No computers перевод на турецкий
147 параллельный перевод
We're no computers, Sebastian.
Biz bilgisayar degiliz, Sebastian.
No computers.
Bilgisayar yok.
No engines, no computers, just the wind and the sea and the stars to guide you.
Sana sadece rüzgar, deniz ve yıldızlar yol gösterecek.
'There were no computers,'and so he really had to use his brain and think.
O günlerde bilgisayar yoktu. Bu yüzden beynini kullanıp düşünmek zorundaydı.
No computers, cellphones or street clothes.
Bilgisayarlar, cep telefonları veya günlük kıyafetler.
So no lights, no fuel, no water... No computers! And computers run everything!
ışık yok petrol yok su yok... Bilgisayar yok ve herşeyi bilgisayarlar yapıyor!
No computers, no contacts, no phones.
Bilgisayar yok, bağlantı listesi yok, telefonlar yok.
That's why our Malek had no computers, no contact names, nothing.
Bu yüzden bizim Malek'in bilgisayarı bağlantı listesi, hiçbir şey yoktu.
We heard it's safe in the dead zones, anywhere there's no computers, no phones, no Wi-Fi.
Ölü bölgelerin güvenli olduğunu duyduk ; bilgisayarın, telefonun, kablosuz bağlantının olmadığı yerlerin.
No music, no video games, no computers.
Müzik yok, video oyunu yok, bilgisayar yok.
No plasma TVs, no computers, no expensive video games. Buy small stuff that no one will notice.
Yo, yo, yo, yo, plazma tv alma bilgisayarda alma, pahalı oyunlar da alma.
No computers, except for homework.
Bilgisayar yok. Ödev için hariç.
They gave us an office complex... that was taking an unoccupied pair of years... there were no computers, the people were coming every day... and he was asking : "Where do I feel?". There was no personnel.
biz ofislerin insiyatifine verildik... yılların boşalttığı yer... bilgisayarlar yoktu, hergün insanlar geldi... ve sordular : "Dnde oturuyormu?".
- There's no computers, no radio...
- Bilgisayar yok, telsiz yok...
No, no, no computers.
Bilgisayar yok, hayır.
There were no computers in those days, calculations were done by hand.
O günlerde bilgisayarlar da yoktu, hesaplamalar elle yapılırdı.
No phone calls, no credit cards, no computers - just cash.
Arama yok, kredi kartı yok bilgisayar yok. Sadece nakit.
I'm merely saying the computers can offer us no logical, rational, factual way
Bilgisayarlar mantıksal, gerçeğe dayalı hiçbir sonuç bulamıyor diyorum.
Computers make excellent and efficient servants, but I have no wish to serve under them.
Bilgisayarlar etkili ve harika hizmet verir. Ama onların altında hizmet vermeyi istemezdim.
No one except authorized personnel are to see any results until all computers have been completely rechecked.
Bütün bilgisayarlar yeniden kontrol edene kadar yetkili personel harici kimse bu sonuçları görmeyecek
Women and the space program have come far, but after the wedding, no more complicated computers for my girl.
Kadınlar ve uzay programı çok ilerleme kaydetti ama düğünden sonra kızım artık karışık bilgisayarlarla uğraşmayacak.
- No, the computers can accommodate it.
- Hayır, bilgisayar kaldırabilir.
No, no, because computers rule the world today.
Hayır, bilgisayarlar dünyayı yönettiği için.
We were supposed to get computers, but there's no funding for them again.
Yıllardır bilgisayar almayı planlıyoruz, ancak bu yıl da yeterli bütçemiz yok.
But there is no pattern or the computers would have nailed it.
Burada desen yok olsaydı bilgisayar ortaya çıkarırdı.
Well there are lots of differences between computers and brains, lots of things won't help us, it's no good looking at, for example, the improvement from valves to transistors to integrated circuits, because brains don't work like that anyway.
Bilgisayarlar ile beyin arasında oldukça fark var bir açıdan bakmamız yararsız, örneğin valflardan, transistörlere ve dahili çiplere olan gelişim gibi çünkü beyinler bu şekilde çalışmıyor.
The reason I said no to your demands... to ask for more men or computers, for that matter, is to admit to our superiors in Moscow... that we're overwhelmed.
