Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ M ] / Must go

Must go перевод на турецкий

7,094 параллельный перевод
I must go back and practice my groveling.
Geri dönmeli ve rezilliğim konusunda alıştırma yapmalıyım.
Besides, we must go.
Ayrıca, biz gitmek gerekir.
If I can't be with Mak in this world, then Pee Mak must go with me.
Bu dünyada Mak'la olamıyorsam o zaman Pee Mak da benimle gelmeli.
We must go there
Oraya gitmeliyiz.
You must go!
Gitmen lazım.
We must get him away from there and someone must go in and -
Dikkatini dağıtıp onu oradan uzaklaştırmalı ve biri eve girip...
For your safety, all residents of Chester's Mill must go to Sanders Cement Works immediately.
Güvenliğiniz için, tüm Chester's Mill sakinleri derhâl Sanders Beton Fabrikası'na gitmelidir.
You must go!
Gitmen gerekiyor!
You must go for Petit-Matin.
Petit - Matin'e oynamalısın.
We must go.
Gitmeliyiz.
I must go.
Gitmek zorundayım.
.. Roger John Cordrey, in respect of the four counts, you must go to prison for concurrent terms of 20 years...
... Roger John Cordrey, münferit dört hüküm nedeniyle eşzamanlı 20 senelik hapis cezası alacaksınız...
Also, we must go.
Ayrıca, kesin gitmeliyiz.
You must go to your Noonim's house.
- Ablanızın evine gitmelisiniz.
But at this point, we must go alone.
Ama buradan sonra yalnız gitmek zorundayız.
I must go
Gitmeliyim.
I must go.
Ben gidiyorum.
I really must go, girl.
Gerçekten gitmeliyim ufaklık.
We must go!
Gitmeliyiz!
You must go alone.
Yalnız gitmelisiniz.
But the mission must go ahead as scheduled.
Ama görev planlandığı gibi devam etmeli.
I realize that's a problem, but it's the last day of school and I must go and get the children's report cards.
Bunun sorun olacağının farkındayım fakat bugün okulun son günü ve okula gidip çocukların karnelerini almalıyım.
You must go now.
- Artık gitmelisin.
She has seen it, I must go to the labyrinth and face the Minotaur.
Bunu gördü. Labirente gidip Minotor'la yüzleşecekmişim.
I must go where I'm needed!
Gerekli yerlere gitmem gerekiyor!
What comes in must go out, right?
İçeri giren dışarı çıkmalı, değil mi?
- I must go.
- Gitmem gerek.
- I must go now.
- Şimdi kapatmalıyım.
He said that if there's one thing that she believes in, it's that the show must go on.
Bana karısının inandığı tek bir şey varsa o da gösterinin devam etmesi gerektiği olduğunu söyledi.
The show must go on. Ah!
- Gösteri devam etmeli!
But in the midst of all this death, life must go on.
Ama bunca ölüm ortasında, hayat devam etmeli.
If you are to have a happy life, you must go somewhere where your father's name cannot follow you.
Mutlu bir hayatın olmasını istiyorsan babanın isminin seni takip edemeyeceği bir yere gitmelisin.
But you must not let the joss sticks go out!
Ama kesinlikle tütsüleriniz sönmemeli.
We must continue for when they go to the queen.
Evet ama bekleyip görüşmeleri de çekelim, değil mi?
Must these assembled men go un-entertained, therefore?
Burada toplanan bu insanlar eğlenemeyecek öyleyse?
You know, I must say I go back and forth on this boyfriend-girlfriend thing, but those moments when you worship me really keep you in the running.
Bazen bu sevgili olayında şüpheye düşüyorum ama bunun gibi bana taptığın anlarda devam edebiliriz diye düşünüyorum.
EVEN THOUGH WE ALL KNEW WITH HARRY'S HEART CONDITION HE COULD GO AT ANY TIME, YOU MUST BE DEVASTATED.
Harry'nin kap durumundan dolayı bunun her an olabileceğini biliyor olsak da bu durum seni perişan etmiş olmalı.
But if it brought you here, it must want me to go.
Bu şey seni buraya getirdiyse benim de gitmemi istiyor olmalı.
- Must I go on? - Please do.
- Devam etmeli miyim?
Before I go, I-I must ask about Eva.
Gitmeden önce, ben-ben Eva'yı sormak zorundayım.
It must be my willingness to go along with all her crazy ideas.
Büyük ihtimalle onun çılgın fikirlerine karşı olan isteğim olmalı.
Mr. Go must be bored just waiting
Bay Go'nun beklemekten canı sıkılmış.
NC must strike them out or else they will face Mr. Go on full bases
NC, Doosan'ı üç out ile oyun dışı bırakabilecek mi? Yoksa Bay Go'nun doldurduğu kaleler ile yüzleşmek zorunda mı kalacak?
I must ask you to go.
- Gitmenizi rica ediyorum.
Must we go with them?
Onlarla mı gitmeliyiz?
I must admit I have my doubts about carrying out this plan with so little assurance to go on...
Size yardım edemem ama böylesine bir operasyonun daha önce test edilmemiş bir varsayıma dayandırılmasından huzursuzum.
For a guy who loves New York this much, to leave it, you must really need to go, huh?
New York'u bu kadar seven biri orayı terk ettiğine göre, gerçekten gitmesi gerekiyordur, değil mi?
You must be so tired. Go to sleep now.
Çok yorgun olmalısın.
Bronson must've been a source for the article. Go.
- Bronson makale için kaynak kişi olmalı.
Like if you go to Hillford, people are like, "Oh my God, you must be so hot."
Hillford'a gidiyorsan, insanlar, "Aman Tanrım. Çok seksi olmalısın." diye düşünüyor.
For now, lets go over there where it's a bit dark. I think Team Leader Kang approached Tae Yang intentionally, but Tae Yang doesn't seem to be angry. Even though that Tae Yang has no guts, her insides must feel rotten.
Şimdilik daha karanlık olan şuraya geçelim. ama Tae Yang kızgın görünmüyor. içinde rezil hissediyor olmalı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]