Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ N ] / Nice office

Nice office перевод на турецкий

231 параллельный перевод
I have a nice office, my name on the door, even a secretary.
Güzel bir ofisim var. Kapıda adım var. Hatta sekreterim var.
Maybe something in a nice office where l can wear a tie have a sweet little secretary.
Belki güzel bir ofis işi olabilir, kravat takabileceğim tatlı bir sekreterimin olacağı.
You have a nice office, Mr. attorney big, spacious, and even ventilated!
Güzel bir büronuz varmış savcı bey büyük, ferah ve hatta havalandırma sistemli.
Nice office, though It seems restful [Strikes Match]
Güzel işyeri, yine de. Dinlendirici görünüyor.
Sitting in a nice office, buying and selling acts instead of getting knocked off horses for 10 bucks.
On papele attan düşmektense bir büroda gösteri alıp satıyorum.
Then you'd have to move out of this nice office you've got here.
O zaman bu güzel bürodan çıkmanız gerekir.
it's a nice office... but unoccupied for over an year. unfortunately.
Oldukça güzel bir ofistir ama maalesef 1 yıldır boş.
You got a nice office here.
Güzel bir büronuz varmış.
Hey, nice office.
Hey, güzel bir büro.
It would be nice to have a nice office, too.
Bir ofisimin olması da güzel olur.
This is a nice office.
Güzel bir ofis.
You may find this hard to believe... but I'd take a nice office on the Hill over this shit any day.
Belki inanmayacaksın söyleyeceğime ama güzel bir ofiste oturup günümü gün edebilirdim.
You get to sit in a nice office all day smoking and drinking coffee.
Sense ofisinde bütün gün yan gelip kahve ve sigara içiyorsun.
Nice office!
Güzel ofis!
- Nice office.
- Güzel yazıhane.
You got a really nice office.
Ofisiniz çok güzel.
Look, your mother was a receptionist in a very nice office.
Bak, annen bir resepsiyonist'ti... çok güzel bir ofiste.
You sold your soul for a nice office and a company car.
Güzel bir ofise ve bir şirket arabasına ruhunu sattın.
- Nice office.
- Şık büro.
Nice office.
Şık ofis.
- Nice office.
Güzel bir büro. - Teşekkür ederim.
Nice office.
Güzel ofis.
Have a nice day at the office.
Ofiste iyi günler.
Well of course, if you've got something better in view. Like a job in an office or behind the bars in a bank. Something nice and cosy.
Tabii daha iyi iş fırsatların varsa büro işi veya banka veznedarlığı gibi rahat bir iş, o başka.
Would you be good enough to accompany us to our office in Nice?
Nice'deki ofisimize kadar gelmeye ne dersiniz?
If ever I fall in love, it'll be with a guy who goes out at 9 : 00 to a nice, safe office... and comes back at 6 : 00.
Benim âşık olacağım kişi saat dokuzda evden çıkıp güvenli ofisine gider. Saat altıda da evine gelir.
This is a nice, cheerful office you have.
Burada, çok hoş, neşeli bir ofisiniz var.
A nice permanent job with the home office in Atlanta.
Söyler misin, neden Atlanta'daki merkez ofiste kalıcı bir iş bulmuyorsun?
Nice clean office, no Indians, no dust.
Kızılderililerin ve ya tozun olmadığı, güzel temiz bir ofisim olacak.
I'm as nice as I know how to be to every person at that office.
Ofisteki herkese olabildiğimce kibar davranıyorum.
maybe Ironhide's ready for a nice cushy office job. - Hey, no way. Soon as Ratchet tightens a few bolts,
Bir anı olmakla bir kahraman olmak arasındaki ince çizgiyi hatırla yeter.
You get yourself a nice little desk with a nice little chair, in a nice little office, for your nice little voice.
Sana güzel bir masa güzel sesini kullanacağın güzel bir odada güzel bir sandalye var.
Alright, in 10 minutes we'll be at the Western Union office, we'll have $ 500, and I'll buy you a nice juicy steak or whatever you want, okay?
10 dakika sonra Western Union'a gidip 500 dolar çekeceğiz. Sonra sana nefis bir biftek ısmarlayacağım.
HAVE A NICE DAY AT THE OFFICE, HONEY.
Büroda iyi bir gün geçir, tatlım.
It's nice to see my employees in bright and early snooping through my office.
Gün ışırken, erkenden çalışanlarımı ofisime sızarken görmek çok güzel.
The nice one that works in my office.
Benim ofisimde çalışan, güzel olan.
It's so nice to see you away from the office.
Seni büron dışında görmek ne güzel.
Really nice of you to meet here instead of at the office.
Ofis yerine burada buluşmayı kabul etmen büyük incelik.
Let's say a nice, well-meaning white lady came into your office and told you she was thinking of taking a black crack baby home, thinking she could save it.
Diyelim ki hoş, iyi kalpli, beyaz bir bayan ofisine geldi ve kurtarabileceğini düşünerek, siyah, kokain bağımlısı bebeği almak istedi. Ne derdin?
Such a nice, tidy office.
Çok güzel ve düzenli bir ofis.
- Nice office.
- Güzel ofis.
Have a nice Monday. I'll see you at the office.
Ofiste görüşürüz.
I'll give him another office on another floor, and he can sit there with his nice title and his bayonet and stop freaking me out.
Ona başka bir katta başka bir oda veririm, orada güzel bir ünvan ve süngüsüyle oturur ve benim ödümü koparmayı bırakır.
Yeah, I got one of those nice home-office setup things.
Evet, Artık evimi ofis niyetine kullanıyorum.
There are nice guys in my office.
Bizim ofiste yakışıklı herifler var.
It'd be nice if I felt like sucking on your finger, and you were just an office away.
Parmağını her emmek istediğimde, yan odada olacağını bilmek hoş olur.
It's gonna look awfully nice in your office.
Ofisinde çok güzel görünecek.
"Have a nice weekend. Mr. Harcourt's office."
İyi bir hafta sonu geçirmenizi dilerim. "
- Nice day at the office?
- Ofiste günün iyi geçti mi?
She has to look nice for the office.
Ofis için güzel görünmek zorunda.
And you don't have to look nice at the office?
Ofiste hoş gözükmek istemiyor musun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]