Metaphor перевод на турецкий
1,334 параллельный перевод
I'll give you a metaphor, Bette. Go ahead and throw yourself off the 405 overpass.
Al sana bir mecaz, Bette git ve kendini köprüden at.
Is that a sports metaphor?
Bu bir spor mecazı mı?
The cereal's just a metaphor.
Buğday gevreği bir metafor.
- Nice work on the metaphor.
- Güzel benzetmeydi.
This is a very mixed metaphor.
Bu çok karışık bir metafor.
You do realize it's a metaphor?
Benzetme yaptığımın farkında mısın?
God, I wish I had a metaphor to explain that better.
Tanrım, keşke bunu anlatacak bir benzetme olsaydı.
Think I pushed that metaphor too far.
Galiba mecazi anlatımı biraz abarttım.
Were you not paying attention when I was doing my murder scene metaphor?
Cinayet sahnesi benzetmemi yaparken aklın neredeydi?
OK, that is a convoluted metaphor, Booth.
Yumurtalarda yatıyor. - Tamam, bu karışık bir benzetme oldu Booth.
The bottle. That's a useful metaphor.
Şişe kullanışlı bir metafordur.
You've been asked several times not to use the soufflé metaphor.
Sana kaçkezdir dedim sufle mecazını kullanma diye.
Science fiction is a existential metaphor.
Bilimkurgu, varoluşsal bir benzetmedir.
It's like a brilliant metaphor for the-for the arteries of the city being clogged by-by all that fat.
Şehrin arterlerinin tonlarca yağ tarafından tıkanması gibi muhteşem bir benzetme.
How's about this for a metaphor?
Bunun nesi benzetme?
Your water metaphor relating to emotional distance, but then that glides into this erotic thing...
Duygusal uzaklıkla ilişkilendirdiğin su metaforu ama sonra şu erotizme kayan şey.
I really thought she was a metaphor, not an actual human being.
Onun bir sembol olduğunu düşündüm gerçek bir insan olduğu aklıma gelmedi.
It's not that everything is a metaphor for sexuality, that whatever we are doing, we are always thinking about that.
Yaptığımız ve düşündüğümüz her şey... cinsellik için bir metafor değildir.
And I think that this is the metaphor of our predicament.
Zannediyorum bu bizim çıkmazımıza ilişkin bir metafordur.
These ships carry, I think, a great metaphor... of, you know, connecting us through seas.
Bence bu gemiler, bizi denizlerle birleştirme benzetmesini yansıtıyor.
Can you phrase that in the form of a metaphor?
Bunu mecaz kullanarak açıklayabilir misin?
I'm not getting the metaphor.
- Mecazını anlamadım.
No metaphor.
- Mecaz değildi.
Sure, abandon the metaphor.
Tamam. Mecazi anlatımın içine et! Güzel.
There's no metaphor.
Bir teşbih bile yok.
No metaphor?
- Teşbih yok mu?
Now, let's take this metaphor, blow it up and apply it to you and your life.
Şimdi bu örneği hayatınıza uygulayalım ;
- That's a metaphor.
Benzetme bu.
It s a metaphor.
Bu bir teşbih mi?
No, no, it's a metaphor.
Hayır, bu bir benzetme.
The guy's metaphor of choice was "transistors" to describe the cyberbrains of senior citizens... isn't it?
Adamın yaşlıların siberbeyinlerini tanımlamak için kullandığı mecaz seçimi "transistörler" di... değil mi?
No, that is not a metaphor.
Hayır, bu bir benzetme değil.
I thought I was Oprah in this metaphor.
- Oprah olduğumu sanıyordum.
Moby Dick is actually the perfect metaphor for this town.
Moby Dick belki de bu kasaba için en mükemmel metafor.
The apartment is a metaphor for Marshall.
Apartman aslında Marshall'ı simgeliyor.
- It's a metaphor.
- Mecaz anlamda.
To hell with the metaphor. You get the point, right?
Benzetmeyi boş ver, demek istediğimi anladın değil mi?
It's a metaphor.
- Bu bir benzetme.
A bridge is not merely a feat of engineering and architecture, a bridge is also a metaphor.
Bir köprü sadece bir mühendislik ve mimarlık becerisi değildir. Köprü aynı zamanda bir benzetmedir.
As I was saying, a bridge is a metaphor, a meeting place between here and there, between the past and the future.
- Dediğim gibi. Köprü bir benzetmedir. Burasıyla orası, geçmişle gelecek arasında bir buluşma noktasıdır.
But I might be the only one who believes in the apartment-as-a-metaphor - for-a-relationship thing.
Ama belki de ben "ev ilişkinin aynasıdır" lafına inanan tek kişiyim.
Is it a metaphor for the chasm that separates our family?
Bu, ailemizi ayıran uçurum için bir metafor mu? ( Metafor : Benzetme, çeviren )
That's a metaphor.
Bu bir benzetmeydi.
Although, perhaps the unborn baby metaphor...
Aslında, belki de doğmamış bebek değişime uğrar...
- That's a metaphor.
- O bir metafor.
- What's it a metaphor for?
Neyin metaforu?
Sounds like Mr. Harlow is not only a master of metaphor, but also inclined toward violent confrontation.
"Anlaşılan Bay Harlow sadece mecaz ustası değil..." "... silahlı çatışmaya da eğilimliymiş. "
You really want to run this metaphor into the ground, huh?
Kelimelerle oynamayı çok seviyorsun, değil mi?
Are we done with this metaphor?
Hala mecazla işimiz bitmedi mi?
His metaphor is apt.
O mecazi bir kavram ve bana ait.
So let's look at that for a moment. Let's use this metaphor :
şimdi buna bakalım.