İsteklerine "hayır" demelerinin sebebi... Daha çok adam ve bilgisayar istemen... Moskova'daki üstlerimize aciz olduğumuzu itiraf etmemiz anlamına gelir.
Mrs Brummel, with all sadness, no new computers.
Bayan Brummel, çok üzgünüm yeni bilgisayar alamayız.
We still haven't decoded it, but our computers will fix that in no time.
Hala bunu çözebilmiş değiliz, fakat bilgisayarlarımız her an bunu halledebilir.
No. She was asking about computers...
Hayır, bilgisayarlar hakkında sorular soruyordu- -
There's over 20 buildings over there, and they're all filled with computers. No, no, no.
Orada 20'in üzerinde bina var ve hepsi bilgisayarlarla dolu
There's no information in our computers.
Bilgisayarlarımızda hiç bilgisi yok.
- We have here the latest technology, electrostatic fields or radiation fucking up no more computers today.
En son teknolojiyi kullanıyoruz, elektrostatik alanlar veya radyasyonun bilgisayarların içine etmesi geçmişte kaldı.
Oh, no, no, I really don't know anything about computers
Yoo hayır hayır, bilgisayar hakkında gerçekten hiç birşey bilmiyorum.
They're bringing in computers to improve productivity... And, well, that's no excuse for how I acted.
İşleri geliştirmek için bilgisayarlar getirdiler ve, yaptığım şeyin affedilir yanı yok.
No. There are many computers on this ship, but they're not networked.
Hayır, gemide bir sürü bilgisayar var ama bağlı değiller.
It's possible that the facility's computers and the staff's memories were tampered with... But since we only have Togusa'a word to go on, there's no way to get a definitive answer.
Tesisteki bilgisayarların ve çalışanların hafızalarıyla oynanmış olma ihtimali var... kesin bir şey söyleyemeyiz.
Ed, we have no control over our computers.
Ed, bilgisayarlarımız kontrolümüzden çıktı.
I've been through their computers and there's no sign of any November Committee agents either.
Bilgisayarlarını inceledim, ve Kasım Komitesinin ajanlarına dair bir iz yok.
- No I swear. I have an AA in computers I dont need the money. lm just doing this for fun I have a hard time believing that somebody...
Yemin ederim. Bilgisayar konusunda çok iyiyimdir. Paraya ihtiyacım yok.
No, I can't wipe it. I'm completely inept with computers.
Bilgisayarla aram hiç iyi değil.
No, I was, uh - I was in computers.
Keşke. Hayır, ben, şey... bilgisayar işindeydim.
I hate to break it to you, but people have been buying airline tickets long before computers. So glitch or no glitch, there has to be some record of us being on this flight.
Bunu senin üstüne yıkmaktan nefret ediyorum ama insanlar bilgisayar olmadan çok öncede uçak bileti alıyordu, sorun olsun yada olmasın o uçakta olduğuna dair bir kaydın olması lazım.
Someone created floppy disk bombs that went off in 4 of the computers. No one was injured.
Birileri disket sürücüsü bombaları yapıp dört tane bilgisayara yerleştirmiş ama kimse yaralanmamış.
No, no, come on, guys, don't leave me in herewith these computers.
Hadi çocuklar, beni burada bu bilgisayarlarla bırakmayın.
With computers, there are no lies or hypocrisy.
Bilgisayarlarla, ne yalan ne de ikiyüzlülük vardı.
But computers make no mistakes.
Fakat bilgisayarlar hata yapmaz.
No, computers shut down before I could see.
Hayır, bilgisayarlar ben göremeden kapandı.
No, I went to night school to learn computers.
Hayır, bilgisayar öğrenmek için gece okuluna gittim.
No, Mom, it's computers.
Hayır anne, bilgisayar, tamam mı?
So unless we recover Mr. Adams and Mr. Reyes'computers, we have no idea what they said to each other.
Bu yüzden Bay Adams'ın ve Bay Reyes'in bilgisayarlarını bulamazsak, birbirleriyle ne yazıştıklarını bilemeyiz.
computers 134
no comments 23
no comment 524
no contest 43
no complaints 60
no connection 21
no contact 82
no coffee 52
no cops 96
no complications 30
no comments 23
no comment 524
no contest 43
no complaints 60
no connection 21
no contact 82
no coffee 52
no cops 96
no complications 30