Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ O ] / On principle

On principle перевод на турецкий

344 параллельный перевод
England and the United States, isolationists on principle hide behind absolute neutrality.
İngiltere ve ABD, prensipleri gereği mutlak tarafsızlığın arkasına saklandılar.
I don't touch spirits on principle.
Prensip gereği, alkol kullanmıyorum.
Are they cowards or are they just against fighting on principle?
Korkalar mı, yoksa sadece savaşa mı karşılar?
You disgust me on principle and you're a smug son of a bitch but I'm trying to give you a survival kit.
Beni iğrendiriyorsun, kendini beğenmiş orospu çocuğunun tekisin ama sana acil durum teçhizatı vermeye uğraşıyorum.
On principle?
Prensip olarak?
Forgetting all that, I'm against it on principle.
Her şey bir yana, buna prensip olarak karşıyım.
Andre, to be a man of principle is one thing, but a man doesn't cut his throat on principle.
Andre, prensiplere bağlı biri olmak önemlidir ama ama prensip diye kimse kendi boğazını kesmez.
On principle, we never steal from our own.
Prensip olarak, bizden olandan çalmayız.
I'm just opposed to borrowing or lending on principle.
Prensip olarak borç almaya ve vermeye karşıyım.
Oh, on strategy, maybe, but not on principle.
Oh, stratejik olarak belki... ama prensip olarak değil.
I guess, on principle, everything can be done.
Sanırım prensipte her şey yapılabilir.
I wouldn't do that, on principle.
Prensip olarak bunu yapamam.
As a matter of fact, I should kick your ass on principle alone.
Aslında basmak lazımdı ama.
Do you always have to go so far on principle, Vincent?
Prensip olarak hep böyle ileri mi gidersin, Vincent?
Archimedes'principle indicates that the upward buoyant force which is exerted on a body immersed in fluid whether fully...
Arşimet prensibi, bir sıvı içinde duran cisme kaldırma kuvvetinin etki ettiğini savunur.
From now on, your principle trouble is Jim.
Şu andan itibaren, senin düşünmen gereken tek kişi Jim.
Yes, he used to write, he said, on the principle...
Derdi ki, yazılarını okuyanlar gerçeği istemiyormuş.
Look, If we design it like this, on the principle of a diving suit with flexible joints here, yet capable of holding oxygen inside I think we'll have something.
Bak, böyle tasarlarsak, dalïs elbisesi ilkesine göre buralarda esnek eklemlerle, ama oksijen tutabilecek sekilde sanïrïm ise yarayabilir.
It's an accepted principle in science that nothing can go on forever without running dull, isn't it?
Bu bilimde temel kuraldır. Hiç bir şey eskimeden sonsuza kadar gidemez, değil mi?
On general principle, I'd copper anything he says.
Söylediği hiçbir şeye güvenmezdim.
our country, the noblest country in the history of men was based on the principle of individualism.
Ülkemiz, insanlık tarihinin en asil ülkesi bireysellik temeline dayalıdır.
I know what is to come by the principle on which it is built.
Prensiplerin üzerine kurulan şeylerden ne gibi sonuçlar doğacağını bilirim.
It's my principle as an attorney to be willing to take on any kind of case, but I won't engage in a foolhardy contest.
Avukat olarak prensibim her türlü davayı almaya gönüllü olmaktır. Ama sorumsuzca davrananların mücadelesinde taraf olmam.
- On principle?
- Bu bir yaşam kuralı mı?
Works on the principle of the cantilever bridge.
Modern bir köprü gibi tasarlanmış.
THE PRINCIPLE OF THE SUBMARINE PACK IS BASED ON THE CONVOY ATTACK.
Denizaltı takımlarının prensibi konvoy atağını temel alır.
My bank operates on the principle of practical reality and so do I.
Ben ve bankam pratik gerçekçilik prensibini uygularız.
I cannot tell you why my ship withstood the fire of that gun unless you tell me the principle it's built on.
Bu yapının kökenini söylemedikçe size gemimin neden bu silaha karşı dayanıklı olduğunu söyleyemem.
You take the trouble to construct a civilization to build a society based on the principles of... principle.
Bir uygarlık inşa etmek için zahmet çekersin ilkeler üzerine kurulu bir toplum yaratmak için.
His principle value to the organization... is his ability to suborn political leaders... and public officials on both state and city levels.
Organizasyondaki temel amacı politik liderlerin ve devlet görevlilerinin aklını çelme yeteneği.
