Once you're inside перевод на турецкий
144 параллельный перевод
If you want to get inside, you're gonna have to go through me first.
İçeri girmek istiyorsan önce beni geçmen gerekecek!
Once you're inside, rescue him quickly.
Valiyi en kısa zamanda kurtarmalısınız.
Once they have you inside a saucer, you're finished.
Bir kere uçan daireye bindin mi işin bitti demek.
I shall be able to guide you once we're inside.
Bir kez içine girdik mi, ben kılavuzlık yaparım.
Rome's over there, not far away, but before you're allowed inside you have...
Roma işte orada, pek uzak değil, ama oraya girmenize izin verilmeden önce...
Remember, once you're inside, you're on your own.
Unutma, içeri girince tek başınasın.
Just remember that the first time out, all we want you to do is make contact, so once you get inside his dream, you're an observer, not a participant, okay?
Şunu unutma, bu ilk seferde tek yapmanı istediğim bağlantıya geçmen. Rüyasına girdiğinde gözlemci olacaksın, katılımcı değil. Tamam mı?
Once you're inside there, we can't allow you out.
Oraya girdiğin anda tekrar dışarı çıkmana izin veremeyiz.
Thank you. Now, there may be problems once we're inside.
Şimdi, içerideyken birtakım sorunlar olabilir.
Now, while you're disabling my van consider the effect of the imminent collision on the nitroglycerin inside.
Minibüsümü kullanılmaz hale getirmeden önce çarpışmanın etkisinin içindeki nitrogliserine ne yapacağını da göz önünde bulundur.
When you're inside his head, see if he's killed before.
Zihnine girdiğinde daha önce öldürüp öldürmediğini öğren.
Fortunately, you don't speak Japanese which means once we're inside, I'll be running the show.
Neyse ki Japonca bilmiyorsun. Bu durumda, içeride işi ben yürüteceğim.
Once you're inside, you don't have to knock anymore.
Biliyor musun, içeri girdikten sonra kapıyı çalmana gerek yok.
Once you go inside, you're on your own.
İçeri girdikten sonra kendi başınasın.
But once you've been inside of one of those ships for a while you're never quite whole again.
Ama o gemilerin içinde biraz zaman geçirirsen bir daha asla tam olamazsın.
Once you're inside, dismiss Cleopatra's guards.
İçeriye girdiğin zaman, Kleopatra'nın muhafızlarını çıkar.
You know, you're so quick to blame everything on men...,... you have never, once, looked inside yourself for the answers.
Biliyor musun, erkekler üzerindeki herşeyi aşağılamada çok acelecisin... asla bir kere bile cevaplar için kendi içine bakmadın.
Once you're inside, they close.
İçeri girdiğinde de kapanıyor.
It's what you do once you're inside that's key.
Bir kere bulaştığında, Bu işlerin içindesin.
They can't see you coming once they're inside the mongoose.
Farenin içinden geldiğini göremezler.
That's why she's so worried about what you might do once you're inside Mogador.
Mogador'a girdiğinde yapacakların konusunda bu kadar Endişeli olmasının nedeni de bu.
See, criminals are a suspicious bunch by nature, but once you're on the inside, they'll help you out like no otherfriend.
Suçlular doğuştan şüpheci bir gruptur ama bir kez güvenlerini kazandınız mı size en iyi arkadaşınızdan çok yardım ederler.
Once you're inside, don't take the main stairs.
Binaya girince, ana merdivenden çıkma.
... tagged like no other place on Earth, but once you're on the inside, the assumption is you belong there.
... yeryüzünde olmadığı kadar, fakat bir kere içeri girersen, senin oraya ait olduğunu sanacaklardır.
You see, the Grahams have a party, uh, this time of year... so all the folks can get together before we're stuck inside for the winter.
Graham ailesi yılın bu vakitleri davet verirler. Böylece kışın herkes kendi köşesine çekilmeden önce bir araya gelinmiş olur.
You'll have time to fuck once you're inside.
Sikişmek için zamanınız olacak... içeri girdiğinizde.
It's what you plan to do once you're inside the Ministry that concerns me.
Beni endişelendiren Bakanlığa girince yapmayı planladığınız şey.
TAKES SOME GETTING USED TO, BUT ONCE YOU'RE INSIDE,
Alışman biraz zaman alır ama bir kere alışınca, harika hissettirir.
Once we're finally able to go inside... I'm gonna need you to identify anything that belongs to your son.
İçeri girebildiğimizde oğluna ait olabilecek eşyaları tanımlaman gerekecek.
Once you're inside, I'm gonna take photos, and then we'll publish them, saying that the tobacco company invited you over to seduce you into smoking.
