Overwhelming перевод на турецкий
1,490 параллельный перевод
But the fact is, the evidence against him is overwhelming.
Fakat işin aslı şu ki, aleyhindeki kanıtlar son derece güçlü.
The Invid are overwhelming us!
Invid güçleri bizi eziyor.
( After seeing this place... ) (... it's so overwhelming... ) (... I'm afraid once our soldiers are here... ) (... they won't want to leave. )
Buranın, bu kadar muazzam olduğunu gördükten sonra korkarım askerlerimiz buraya bir kez geldiler mi bir daha hiç ayrılmak istemeyeceklerdir.
Authorities are trying to contain the already overwhelming crowds.
Yetkili makamlar ezici kalabalıkları kontrol etmeye çalışıyor.
To them it's not a curse the lust and desire to consume human blood is so overwhelming to them it's like drugs to an addict
Lânetin bitmesini istemiyorlar mı? Onlara göre bu lânet değil. Bu insan kanına olan ihtirasları tıpkı bir bağımlının uyuşturucu istemesi gibi.
Only an overwhelming desire not to feel anything at all ever again.
Bir daha hiçbir şey hissetmeme arzusu ağır basıyordu.
Herald in a new era of openness, what with our overwhelming mandate.
Bu büyük görevi devraldıktan sonra yeni bir şeffaflık dönemi. Staton İkinci Kez Kazandı
But when you notice that housing costs, healthcare costs and energy costs are exploding you're talking about things that make up the overwhelming share of the budget of an ordinary family.
Konut, sağlık ve enerji masraflarının aksini kanıtladığını söylerseniz sıradan bir ailenin bütçe ayırması gereken şeylerden bahsetmiş olursunuz.
Due to the overwhelming interest, he has opened his barn to the public allowing them to view the rocket themselves only hoping to alleviate some of this congestion.
Yoğun ilgiden dolayı, insanlar roketi bizzat kendileri görsün, en azından biraz olsun meraklarını gidersinler diye ahırı ziyarete açtı.
It's overwhelming.
Oranlar aşırı.
You know, I spent almost a year in daily psychoanalysis and the grand, overwhelming conclusion is that I should buy a pet.
Neredeyse bir yılımı her gün terapide geçirdim ve o büyük, nihayi karar... bir evcil hayvan almam yönündeydi.
The system's hydraulics can't compete with the overwhelming force... of the airstreams under the fuselage... preventing the stairs from locking into place.
Sistem hidrolikleri, gövdenin altındaki aşırı güçlü hava akımının, merdivenleri kilitlemesini engelleyebilecek kapasitede değil.
Then, Mr. President, the plan calls for... a combined R.O.K. U.S. Preemptive first strike... a sudden massive and overwhelming barrage along the entire D.P.R.K. Line.
Daha sonra Sayın Başkan, plana göre Kore Cumhuriyeti-Birleşik Devletler ortak gücünün, K.D.H.C sınırındaki bölgeye, ani ve öncelikli yoğun bir saldırıda bulunması gerekiyor.
Your sense of romance is overwhelming.
Aşk hissin çok şaşırtıcı.
It's overwhelming.
- Başından aşkın.
I suddenly became very interested in that girl, and it was overwhelming, and it was creepy, but I was me the whole time.
O kız birden çok ilgimi çekti. Sarsıcıydı. Ürkütücüydü.
- Gee, those numbers are overwhelming.
- Tanrım, bu sayılar inanılmaz.
The rush of emotion is... it's overwhelming.
Duyguların yoğunluğu... Çok ağır geliyor.
We have an overwhelming superiority of forces.
Kacamaz. Birliklerimiz son derece üstün.
It's just, you know, an agoraphobic depends on you for everything and it just gets a little overwhelming.
Ama agorafobisi olan biri her konuda size bağımlıdır. Bu bazen insana fazla gelebiliyor.
It's overwhelming, it really is.
Gerçekten olağanüstü.
Ha! I'd love to explain everything to you, Claire, but I'm afraid it would be a little overwhelming right now.
Sana her şeyi anlatmak isterdim, Claire ama ne yazık ki bu şu an biraz ağır gelebilir.
It was overwhelming.
Çok yoğun bir tadı vardı.
If you're not used to it, I'm sure it can be overwhelming.
Üç yaşındaki çocuklarla uğraşmak zor. Alışık değilsen yorucu olabilir.
It must be an overwhelming relief.
Bunaltıcı bir durumdan çıkış olmalı.
So what does the overwhelming evidence of all these fossils tell sceptical science?