I understand that beyond it being a matter of principle many of you are troubled by the concern and anxiety this story of an epidemic might cause to your relatives and friends on Earth.
Bunun bir ilke meselesi olmasının ötesinde, çoğunuzun bu salgın söylentilerinin Dünya'daki yakınlarınızda yaratacağı endişe yüzünden tedirginlik duyduğunuzu biliyorum.
But the one cardinal principle he taught me was, always keep the Church on your side.
Ama bana öğrettiği kardinal prensibi şuydu : "Kiliseyi her zaman kendi tarafında tut."
Hit them on the head mercilessly, though in principle we oppose all violence!
Prensip olarak hepimiz şiddete karşı olsak da kafalarına acımasızca vur.
The better decision might be one prompted by some government colleagues from the Liberal party, who on general principle....... were opposed to such concessions which, in the past, had become as I have said, parasitic.
En iyi yol, liberal partiden böyle bir müdahaleye karşı olan bazı hükümet yetkililerini harekete geçirmektir. Ancak bu da geçmişte problemlere yol açmıştır.
Operate on the 6-P principle.
Şirkette bir sloganımız vardı.
The principle of all greatness on earth has long been bathed in blood
Dünya üstündeki tüm harikaların temeli uzun süre kanda banyo yapmış olmasıdırç
Enterprise and Hornet will act on the principle of calculated risk, which means avoiding exposure to attack by superior enemy forces without good prospect of inflicting greater damage to the enemy.
Enterprise ve Hornet hesaplı bir rizikoya gireceklerdir. Kendinden daha üstün düşmana karşı çarpışmak için, bu mücadele sonunda, düşmana mümkün olduğu kadar fazla hasar verme şansı bulunmalıdır.
That it is measurable may be seen from Schopenhauer's book "On the Fourfold Root of the Principle of Sufficient Cause".
Bu ölçüm Schopenhauer'un kitabında geçiyordu. "Yeterlilik Nedeni Prensibinin Dördüncü Dereceden Kökü"
I didn't mean to trip on such a deeply felt principle.
Senin bu kadar derinlikli bir prensibine dokunmak istemezdim.
That is why we always insist on the principle of Information Retrieval Charges.
Bu yüzden Bilgiye Erişim Maliyetleri ilkesinde ısrar ediyoruz.
The whole murder machinery could work only on one principle :
Bütün cinayet araçları yalnızca bir ilke üzerinde işleyebildi.
They all work on the same principle.
Hepsi aynı prensiplere bağlıdır.
The Ferengi conduct their affairs of commerce on the ancient principle caveat emptor.
Ferengiler ticari ilişkilerini... eski bir "sorumluluk müşteriye ait" prensibine göre yürütür.
On the same principle as that which is draining energy from our ships.
Gemimizin enerjisini emen şeyle aynı prensipte.
1 : 46 AM. Researcher and principle psychometric subject are about to embark on sexual experiment number 517A.
Psikometri araştırma ve prensipleri konusunda seksüel deneyimleme no 517A.
Your Honors, introduction of new evidence on appeal violates every principle of jurisprudence, every statute, every precedent, every rule of ethics.
Sayın hakim, temyizde yeni kanıt sunulması hukuk kurallarının, yasaların, ihlali anlamına gelmektedir. Ve geçmişte örneği yoktur. Etik kurallarına da aykırıdır.
Self-protection was a principle this country was founded on, and I see nothing wrong with continuing that philosophy... while getting very, very rich... selling banned handguns on the black market.
Kendini koruma bu ülkenin kurulduğunda ki prensibiydi,... ve yasaklanmış tabancaları karaborsada satarak çok, çok zengin olurken bu felsefeyi devam ettirmekte yanlış bir şey görmüyorum.
He has a grip on a certain, uh, unique reality principle, yes.
Eşsiz bir gerçeklik ilkesine kapılmış durumda, evet.
Mr. Worf, I don't have to lecture you on the principle of noninterference.
Bay Worf, size müdahale etmeme prensibi hakkında ders vermeme gerek yok.
The same principle was hit on entirely independently of ours.
Aynı bizim gözümüzdeki prensiple ama tamamen bağımsız bir şekilde meydana gelmiştir.
Now, it's long been understood very well that a society that is based on this principle will destroy itself in time.
Bunu en açık şekliyle bu durum gösteriyor. Doğu Timor'un hiç bahsi geçmemişti.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]