Maybe so перевод на турецкий
11,565 параллельный перевод
Maybe so, but, Barbara, court records tell us that Johnnie assaulted you on... _
Belki öyledir, ama Barbara mahkeme kayıtlarına göre Johnnie sana saldırmış...
- Maybe, maybe, maybe so.
- Belki, belki, belki bu yüzden.
Maybe someplace, uh, closer to Albuquerque since I'm going between the two so much.
Sürekli gidip geldiğim için Albuquerque'ye daha yakın bir yer olabilir.
Maybe so, but they're no ready for combat as they stand.
Belki öyledir ama durdukları kadar savaşa hazır değiller.
I was just saying that maybe we should get some sleep so we can make better decisions for tomorrow.
Biraz uyumaktan bahsediyorum, yarın daha iyi fikirler üretebiliriz.
So maybe he had some of this high tech shit and they used it.
Yani belki o yüksek teknoloji şeylerden vardır ve kullanmışlardır.
Maybe, but Star Helix knows I'm onto you, so... You wanna be careful how far you wanna take this.
Belki de ama Yıldız Burgusu peşinde olduğumu biliyor bu yüzden bunu ne kadar sürdüreceğin konusunda dikkatli olmak isteyebilirsin.
Oh, uh, and if you wouldn't mind keeping it under wraps, because I have a whole thing planned, so maybe don't say anything.
Oh, uh, ve onu sarar haldeyken sakıncası yoksa, Çünkü planlı bir şeyim var, bu yüzden belki bir şey söyleme.
Well, I know you've got a lot of work to do, so maybe this will turn that frown upside down.
Yapılması gereken çok işin olduğunu biliyorum. Bu belki de bu kaşlarını baş aşağı çevirir.
He did three years, he never snitched on me before, so I don't know what he was doing, maybe he was scouting him or something because...
Üç yıl yattı. Bana hiçbir şey anlatmadı. O yüzden ne yaptığını bilmiyorum.
Maybe you could dress up, like before, so I could remember?
Belki eskiden yaptığın gibi giyinirsen onu hatırlayabilirim.
Know what I'm saying? So maybe you do me a solid and front me for a few things.
Belki arkadaşına yardımcı olmak için biraz borç verirsin diyordum.
So, uh, maybe y'all can accompany these fools on a run.
Belki bu serserilere satışta destek olursunuz.
So, uh, do you want to exchange e-mails or... I don't know, maybe catch up?
O zaman, şey, e maillerimizi verelim mi birbirimize... ne bileyim, belki konuşuruz falan?
So I was thinking maybe we could get a drink after the show tonight.
Düşünüyordum da belki gösteri sonrası bir şeyler içeriz, ne dersin?
Maybe you weren't supposed to get this job... So that you could be here.
Belki de burada olabilesin diye, bu işi almaman gerekiyordu.
His booth rent is due, so maybe he'll return my call.
Bana kirasını ödeme vakti geldi, belki beni geri arar.
Well, maybe, you shouldn't have jumped in the sack with him so quickly.
Belki de hemen mercimeği fırına atmasına izin vermemeliydin.
Actually we're going to head further south..... so maybe you have some recommendations for us?
Aslında biz güneye gidiyoruz... Bizim için önerileriniz var mı?
Maybe I'm a little nervous, but it's just because I'm so proud of you.
Birazcık gerginim, çünkü seninle gurur duyuyorum..
Hers, and maybe even more so, mine.
Onun veya belki de daha çok kendimin...
So, just in case... maybe you should take Communion.
O yüzden, her ihtimale karşı belki de cemaate girmelisin.
Maybe Marco would not drink so much?
Bence Marco o kadar içmemeli.
So, maybe I'm getting a little carried away.
Belki, kendimi çok kaptırıyorumdur.
So if someone flew here to send that message... Or they were here already, in an embassy, maybe.
O zaman biri mesaj yollamak için buraya geldi... ya da zaten buradalardı, belki elçiliktendir.
Or maybe a little extra so I can take my girlfriend to Gray's Papaya.
Kız arkadaşımı Gray's Papaya'ya götürebilmem için biraz ekstra.
Maybe if you weren't so busy being chancellor and doctor to avoid your own pain, you'd realize you suck at both jobs.
Kendi acından kaçmak için hem başkanlık hem doktorluk yapıyor olmasan ikisinde de kötü olduğunu görürdün.
