Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ M ] / My point being

My point being перевод на турецкий

128 параллельный перевод
My point being...
Demek istediğim- -
My point being, it's dangerous for a Luxan...
Söylemek istediğim bu, bir Luxan için tehlikeli.
My point being that this is a hell of a lot cleaner than all the others.
Demek istediğim bu diğerlerinden çok daha temiz.
My point being that the whole world reveres the artists envies their talent, wants to be just like them.
- Şu demek, dünya sanatçılara tapar. Yeteneklerine gıpta ederler. Onlar gibi olmak isterler.
My point being, Mulder, that we are on a case.
Şu anda bir dava araştırıyoruz.
My point being, you're wasting your life, man.
Vurgulamak istediğim, hayatını boşa harcıyorsun dostum.
My point being that I... I know what it feels like to be made fun of, and I know it's not a good feeling.
Demek istediğim, dalga geçilmenin ne demek olduğunu bilirim ve hiç hoş değildir.
- My point being $ 1 500.
- Demek istediğim 1.500 dolar.
My point being, I don't have the luxury of waiting for acceptance.
Yani olanları kabul etmeyi beklemek gibi bir lüksüm yok.
My point being is that I am a Leo and he is a shitty little Pisces.
Konu şu ki ben Aslan Burcuyum ve o da lanet Balık Burcu.
My point being is, why doesn't anyone here just, I don't know, say the truth?
Demek istediğim şu ki, neden kimse gerçeği söylemiyor?
My point being this :
Şu noktaya geliyorum :
My point being... when you return to the victim's apartment, you might want to gather a few hairs from the shower drain.
Benim görüşüm... kurbanın dairesine döndüğünüzde, duş giderinden birkaç saç kılı toplamak isteyebilirsiniz.
My point being that something other than those infections caused these seizures.
Bence bu nöbetlere o enfeksiyonlardan başka bir şey neden oldu.
My point being, that sometimes the energy from an event can hang around a particular object long the event is over.
Demek istediğim bazen bir olayın enerjisi kişinin eşyasının etrafında olay bittikten çok sonra bile dolaşabilir.
My point being that I'm a bully, not a nerd.
Yani ben kabadayıyım, bir dangalak değilim.
My point being that we're just passing through.
Demek istediğim şu ki biz buradan geçiyoruz.
My point being That I am the only experienced member of this group.
Söylemek istediğim şey ; bu grupta, tecrübeli olan tek üye benim.
No point in my being the only one who don't hear it.
Bunu duymayan tek kişi olmamın manası yok.
At West Point I made up my mind to be all soldier, which doesn't leave much room for being human.
West Point'te tam bir asker olmaya karar vermiştim. İçerisinde pek fazla insani duyguya yer olmayan.
Sir, I would like to point out to my learned colonial colleague... that the fact of the crime being previously committed... in no way pardons the behavior of Lt. Morant and his friends.
Efendim, değerli meslektaşıma şunu söylemek isterim bu suçun daha önce de işlenmiş olması gerçeği hiçbir şekilde Teğmen Morant'ı ve arkadaşlarını haklı göstermez.
If you don't mind my saying so there seems little point in leaving the hospital and then coming to sit here like Niobe prior to being turned into stone.
Söylememde sakınca yoksa hastaneden ayrılmanın, sonra da buraya gelip birazdan taşa dönüşecek Niobe gibi oturmanın pek anlamı yok.
My point is being made, that I want to see him badlly, right?
Buna kalkışmaktaki amacım onu fena halde görmek istiyor oluşumdu, değil mi?
Madam, my point is that my client is not of herself incapable of being a supportive parent once she's removed from an inadequate home and an abusive relationship.
Hanımefendi, demek istediğim benim müvekkilim tek başına yetersiz bir ebeveyn değil çünkü o uygun olmayan bir evden ve kötü davranıldığı bir ilişkiden ayrıldı.
It's a sore point around here, what with my sister-in-law being barren and all.
Hassas bir konu Eltim kısır olduğu için.
He told me a story, which detailed point by point... the systematic way in which Agent Mulder had been deceived and used, and how I, as his partner, had been led down the same path, losing a family member due to my allegiance... and contracting a fatal disease, which I was being told was engineered... by the men who are responsible for Agent Mulder's deception.
Bana Ajan Mulder'ın nasıl sistematik bir şekilde aldatıldığını ve kullanıldığını, ve benim de kendisinin ortağı olarak aynı yola nasıl sürüklendiğimi, ve sadakatim nedeniyle ailemden birini nasıl kaybettiğimi, ve Ajan Mulder'ı aldatan adam tarafından tasarlanan ölümcül bir hastalıkla nasıl yüzleştiğimi tüm noktalarıyla aydınlatan detaylı bir hikaye anlattı.
He told me a story which detailed point-by-point the systematic way in which Agent Mulder had been deceived and used. And how I, as his partner, had been led down the same path, losing a family member due to my allegiance and contracting a fatal disease which I was being told was engineered by the men who were responsible for Agent Mulder's deception.
Bana, Ajan Mulder'ın kandırıldığı ve kullanıldığı ve de ortağı olarak benim de aynı yola çekildiğim sadakatim yüzünden bir aile üyemi kaybettiğim ve Ajan Mulder'ın aldatılmasından sorumlu adamlar tarafından üretilmiş olduğu bana söylenen ölümcül bir hastalığın bana bulaştırılmasını içeren noktası noktasına detaylı bir hikâye anlattı.