İçerideyken, fotoğraf çekeceksiniz ve biz de onları tütün şirketinin sizi sigara içme konusunda kandırmak için davet ettiğini söyleyerek gazetede basacağız. Anlaştık mı?
We should tell him... that you're here inside.
Seni bulmadan önce burada olduğunu.
I ask you to make sure you're fully inside the free speech zone...
Protestonuza başlamadan önce hepinizin özgür konuşma alanında...
Once we're inside, Missy and I will get the women. Katsu-noji, you're making a beeline for Kanbe, right?
İçeri girdiğimiz zaman, sen Kambei'ye giderken ben ve nee-chan kadınları kurtarmaya gideceğiz.
Once we're inside the club, you'll take point.
Kulübe girince operasyonu sen devralacaksın.
Once you're inside the defence perimeter... I need you to make them think you want to dock.
Savunmalarının arkasına geçtiğinizde sizin yanaşmak istediğinize inanmaları gerek.
Once you "re inside, you won" t be able to contact the ship.
İçeri girdikten sonra gemiyle bağlantı kuramayacaksınız.
Now, look, Captain Push, I appreciate you're far from home but these temporary pacemakers are only designed to work three or four days at a time before a permanent unit can be placed inside the body.
Şimdi, bakın, Yüzbaşı Push, evden uzak olsanız sevinirim. Ama bu geçici tempo ayarlayıcı cihaz vücudunuza kalıcı bir ünite konulmadan önce bir defada üç-dört gün çalışması için dizayn edildi.
Once you're inside, wait for the light to hit Avatar Roku's statue.
İçeri girdiğinizde, ışığın Roku'nun heykeline değmesini bekleyin.
Once you're inside the security perimeter of the fashion show, it's difficult to keep track of who's doing what.
Moda gösterisinin emniyet şeridi içinde, kimin ne yaptığını izlemek zordur.
The whole point was to erase any trace of Wraith inside you, not to keep reminding you of it... and trust me, you're a hell of a lot better off now than you were before.
Bütün amaç içindeki her türlü Wraith izini silmekti, sürekli hatırlatmak değil... ve güven bana, şu an daha önce olduğundan çok daha iyisin.
They're gonna wait for you to go inside before they make a move.
Harekete geçmeden önce senin içeriye girmeni bekleyecekler.
Once you're inside, you'll hear the alarm beeping.
İçeri girdiğinde, alarmın öttüğünü duyacaksın.
So, you guys got plans once you're inside the city?
Şehirde ne yapacağınıza dair bir planınız var mı?
Once you're inside, you choose your place carefully.
İçeri girince, yerinizi dikkatli bir şekilde seçin.
Hi, what can i do... Depends on what you're gonna do to me Once you get me inside.
Merhaba, Size yepyeni... beni arabanın içine soktuğunda bana ne yapacağına bağlı.
Once you're inside, we'll flood the chamber with an oxygen-rich plasma.
İçeri girdiğin zaman, odayı bol oksijenli bir plazmayla dolduracağız.
Once you get down inside this central portion... you're past the point of no return.
Önce bu merkez kısımdan aşağı doğru düşerdiniz. ta ki geri dönülmez noktayı geçene dek.
Once you're inside the shuttle, it should be fairly easy to get the device into the receptacle.
Mekiğe girdin mi, cihazı fişe bağlamak kolaydır.
Sign here to say that once inside, you're on your own by the law.
Şurayı imzala. İçeri girdin mi, kanuni açıdan hiçbir güvencen yok.
While I'm working from the inside, I need you to take care of what happens once we're outside.
Ben burada çalışırken, senden, dışarıya çıktığımız zaman olacaklarla ilgilenmeni istiyorum.
Once you're inside the time-shift, you can close the door behind you.
Öncelikle zaman değişiminin içine gir, sonra kapıyı arkandan kapat.
once you're in 33
inside 950
inside out 19
inside job 21
inside me 38
inside voice 18
inside you 29
insider trading 23
inside and out 54
once upon a time 600
inside 950
inside out 19
inside job 21
inside me 38
inside voice 18
inside you 29
insider trading 23
inside and out 54
once upon a time 600
once again 1042
once or twice 100
once and for all 239
once in a lifetime 20
once more 250
once a week 102
once is enough 17
once in a while 156
once a month 91
once a day 16
once or twice 100
once and for all 239
once in a lifetime 20
once more 250
once a week 102
once is enough 17
once in a while 156
once a month 91
once a day 16
once there 37
once before 22
once was enough 18
once that's done 19
once that happens 28
once a year 76
once in 16
once every 16
once you do 17
once inside 39
once before 22
once was enough 18
once that's done 19
once that happens 28
once a year 76
once in 16
once every 16
once you do 17
once inside 39