Negotiated перевод на турецкий
446 параллельный перевод
The price... has been negotiated.
Satıcı... Bu sözleşmeyi başlatan...
I'm at liberty to announce at this time that the deal between my firm... and the Manchester Cotton Company... has been successfully negotiated.
Şu anda gönül rahatlığıyla duyurabilirim ki, şirketimle Manchester Tekstil Şirketi... arasındaki anlaşma... başarıyla müzakere edilmiştir.
At least till we've negotiated this loan.
En azından istediğimiz şeyi elde edinceye kadar.
I have just negotiated a truce with Burgundy.
- Burgundy ile ateşkes konusunu görüştüm. - Ateşkes mi?
I know not this pretender, but I assure you he is not the Giacomo I met and negotiated with in Europe!
Bu oyuncuyu tanımıyorum ama sizi temin ederim, Avrupa'da tanışıp görüştüğüm Giacomo bu değil
I negotiated with them myself once.
Onlarla ben de pazarlık etmiştim.
I have already negotiated with the Russians to return it to them.
Makinayı geri vermek için Ruslarla anlaştım bile.
I know that there are no technical problems and that never Bancroft the Indians negotiated.
Bildiğim kadarıyla teknik bir problem yok ve Bancroft ve yerliler hiçbir zaman Müzakere etmediler.
His Excellency Bachtiary Bey, knowing that I negotiated the Treaty of the Pyrenees and therefore the King's marriage,
- Ekselansları Bahtiyar Bey, benim Pyrenees anlaşması için görüştüğümü öğrendiğinde bana şöyle dedi
He's already negotiated for several prisoners.
O zaten birkaç mahkûm için görüşme yaptı.
And we've also learned that you've negotiated with the terrorists.
Ayrıca öğrendik ki teröristlerle görüşüyormuşsunuz. General Field Marshal...
I'm bleeding. In addition, you've caused an interstellar incident which may have destroyed everything that's been negotiated between your planet and the Federation.
Ayrıca, yıldızlar arası bir olaya yol açtın, senin gezegenin ile Federasyon arasında her şeyi yok edebilirdi.
We've tried everything : begged, negotiated, written programs, but we haven't gotten a damn.
Biz her şeyi denedik : Yalvardık, uzlaşmaya çalıştık, programlar yazdık, ama sonunda bir bok kazanamadık!
I'm for the piecework, but negotiated down to the last penny...
Ben parça başından yanayım. Görüşmelerde son kuruşuna kadar pazarlık ettik.
Things are negotiated that'll solve your problems and answer your questions.
Yapılan görüşmeler problemlerinizi çözüp, sorularınızı cevaplayacaktır.
The resignation of the president with the exchange to be negotiated by the new president.
Başkanın istifasıdır Ve yeni başkan için turlar başlayacak.
The Russians and the Chinese negotiated Stalin to attack this army.
Ruslar ve Çinliler, Stalin'in bu orduya saldırma şartlarını müzakere ediyordu.
President Roosevelt negotiated in good faith!
Başkan Roosevelt sözünün eridir!
Steiner. It may not win the war, but it would make them think about negotiated peace. Hm?
Steiner bu savaşı kazandırmaz ama barış hakkında görüşmeye başlayabilirler.
A negotiated peace?
Barış görüşmeleri mi?
I wanted to hold out for the true negotiated peace this time.
Bu sefer gerçek barış haricinde hiçbir şey konuşulmasın istedim.
The farmer I negotiated with wanted a little rental fee for the use of his truck.
Görüştüğüm çiftçi, kamyonu için küçük bir kira istedi.
It's all been negotiated, Bigelow.
Anlaşma süresi doldu, Bigelow.
I will not weary you with how we bargained and negotiated.
Nasıl pazarlık edip, nasıl anlaşmaya vardığımızı anlatarak sizi sıkmayacağım.
Now, either you can plead guilty to seven or eight of the charges which will help keep costs down within your means or borrow a sum to be negotiated from us at a very competitive rate.