I decided I wasn't gonna let a magazine or my friends or the Surgeon General stop me from being who I was : Single and fabulous, exclamation point.
Bir magazinin ya da arkadaşlarımın beni olduğum kişiden uzaklaştırmasına izin vermemeye karar verdim : bekar ve güzel, ünlem işareti.
He used to point at my cranial ridges and tease me about being half-Klingon.
Alnımda ki çıkıntıları kullanarak, yarı Klingon olmamla alay ederdi.
Let's go back to Point Nirvana to where my physical being is.
Bedenim şimdi orda!
- Well... Well, my point, my Lord, is that despite all these advances in high-definition technology, and despite us all being able to see the footage clear as a bell, I missed the bit where the defendant actually hailed the taxi or got into it or did anything other than speak to the driver through the window.
Evet, sayın yargıç, benim burada söylemek istediğim şu, bütün bu yüksek teknolojilerdeki gelişmelere rağmen ve... video görüntüleri herşeyi çok güzel gösterdiği halde, ben burada sanığın taksiyi gerçekten tuttuğunu veya içine girdiğini... veya şöferle açık camdan konuşup... konuşmadığını göremiyorum.
I'm saying my being here is a most point since I'm now in as much shit as you are.
Dediğim sadece, ben de sizin gibi aynı pisliğin içindeyim.
- Just me. But it happened. My only point being... if there is an investigation, that's the kind of inconsistency... malpractice lawyers love to get ahold of.
Eğer bir soruşturma olacaksa bu avukatların almak için can atacakları bir ihmal davası olur.
So, I mean, I could spend the rest of my life being philosophical, but there was not much point in that.
Yani ben hayatımın geri kalanını felsefi düşünerek geçirebilirdim, Ama bunun pek yararı olmayacaktı. Bilirsin,
So, at this point, all of my weight is being supported by this bar.
Tam bu noktada tüm ağırlığım bu askı tarafından taşınıyor.
When my father told me who he was dating, I made a point of being here.
- "Talihsiz" kısmı doğruymuş demek ki.
But what is the benefit for me at this point in my career of being an awesome wingman?
Ama kariyerimin bu döneminde müthiş bir kanat oyuncusu olmamın bana ne faydası olacaktır?
And since the surveillance feed was still being time-shifted at that point, my guess is that Janelle took the service elevator out.
Ve güvenlik kayıtları burda değiştirildiği için, benim tahminim Janelle'nın servis asansöründen çıktığı şeklinde.
My point is... before a guilty verdict would get executed on that cocksucker, three men would walk in that meat locker where he's being held with bags over their heads and cut his fucking throat.
Diyorum ki... o hergele hüküm giyene kadar... kafalarına çuval geçirmiş üç adam... onun kapatıldığı hücreye girip boğazını keser.
The whole point of my being here is so you can't be spotted, remember?
- Gitmelisin. Burada olmamın anlamı bu, görülemezsin, unuttun mu?
I'm tired of my Alzheimer's being a story point.
Alzheimer'ımın bir öykü konusu olmasından bıktım.
At some point, it stopped being my art
Bir noktadan sonra, benim eserim olmaktan çıktı.
Well, my whole point was that you shouldn't really need a sign, but... if me being a messenger from God works for you,
Pekala, Asıl bahsetmek istediğim gerçekten bi işarete ihtiyacın olmayacağındı, ama... Eğer beni tanrıdan gelen bir mesajcı olarak görmek sana yarayacaksa,
I don't know if I should say this It's funny, but in school I used to not reach the chalkboard with this, so I used to point with this, and they called my father in and said that I was being a bad boy,
Bunu söylemeli miyim bilmiyorum. Ama komik. Okuldayken tebeşiri bu parmağımla tutamazdım, bu yüzden bunu kullanırdım ve babama terbiyesiz bir çocuk olduğumu söylerlerdi.
I heard my parents talking a few days later about him being shot behind some blues club in point breeze.
Birkaç gün sonra ailem konuşurken, Onun Point Breeze'deki Blues Kulübünün arkasında vurulduğunu duydum.
Your point being, you do not desire or appreciate my company.
Bahsettiğiniz nokta, refakatimi istemediğiniz ya da beğenmediğiniz mi?
My point is, you don't have to worry about being smart enough to have sex, okay?
Esas nokta, seks yapmak için yeterince zeki olup olmadığın konusunda, endişelenmene gerek yok, tamam mı?
- My being the best isn't the point.
- Konu en iyi olmam değil.
Now if Edward could recover normal affect to the point of being capable... of general loss, I think I use that as my finest hour as a doctor.
Edward, genel kayıp durumundan normal davranış durumuna geçip düzelebilirse sanırım en iyi saatlerimi bir doktor olarak geçirdiğimi düşünebilirim.
But my point is, don't stand there being judgmental about her when you're no different.
Demek istediğim, ondan bir farkın yokken nasıl oluyor da onu yargılayabiliyorsun?
Being a man of my stature, walking in here on day one was the lowest point of my life, but now I realize that God had a purpose.
Benim gibi birisinin, bir gün böyle bir yere gelmesi düşebileceği en düşük seviyeydi. Ama şimdi Tanrı'nın bir amacı olduğunu anlıyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]