Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ N ] / Not by yourself

Not by yourself перевод на турецкий

318 параллельный перевод
Not by yourself.
- Tek başına olmaz.
Not by yourself.
Kendin değil.
And you're not by yourself.
Ayrıca tek başına değilsin.
Not by yourself. That's why you called on me, couldn't kill me when you had the chance.
Beni bu yüzden çağırdın, beni bu nedenle öldüremedin.
Not by yourself.
Kendi başına yapamazsın.
What standard do you take to assess his personality? You do not consider by yourself, what a thing are you?
Ne biçim bir şeysin sen?
Men like yourself — German, or of German ancestry — rise up with all the might and power of the great German people behind you conscious of the sacred duty that binds us all together... and in the knowledge that he who doesn't forget his people... will not by his people be forgotten.
Sizin gibi insanlar — Alman ya da Alman soyundan gelenler — bütün büyük Alman halkının gücü ve kuvvetini arkanıza alarak bizi bir araya getiren korkunç görevlerin bilinciyle... onun halkını unutmayacağını ve ve halkının da onu unutmayacağını bilerek.. ayaklanın.
You may deny him, Toddy... but you'll not rid yourself of him by saying the devil is dead.
Onu inkar edebilirsin Toddy ama şeytanın öldüğünü söyleyerek ondan kurtulamazsın.
You should have told me, and not carried this awful thing around by yourself.
Tatlım, bana söylemeliydin. Buna tek başına katlanmaya çalışman çok gereksiz.
And since you know you cannot see yourself so well as by reflection, I, your glass, will modestly discover to yourself that of yourself which you yet know not of.
Madem bir başka yerde yansımadan göremiyorsun kendi kendini ben bir ayna olup sana, övmeden seni koyacağım gözlerinin önüne kendinin henüz bilmediğin yanlarını.
If you can deliver me those beat-up hotels for a price like not over five million, cash, by the way, for tax reasons, you've got yourself a deal.
Bana o döküntü otelleri beş milyonun altında bir fiyata verebilirsen nakit olarak tabii, vergi yüzünden, anlaştık demektir.
You built it yourself. And it's not bounded in the west by Tulip, Texas or in the east by Somaliland.
Ve o kafes Tulip'in batısı, Teksas ve Somali'nin doğusuyla da sınırlı değil.
The order to not keep watch was given by you yourself.
İzlememe emirlerini kendiniz verdiniz.
- Surely not by killing yourself.
- Kendini öldürerek değil.
Then let's go. You're not committing yourself by going inside.
İçeri girmekle bir şey kabul etmiş sayılmazsın!
If we succeed then we divide the gold... between us, if not, you can be food for the crocodiles by yourself, after all... there wouldn't be any need to give them two when one will do nicely.
Başarırsak altını aramızda... bölüşürüz, başaramazsak tek başına timsaha yem olursun, ne de olsa... onlara vermek için bir tane yeterliyken iki tane vermenin hiç manası yok.
I'm not watching you get yourself killed by those men.
Kendini o adamlara öldürtmeni seyretmeyeceğim.
If by any chance it should occur to you in those 40 or 50 hours to end this matter differently, in some fantastic manner, to lay hands on yourself... Perhaps this is an absurd supposition and I hope you'll forgive me for that, would you be so good as to leave a short but thorough note, just two lines, two lines will do, that's all.
Eğer şu önümüzdeki 40-50 saat içinde, bu konuyu farklı bir biçimde bitirmek düşünceniz varsa, fantastik bir son mesela kendi cezanızı kendinizin vermesi gibi ki belki de bu anlamsız bir varsayım ama böyle düşündüğüm için bağışlayın bana geriye bir not bırakmak gibi bir iyilikte bulunur musunuz?
By the time we finish, you may find yourself not only not an abnormal girl, but one of the few genuinely normal people on Earth.
İşimiz bittiğinde yalnız anormal bir kız olmadığını değil, dünyadaki birkaç gerçekten normal kişiden biri olduğunu görebilirsin.
We real-life policemen... are not as stupid as we are sometimes portrayed... by writers like yourself.
Öyle düşünüyorsunuz, değil mi? Biz gerçek yaşamdaki polisler.. ... sizin gibi yazarların zaman zaman tasvir ettiği kadar aptal değiliz.
I and the 1,673 people I represent, whose names are on this petition, will not allow their futures to be determined by bureaucrats at the beck and call of industrialists like yourself, for whom the elderly and children are just figures in a ledger.
ben ve temsil ettiğim 1,673 kişi, ve bu dilekçede isimleri bulunanlar, geleceklerini, yaşlılar ve çocukların hesap defterinde yalnız numara olarak gören ve sizin gibi sanayicilerin emrinde olan bürokratlar tarafından, belirlenmesine müsaade etmeyecekler.