Hey, so do you think maybe you're rushing into the whole baby thing?
Sence de bu bebek olayını aceleye getirmiyor musunuz?
- Ah... ♪ So call me maybe We're cool, we're cool.
Sıkıntı yok, sıkıntı yok.
So this is my story clouded by lost brain cells, self-aggrandizement, and maybe a little bullshit, but how could it not be, this fucking life?
İşte bu da benim hikayem, kaybedilen beyin hücreleriyle kendini abartma, belki de biraz palavrayla örülmüş ama o da olmadan nasıl olacak ki bu hayat?
Well, he is sleeping right now so he can't talk to us, but maybe he can hear us.
Şu anda uyuduğu için bizimle konuşamaz ama bizi duyabilir.
I have to go to work, so I was hoping that maybe you could be here when she gets back in case she needs some support.
İşe gitmek zorundayım, yani umuyorum ki bu gün burada olursun geri döndüğünde biraz desteğe ihtiyacı olacak.
So maybe we don't go back yet.
Belki de henüz geri dönmemeliyiz.
Well, maybe if you'd kept your trap shut, they wouldn't have knocked that head of yours around so much and you could keep straight the days of the week.
Tamam, belki de eğer sen dilini tutabilseydin, Onlar senin kafanın etrafına çok fazla vurmayacaklardı Ve sen dümdüz devam edebilirsin haftanın günleri boyunca.
- Maybe you're just so cold.
Belki de sen çok soğuksundur.
I mean, maybe. I hope so.
Yani öyle umuyorum.
Maybe I'm not squeaky clean. But nor, I suspect, are you and your little friend here, so maybe just leave it at that.
Belki tertemiz biri değilim ama sen ve şu küçük arkadaşının zanlısı falan değilim.
We don't know how long it's going to be until she's well enough to talk, so I was hoping, in the meantime, maybe you might like to review original case files and see if there was a link between the two girls.
Kız ile konuşmak için iyileşmesini ne kadar bekleyeceğimizi bilemedik. Bende düşündüm ki, bu süre içerisinde iki kız arasında bir bağlantı var mı diye dava dosyalarına tekrar bir bakmak istersiniz.
So maybe there's still one out there.
- Belki hâlâ yaşayan biri vardır.
Maybe you should take one of those pills the doctor gave you so you can get some sleep.
Doktorun verdiği haplardan alsan iyi olur, belki biraz uyursun.
Yeah, get a nice, little bungalow, or maybe not so little.
- Ya da küçük olmasa da olur.
That being said, the timing of that big boat noise was... pretty suspect, so, Frank, maybe don't push his buttons?
Bununla birlikte, o gemi sesinin zamanlaması şüphe uyandırıcıydı biraz. Bu yüzden belki de damarına basmasan Frank?
So, like, maybe, like, um, some, like, brown rice.
Belki de, esmer pirinç gibi bir şey.
OK, so, maybe he's a little bit... special.
Evet, sanırım biraz özel biri.
So maybe now they'll give a shit.
Belki artık umursarlar.
So you can decide... To fight me, maybe kill me, and figure out a way of hauling yourself back to that ship alone or acknowledge the fact that you and I would be a hell of a lot better off as partners than as rivals.
Böylece karar verebilirsin benimle dövüşmeye belki öldürüp gemiye tek başına dönmek için plan yaparsın.
Well, I'm almost done, so, maybe you want to come over and Netflix and chill and...
Şey, nerdeyse bitirdim, belki... uğramak istersin, film filan izleriz...
So maybe we could take a walk tomorrow morning?
Yarın sabah yürüyüşe çıkabilir miyiz?
It's kind of a grown-up party, so maybe you have a fancy uniform?
Bu yetişkin partisi belki havalı bir üniforman vardır?
So... so maybe this "you not being remotely attracted to me at all" thing is something that we can, like, work on.
Belki de bu "bana ilgisiz olma olayın" üstesinden gelebileceğimiz bir şeydir.
Great. So I was thinking maybe I could give you a ride.
Gideceğin yere bırakabilirim istersen.
maybe someday 76
maybe some other time 120
sorry 58639
solo 156
sofia 386
something went wrong 81
sonia 229
sort 19
so cute 228
sola 22
maybe some other time 120
sorry 58639
solo 156
sofia 386
something went wrong 81
sonia 229
sort 19
so cute 228
sola 22