No prisoners перевод на турецкий
310 параллельный перевод
No prisoners, nothing but excuses.
Tutuklu yok, sadece mazeret var.
They killed Nips and no prisoners.
Öldürüp esir almamışlar.
Okay. No prisoners then.
Tutuklu yok o zaman.
Take no prisoners!
Tutsak alma!
If he existed, there would be no prisoners.
Gerçekten var olsaydı, burada kimse mahkum olmazdı.
I want no prisoners or slaves in this war.
Bu savaşta köle veya tutuklu istemiyorum.
Although we took no prisoners, we know all the enemy positions.
Tutsak almadik ama, düsmanin tam yeri hakkinda bilgimiz bulunmaktadir.
No prisoners.
Esir almak yok.
No prisoners!
Esir almak yok!
We will take no prisoners.
Tutsak almayacağız.
Take no prisoners!
Tutsak aImayn!
No prisoners.
Tutsak yok.
No prisoners.
Hayır tutuklu.
No prisoners!
Hayır tutuklu!
Take no prisoners.
Esir almayacağız.
No prisoners. The gentlemen's war is over.
Centilmenlerin savaşı sona erdi.
The fact is clear from the evidence that Capt. Hunt did tell his subordinates... not once, but several times... that no prisoners were to be taken.
Artık Yüzbaşı Hunt'ın talimatları kimden aldığının bir önemi yok. Gerçek, kanıtlardan da anlaşıldığı üzere, Yüzbaşı Hunt emri altındakilere tek bir kere değil, pek çok kere hiçbir esirin alınmayacağını söylemişti.
Lt. Morant shot no prisoners... before the death of Capt. Hunt.
Teğmen Morant, Yüzbaşı Hunt'ın ölümünden önce hiç tutuklu vurmamıştır.
Make no friends and take no prisoners.
Arkadaş edinme, tutsak alma.
And, remember, no prisoners. Right.
Ve unutma, kimse sağ kalmayacak!
Take no prisoners Destroy them all.
Hepsini öldürün.
Remember, we take no prisoners.
Unutma, esir almak yok.
Take no prisoners!
Düşman askerlerini esir almayın!
But there is a famine in my province, and I have no rice to feed my prisoners.
Ama eyaletimde kıtlık var ve mahkumlarımı doyuracak pirincim de yok.
No, we better keep an eye on these prisoners.
Hayır, şu mahkûmlara göz kulak olsak daha iyi.
Can't take prisoners, we have no medicine.
Tutsak alamayız, ilacımız yok.
I tolerate no guests aboard The Nautilus, and you already know the fate of prisoners.
Nautilus'ta ortalıkta dolaşan konuklara göz yumamam, ve mahkumların kaderini de çoktan öğrendiniz.
My commander regrets that he has no space for prisoners.
Komutanım esir alacak yeri olmadığı için üzgün!
No, we're still prisoners.
Hayır, biz hala tutsağız.
( OVER INTERCOM ) There are no orders to move the prisoners.
Tutsakların nakil emri yok.
Major, I'm relying on you to reassure your men I have no time for troublesome prisoners.
Binbaşı, belalı esirlere ayıracak zamanım olmadığını adamlarına söylemen için sana güveniyorum.
( Dalek over radio )'There is no movement order for the prisoners.
"Esirler için bir nakil emri yok."
- But without those prisoners we have no chance.
- Ama mahkûmlar olmadan hiç şansımız yok.
My major warns you that he has no patience left with the prisoners.
Binbaşım, sizi, mahkumlara sabrı kalmadığı yönünde uyarıyor.
" is in no position to maintain prisoners of war.
... savaş esirinin bakımını üstlenmek gibi bir görevi yoktur. "
My dear sir, no one enters or leaves this prison... without being tried by his fellow prisoners.
Değerli beyefendi, hiç kimse tutuklu arkadaşları tarafından yargılanmadan hapse girip, çıkamaz.
There are no political prisoners in our country... only common criminals.
Bizim ülkemizde siyasi tutsak yoktur! onlar sadece adi suçlulardır.
Welcome to the penal colony of French Guiana whose prisoners you are and from which there is no escape!
Fransız Guyanası, hapishane kolonisine hoşgeldiniz burada mahkumsunuz ve kaçmanız olanaksız!
Welcome to the penal colony of French Guiana whose prisoners you are and from which there is no escape.
Fransız Guyana'sının ceza kolonisine hoşgeldiniz burada mahkumsunuz ve hiçbir yere kaçamazsınız.
For these prisoners, no escape.
Onlar için kaçış yoktu.
This time there was to be no great haul of German prisoners.
Bu sefer Alman esirlerinin büyük nakliyesi yoktu.
Prisoners of war with no country to go to - deportees, Germans, soldiers, deserters.
Gidecek bir ülkesi olmayan savaş esirleri. Sınırdışı edilenler, Almanlar, askerler, asker kaçakları.
Many of the prisoners were given no food at all until they died of starvation.
Tutsakların çoğuna hiç yiyecek verilmiyordu. Açlıktan ölüyorlardı.
You know as well as I do that there are orders that no Russian prisoners are to be taken
Sen de benim kadar iyi biliyorsun ki hiçbir Rus'un esir alınmayacağı konusunda açık emirler var.
Reconnaissance patrol with several Russian prisoners and no shooting
Birkaç Rus esir ile birlikte Keşif takımı ve ateş edilmeyecek.
Make no mistake about this, you can count on this. And I know this for a fact. The Japs do not surrender and they don't take prisoners.
Şunu aklınıza iyi sokun : Japonlar teslim olmazlar ve teslim de almazlar.
God, Harry... we've got no facilities for prisoners, can't even feed them.
Tanrım, Harry esirlerin kalması için yerimiz yok, onları besleyemeyiz bile.
I say Prunerstrasse 1, Prisoners'Aid.
Pruner Caddesi, No 1, Mahkumlara Yardım Cemiyeti, derim.
There are no guards inside the prison, only prisoners and the worlds they have made.
Hapishanede gardiyanlar yok. İçeride sadece mahkumlar ve kendi dünyaları var.
No, prisoners.
Esir almak yok.
13 other prisoners, no doubt inspired by that idiotic example also tried to escape.
Diğer 13 mahkum, hiç şüphesiz, o aptalca kaçma girişiminden feyz alıp kaçmaya çalıştılar.
prisoners 85
no problem 6032
no problemo 107
no pressure 309
no promises 96
no prob 43
no problem at all 119
no problem there 21
no press 50
no problems 142
no problem 6032
no problemo 107
no pressure 309
no promises 96
no prob 43
no problem at all 119
no problem there 21
no press 50
no problems 142