I'm not letting you go by yourself.
Tek başına gitmene izin vermeyeceğim.
Do not be carried away by the first outburst of your anger but give yourself time to consider what you do.
Öfkeyle kalkmayın, ne yapacağınıza karar vermek için kendinize biraz zaman tanıyın lütfen.
Do you not wish to warm yourself by my fire?
Ateşimle ısınmak istemiyor musun?
They'll kill me. This is not like ruining yourself by walking out on some play.
Sadece kendini yakmazsin.
Please do not complicate matters by perjuring yourself.
Lütfen kendi ifadenizi yalanlayarak durumu daha da zora sokmayın.
I'm not leaving you by yourself.
- Bırakmıyorum.
You keep that up and you can learn English all by yourself... because I'm not gonna be your teacher anymore.
Devam et, kendi kendine öğrenirsin çünkü artık sana öğretmeyeceğim.
I'm not surprised that you spend Christmas by yourself.
Bütün Noellerini yalnız geçirmene şaşırmadım.
alright, maybe 14 is too old for a babysitter, but you're not safe hanging around here by yourself.
Pekala, on dört yaş bakıcı için büyük olabilir ama burada tek başına güvende değilsin.
You may not talk about it much, but part of your training is coming back by yourself.
Bunu belki çok konuşmayabilirsiniz,... ama eğitiminiz büyük bir parçası bunla ilgiliydi.
You're not trying to take credit for all of this by yourself, are you?
Tüm bu olanları kedine mal etmiyorsun ya?
You cannot handle this by yourself and what's more, If you try, I don't care if you're my brother or not I'm going to come down on you like a ton of bricks. Send my regards to Pop.
Bu işe yanlız başına giremezsin ve denemek istersen kardeş olman veya olmaman beni ilgilendirmez üzerine çökerim.
Should either Ms. Winter or even you yourself be incommoded by the police do not hesitate to telephone me.
Bayan Winter yada siz polisle ilgili bir sıkıntı yaşarsanız beni aramaktan çekinmeyin.
- I'm not gonna let you out there by yourself.
- Seni tek başına gönderemem.
- Distinguish yourself by not calling.
- Aramayarak kendini farklı kıI.
It's not easy living here by yourself.
Buralarda tek başına yaşamak kolay değil.
I, d say going there by yourself... was not the smartest move you ever made.
Bak, bence oraya yalnız giderek... hiçte iyi birşey yapmadın.
The oil concessions that were acquired by yourself and Monsieur Russell, they were not acquired from the legitimate government of President Yrigoyen.
Petrol imtiyazları, siz ve Monsieur Russell tarafından alınmıştı. Başkan Yrigoyen'ın meşru yönetiminde bu imtiyazlar alınamayacaktı.
The note was written by a left - handed individual such as yourself.
Not ise sizin gibi solak bir kişi tarafından yazılmıştı.
You're not playing by yourself.
Yalnız oynamıyorsun.
Not the same, is it, working by yourself?
Aynı değil değil mi? Yalnız çalışmak.
It's not safe to walk around campus by yourself at night.
Gece kampüste tek başına yürümek güvenli değil.
YOU CAN PRACTICE BY YOURSELF ALL DAY... IT'S JUST NOT THE SAME.
Her gün kendi kendine idman yapabilirsin aynı tadı vermez tabii.
It's not the way I would've planned it, but you're not doing this by yourself.
Böyle planlamamıştım, ama bunu tek başına yapmayacaksın.
But, Roz, you're not all by yourself.
Ama yalnız değilsin Roz.
You're afraid you're not pretty enough, so you protect yourself by making a weird face.
Kendini yeteri kadar güzel bulmuyorsun ve kötü çıkmamak için kendi kendine kötü poz veriyorsun.
See, I got a hunch you're the new sales rep, and the client's not exactly knocked out by the fact that a young lady... even one as stunning as yourself...
Siz yeni satış temsilcisisiniz ve müşteri, hesapların sizin gibi güzel de olsa genç bir hanımın elinde olmasından pek hoşlanmadı.
You know you're not supposed to leave by yourself.
Yalnız başına çıkmaman gerekiyor biliyorsun.
You're not comforting her by keeping the channels open and driving yourself crazy.
Onun kanalını açık tutup, kendini delirterek onu teselli etmiyorsun.
It's not usual for the woman to mention this... but I need to have some duties in the relationship and I think that... to push, to make you enter areas you wouldn't enter by yourself...
Kadınların böyle şeylerden bahsetmesi pek alışıldık değildir... ancak bu ilişkide bazı görevler üstlenmem gerekiyor ve bence bu... seni itmek, senin kendi başına girmeyeceğin yerlere seni sokmak olacak...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]