No pressure перевод на турецкий
1,089 параллельный перевод
- No pressure.
- Basınç yok.
No pressure.
Baskı yapma.
- Hey, no pressure.
- Hey, Yanlış anlama.
But no pressure.
Fakat baskı yok.
Daws. No pressure, man, all right?
Dawson, baskı yok, adamım, tamam mı?
We want to let you know that there's still no pressure.
Bir uğrayalım ve hâlâ baskı yapmadığımızı bilmeni istedik.
No pressure.
Baskı yok.
Just answers, no pressure.
Sadece yanıtla. Baskı yok.
No pressure, huh? I'm glad I ain't the Commander.
Komutan olmadığıma sevindim.
- No pressure.
- Baskı yok.
- Still no pressure.
- Hala tansiyon yok.
There's no pressure, no expectations, no trouble.
Baskı yok, beklenti yok, dert yok.
It's just that we said, you know... no pressure, no expectations... and... I just broke up with Ben two months ago... and I spent all last year... following Ben or following Noel and... no matter how much I like you... I need to not be in a serious relationship right now.
Ama baskı, beklenti yok demiştik ve ve Ben'den ayrılalı daha iki ay oldu ve bütün geçen seneyi Ben'in ya da Noel'un peşinde koşarak geçirdim ve senden ne kadar hoşlansam da ciddi bir ilişki içinde olmamalıyım şu anda.
There's a break in the air line, so there's no pressure to launch a torpedo.
Hava borusu delinmiş, o yüzden torpidoyu fırlatacak basınç yok.
You either behave yourself... Who said there's no pressure in this game?
Kendine hakim ol yoksa tribüne gönderirim.
No pressure.
Kendini kasma.
No pressure, no stress.
Baskısız, stressiz.
Yet you gave no warning to the German people. You brought no pressure to bear to prevent it. You did not even resign to protect your place in history.
Toplama kampına götürülenler 24 saat sonra gerekçesi hakkında bilgilendirilecek ve 48 saat sonra da avukat hakkı tanınacaktır.
But, hey, no pressure.
Baskıya gerek yok.
No pressure.
Israr yok.
- There was no pressure.
- Basınç yoktu.
The spray has no pressure.
Suyun basıncı yok.
There's no pressure.
Baskı yok.
If you don't, no pressure.
Ayakkabıları giy.
No pressure
Stres yok (! )
No pressure, all right?
Baskı yok, tamam mı?
No pressure, nobody breathing down my back.
Baskı yoktu, ensemde kimse yoktu.
Customers love your no-pressure approach.
Müşteriler senin'zorlama yok'sistemine bayılmışlar.
No, I would say more of a low-pressure, low-key kind of just a couple of friends hanging out.
Hayır. Daha çok, baskısız, düşük düzeyli arkadaşların beraberce dolaşması gibi diyebiliriz.
There ain't no pressure left.
Artık basınç kalmadı.
But now there's no water pressure in the neighborhood.
Ama artık burda hiç su yok.
No, but it won't go away if you put too much pressure on her.
Hayır, ama üzerinde çok fazla baskı kurarsan geçmez.
There was lots of pressure put on us, pressure from the British, and in fact the Soviet Union had no legal right to stay there. "
İngilizlerin bize yaptığı çok fazla baskı vardı ve doğrusu, Sovyetler'in orada kalmak için hiçbir yasal hakkı yoktu.
No pressure.
Ortada baskı yok.
No one wants to pressure you.
Kimse size baskı yapmıyor.
No pressure!
Baskı yapmıyorum.
No, Papa, it's bad for your blood pressure.
Unu getir bana. Hayır baba.
No water pressure.
Su basıncı yok.
NO PRESSURE.
Hiç bir baskı yok.
Vowing not to bow to pressure, Henry Janeway, owner of Portage Creek's Alexandria Books, says he has no intention of closing down.
Baskılara boyun eğmeyen, Henry Janeway, İskenderiye kitapçısının sahibi, onu kapatmaya niyetli olmadığını söylüyor.
The more, the merrier. Takes some of the pressure off. No...
Bu daha iyi, biraz rahatla...
'I had no ripple of the fabric on the pressure suit.'
Basınç kıyafetinin kumaşı hiçbir şekilde hareket etmiyordu.
Listen, Fearless Leader, if there's one thing this plucky squirrel has shown me, it's that you have to be who you are, no matter how much pressure there is to change!
Dinle, Korkusuz Lider. Burada bana bu Plucky cincabı gösteren bir şey varsa, bu olmak zorunda olduğun kişi, burada değiştirmek için ne kadar zevk olduğu farketmez!
See, we got no air pressure to fire the torpedo.
Bak işte, torpido atacak hava basıncı yok.
It makes no sense to put her under pressure.
Zorlamanın anlamı yok.
Pressure but no thrill.
His yok. Duygulandırmıyor.
They have no idea how much pressure I'm under.
Ne kadar büyük bir baskı altında olduğumu bilmiyorlar.
No pressure, no prints.
Bastıramadan parmak izi alınmaz.
NO PRESSURE.
Tamam.
You have no idea what pressure I'm under.
Burada nasıl bir baskı altında olduğumu bilemezsin!
No peer pressure.
Akran baskısı yok.
pressure 140
pressure's 23
pressure's dropping 42
no problem 6032
no problemo 107
no promises 96
no prob 43
no problem at all 119
no problem there 21
no press 50
pressure's 23
pressure's dropping 42
no problem 6032
no problemo 107
no promises 96
no prob 43
no problem at all 119
no problem there 21
no press 50
no problems 142
no prints 114
no proof 41
no prospects 19
no probs 19
no prisoners 19
no presents 18
no priors 82
no prints 114
no proof 41
no prospects 19
no probs 19
no prisoners 19
no presents 18
no priors 82