Öyleyse, bu kadar fosil kanıtı şüpheci bilim açısından ne ifade ediyor?
I thought that in my lifetime evolution would be accepted and taught around the world as a scientific fact, supported by overwhelming evidence.
Sanırdım ki ömrüm süresince evrim kabul görecekti... ve bilimsel bir gerçek olarak tüm dünyada öğretilecekti, bir sürü kanıt ile desteklenmiş olarak.
God, this is overwhelming. I've never seen anything like this.
Tanrım çok büyük.Hiç bunun gibisini görmemiştim
It's just hard to access because of this overwhelming sense of personal violation.
Kişisel hakların çiğnenmesi yüzünden bunu anlamak zor.
Look, she insists that her husband wasn't the donor, but the evidence is overwhelming.
Bak kocasının donör olmadıgı konusunda ısrarcıydı, ama deliller çok kuvvetli
Witnesses describe an overwhelming force.
Görgü tanıkları, müthiş bir güçten söz etmiş hep.
Over the next few days, we will present overwhelming evidence that Mr. Redburn murdered Ms. Vizcaina in a fit of anger, using a knife taken from her own kitchen.
Önümüzdeki günlerde, Bay Redburn'ün bir kızgınlık anında, Bayan Vizcaina'nın mutfağından bir bıçağı kullanarak onu öldürdüğüne dair kanıtlar sunacağız sizlere.
Try overwhelming. You guys listen to talk radio lately?
Yığınlarca kelimesini kullan Son zamanla radyo dinlediniz mi?
The guilt you feel about your grandparents is so overwhelming that it makes you see your very own devil.
Büyük anne ve baban hakkındaki suçluluk hissin o kadar ağır bastı ki, seni kendi şeytanınla yüzleştirdi.
" The depression is overwhelming.
" Üzerimdeki depresyon çok yoğun.
It was becoming too overwhelming.
Aşırı bunaltıyordu.
"An overwhelming area and you never get lost?"
"O kadar büyük bir bölgede kaybolmuyor musun?"
Do you really think that Sudanese refugees have an overwhelming need for Paul Frank tops and last season Manolo Blahniks?
Sence gerçekten o Sudanlı mültecilerin Paul Frank'in karşı konulmaz bluzlarına ihtiyacı var mı? Veya geçen sezonun Manolo Blahniks'lerine?
'Despite threads of reprisals from extremist groups, the overwhelming'public response has been a united condemnation.
"Aşırı uçtaki guruplardan gelen misilleme tehditlerine karşın,... halkın büyük çoğunluğunun tepkisi bu olayları kınamak oldu."
Theo, no matter how incompetent you feel in the face of the overwhelming beauty of nature, you have to make a start.
Theo... Kendini ne kadar bedbaht sayarsan say, bize bahşedilen bu güzellik karşısında tepkisiz kalamazsın.
The position and size of the militia may be overwhelming.
Milisler sayı ve pozisyon olarak bizden çok iyi durumda olabilirler.
At first, the brightness was overwhelming, but I kept looking, forcing myself not to blink.
İlk başta, parlaklık eziliyordu, ama bakmaya devam ettim, gözlerimi kırpmamaya zorladım kendimi.
The terrorists are mixed among the general Eleven populace... but it hasn't affected our army's overwhelming superiority. Of course it hasn't. Besides that...
Görünüşe göre birileri Bölge 11'de yemini yuttu.
The Britannian army's overwhelming victory made the ignorant Japanese government realize how insignificant they are.
Britanyalı birliklerin Japonya'nın yıkımıyla sonuçlanan zaferi Japon hükümetinin bilgisizliği yüzündendi.
The overwhelming violence of the subject matter is in deliberate juxtaposition with the pastoral beauty of the terrain.
Yoğun şiddetle arazinin pastoral güzelliği zıtlık içerisinde.
More specifically, your overwhelming fear that people will find it out.
Daha da özel olarak, insanların bu sırrı keşfedeceklerine dair, başa çıkamadığınız korkunuza.
All of this must be rather overwhelming for you,
Bütün bunlar sizin için biraz ağır gelmiş olmalı.
Overwhelming actually.
Açıkça söylemek gerekirse, çok kuvvetli.
Present a defense so overwhelming... and strong... that even a jury by friends and family with Angelina... find that Anthony is not guilty.
Jüri de Angelina'nın arkadaşı bile olsa, Anthony'nın suçlu olmadığına inanacak.
It's overwhelming here.
Kalbim dolup taşıyor.
It was overwhelming.
Bunaltıcıydı.