Şimdi, yedi sekiz suçtan suçlu olmayı kabul edebilirsin ki bu, kendi kesenden karşılayacağın maliyetleri düşürür ya da pazarlığa açık düşük bir faizle bizden borç para al.
I negotiated for him.
Onun için görüşmede bulundum.
Last July Carlos the... Portuguese negotiated an arch-bishop for only 325.
Geçen temmuz Portekizli Carlos bir başpiskoposla 325'e pazarlık yaptı.
- No way I'm going to play... unless a suitable fee can be negotiated before gametime.
Oyundan önce iyi bir ücretle anlaşamazsak. kesinlikle oynamayacağım.
Now in a head's up game, the bets is negotiated.
Kafa kafaya oyunda, bahislerde anlaşılır.
Zacharias negotiated a truce, but you can take it from me, the fuse was lit.
Zacharias geri adım atmak zorunda kaldı. Belki de bu durumdan yararlanmak istersin.
We already negotiated.
Zaten pazarlık yapıyoruz.
Forty-five years ago, I negotiated a hostage situation on Mordan, captain.
45 yıl önce Mordan'da bir rehine durumunda arabuluculuk yapmıştım Kaptan.
JAMESON : I have negotiated many treaties on many planets, Picard.
Pek çok gezegende, pek çok anlaşmaya aracılık ettim.
I negotiated a treaty for Cerberus ll some years ago and they felt obligated to honor my request for the process.
Cerebus II'de yedi yıl önce bir anlaşma için arabuluculuk yapmıştım. Onlar da kendilerini, bu işlem için yaptığım talebi kabul etmek zorunda hissettiler.
You negotiated a release of the hostages with Karnas before.
Karnas'la daha önce rehinelerin bırakılması için pazarlık yaptınız.
I went in and negotiated with Karnas to bring out the hostages safely.
rehineleri bırakması için devreye girip, Karnas'la pazarlığı benim yaptığım.
- You never negotiated. - Na-hah!
- Ama sen hiç konuşmadın.
Riva negotiated many treaties between the Klingons and the Federation.
Riva, Klingonlar ve Federasyon arasında birçok antlaşmaya arabuluculuk yaptı.
When the treaty was first negotiated, the Federation sent 372 legal experts.
Bu anlaşma için ilk görüşmeler yapılırken, Federasyon 372 tane hukuki uzman göndermiş.
Once the contract is negotiated, we'd be obliged to fulfil it.
Sözleşme imzalandığında, üzerimize düşeni yapmamız gerekecektir.
Yes, my word, in exchange for Ferengi convoy privileges to be negotiated in good faith.
Evet, benim sözüm karşılığında, Ferengi kervan imtiyazlarının... iyi niyetle pazarlık edilmesi şartıyla.
... negotiated both to purchase and to sell this dangerous drug.
... bu tehlikeli uyuşturucunun hem alımını hem de satışını düzenlemiştir.
Giant, your manager, negotiated this deal, the one you agreed to.
Anlaşmayı yapan menajerin Giant'tı.
It can be negotiated.
Böyle anlaştık.
You himself could have negotiated of the piece in less time.
Parçayı eritsen daha kısa sürerdi.
I negotiated a contract with these people ten centuries ago today.
Bu insanlarda on asır önce bugün bir sözleşme yapan Ardra.
You claim you visited here 1,000 years ago and negotiated a contract?
Burayı bin yıl önce ziyaret edip, bir sözleşme yaptığını mı iddia ediyorsun?
Odan is the one who negotiated the last treaty, but the man everybody thought was his father was just a host body.
Son anlaşmada arabulucu Odan'mış. Herkesin babası sandığı adam, sadece başka bir konak bedenmiş.
We've negotiated the outer epidermis and the subcutaneous fat layer.
Dıştaki epidermisi ve derinin altındaki yağ tabakasını hallettik.
I'll make it look like he negotiated it.
Onun dediklerini kabul ediyormuşuz gibi davranacağım.
They say they've negotiated for 10 years.
On yıldır görüşmeler yaptıklarını söylüyorlar.