on the lawn, and it seemed to me for a moment that I saw something moving among them.
Güneşlik açık, pencere kapalıydı,... sadece çalı ve çimleri görüyordum. Ama bir anda sanki oradan,.. ... bir şeyin geçtiğini fark ettim.
What he could not make out was how I knew... when he was up to something.
Onun bir türlü anlayamadığı, ne işler çevirdiğini... nasıl anladığımdı.
something up 27
up here 454
update 59
upper 104
upon 29
upset 163
uptown 38
upstairs 739
upright 26
upside 40
up here 454
update 59
upper 104
upon 29
upset 163
uptown 38
upstairs 739
upright 26
upside 40
uptight 38
upsy 47
upstate 42
uppercut 41
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
upside down 57
upsy 47
upstate 42
uppercut 41
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
upside down 57
up top 130
up to you 126
up against the wall 84
up guy 119
up call 187
up and at' em 72
up north 49
up the stairs 74
up we go 50
up now 50
up to you 126
up against the wall 84
up guy 119
up call 187
up and at' em 72
up north 49
up the stairs 74
up we go 50
up now 50